Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
kara elmas
Anlamı:

1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Kayaları delmekte kullanılan siyah elmas, karbonado

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Maden kömürü


kara et
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kastan oluşan yağsız et


kara fırın
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçinde odun yakılmak suretiyle ekmek pişirilen, yüksek ateşe dayanıklı tuğlalardan yapılmış ve pişirme süresi modern fırınlardan daha uzun olan fırın, taş fırın


kara gün

İlgili Kelimeler:

kara gün dostu

Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Üzüntülü, sıkıntılı zaman


kara gün dostu
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Sıkıntılı günlerde de dostluğunu sürdüren ve yardımcı olan kimse


kara gün kararıp kalmaz
Anlamı:

1. `insanın sıkıntılı zamanı sürüp gitmez, arkasından iyi günler de gelir` anlamında kullanılan bir söz


kara haber
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Ölüm veya felaket haberi, kötü haber

Örnek:

1. Belki de annemin verdiği kara haber beni öyle bir yerimden vurmuştu ki sersemleşip kalmıştım.

1. Belki de annemin verdiği kara haber beni öyle bir yerimden vurmuştu ki sersemleşip kalmıştım.

2. Kötü, üzücü veya sıkıntı yaratan haber, bilgi, kötü haber

Örnek:

1. Yoksa kara haberle mi gelirsiniz, şom ağızlı kadınlar?

1. Yoksa kara haberle mi gelirsiniz, şom ağızlı kadınlar?


kara haber tez duyulur
Anlamı:

1. `ölüm gibi kötü haber çabuk yayılır` anlamında kullanılan bir söz


kara iklimi
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Yazların sıcak ve kurak, kışların soğuk ve kar yağışlı geçtiği, günlük ve mevsimlik sıcaklık farklarının belirgin olduğu iklim, karasal iklim


kara kalem
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Resim yapmada kullanılan kömür kalem

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu kalemle yapılan (resim)


kara kaplı kitap
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Çıkar sağlamak için yasa dışı işlerin yapılmasında yol gösteren yöntemler bütünü

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Kadıların hüküm vermek için baktıkları kitap


kara kara düşünmek
Anlamı:

1. çok üzüntülü olmak, düşünceye dalmak

Örnek:

1. Kara kara düşünmeye başladım; böyle bir toplantıyı kim, hangi kurum destekleyecekti?

1. Kara kara düşünmeye başladım; böyle bir toplantıyı kim, hangi kurum destekleyecekti?


kara kehribar
Anlamı:

1. isim , isim , mineraloji , mineraloji , isim , isim , mineraloji , mineraloji , Oltu taşı


kara kış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kış ortası, kışın en şiddetli zamanı, zemheri

Örnek:

1. Kıştı, İstanbul'a arada bir uğrayan kara kışlardan biri.

1. Kıştı, İstanbul'a arada bir uğrayan kara kışlardan biri.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok sıkıntılı durum veya zaman

Örnek:

1. Hepsi hasta ve küskün olan bu yurttaşlar da bugünün ağır iktisadi koşullarının kara kışında sefalete terk edilmişlerdi.

1. Hepsi hasta ve küskün olan bu yurttaşlar da bugünün ağır iktisadi koşullarının kara kışında sefalete terk edilmişlerdi.


kara koca
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Saçı ağarmamış yaşlı kimse


kara kovan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Arıların fennî kovan yerine içine petek oluşturdukları sazdan, çamurdan veya sepetten kovan


kara kullukçu
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Yeniçeri Ocağı bölüklerinde odaları ve odaya gelen konukların ayakkabılarını temizleme, yemek kaplarını yıkama vb. işlerle görevli er


kara kurbağası
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kurbağalardan, karalarda yaşayan, yumurtalarını suya bırakan bir tür kurbağa


kara kuru
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Esmer ve zayıf (kimse)

Örnek:

1. Kara kuru, kibirli, kazık gibi bir kadın, komutan Muhsin Bey bunun neresini beğenmiş?

1. Kara kuru, kibirli, kazık gibi bir kadın, komutan Muhsin Bey bunun neresini beğenmiş?

2. Zayıf, güçsüz (şey)

Örnek:

1. Aynı anda kara kuru bir el usulca vurdu omuzuna.

1. Aynı anda kara kuru bir el usulca vurdu omuzuna.


kara kusmuk
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , İçinde bol miktarda kara kan bulunan kusmuk


kara kutu
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Bir kişinin bütün sırlarını bilen kimse, sırdaş


kara kuvvet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Din bağnazlığının oluşturduğu gerici ve tehlikeli güç


kara kuvvetleri
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Bir ülkeyi karadan gelecek saldırı ve tehlikeye karşı korumak amacı ile kurulan askerî teşkilat

2. Silahlı kuvvetler içinde yer alan kara ordularının tümü


kara liste
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sakıncalı sayılan veya cezalandırılması düşünülen kimse, grup, ülke vb.nin listesi

Örnek:

1. İhtikâr yapanların adlarını taşıyacağı söylenen kara listelerden söz açacak değilim.

1. İhtikâr yapanların adlarını taşıyacağı söylenen kara listelerden söz açacak değilim.


kara listeye almak
Anlamı:

1. birini, bir grubu, bir ülkeyi sakıncalı veya zararlı görmek