92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , İşitilmedik, çok ağır sövgü
1. isim , isim , isim , isim , El etek öperek, yerlere kadar eğilerek verilen selam, kandilli temenna
1. isim , isim , isim , isim , Kandilli selam
1. Her gün omuz silkmekle geçen aşinalar şimdi kandilli temennalarla yerlere kadar eğilerek...
1. Her gün omuz silkmekle geçen aşinalar şimdi kandilli temennalarla yerlere kadar eğilerek...
1. isim , isim , isim , isim , Kandillerin konulduğu yer
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kandil günü ile ilgili
1. isim , isim , isim , isim , Kocaeli iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ka'ndıra
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Mine çiçeğigillerden, güzel kokulu bir süs bitkisi (Lipia citriodora)
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Buğdaygillerden, çok yıllık, sürünücü, otsu bir bitki (Calamagrostis)
1. -i , -i , -i , -i , Kandırma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. İstersem seni kandırabilirim, seninle oynayabilirim.
1. İstersem seni kandırabilirim, seninle oynayabilirim.
2. Kandırma becerisi bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Kandırmak işi
1. O bakışta hiç de melunca bir kandırma fikri gizlenemez.
1. O bakışta hiç de melunca bir kandırma fikri gizlenemez.
1. isim , isim , isim , isim , Kandırmak amacıyla yapılan düzen
1. Fakat o, hayatını zehirleyen şeyin bu meşum kandırmaca olduğunu yıllarca öğrenemeyecekti.
1. Fakat o, hayatını zehirleyen şeyin bu meşum kandırmaca olduğunu yıllarca öğrenemeyecekti.
1. -i , -i , -i , -i , Kanmasını sağlamak, inandırmak, ikna etmek
1. Beni kendisiyle yalnız bırakmaya ve geceyi beraber geçirmeye kandırmak istiyor.
1. Beni kendisiyle yalnız bırakmaya ve geceyi beraber geçirmeye kandırmak istiyor.
2. Aldatmak
1. Kızcağızı yaşadığı muhitteki sabıkalılar kandırarak bir şebekeye sokmuş.
1. Kızcağızı yaşadığı muhitteki sabıkalılar kandırarak bir şebekeye sokmuş.
3. İçme, yeme isteğini karşılamak
1. isim , isim , isim , isim , Birkaç kişinin oturabileceği genişlikte koltuk, çekyat
1. Bulunduğum kanepeye bir ihtiyarın gelip oturmuş olduğunu neden sonra fark ettim.
1. Bulunduğum kanepeye bir ihtiyarın gelip oturmuş olduğunu neden sonra fark ettim.
Lisan : Fransızca canapé
Telaffuz : kane'pe
1. isim , isim , isim , isim , Genellikle çay ve kokteyller için hazırlanan, peynir, sucuk, salam vb. şeylerle süslenen çok küçük ekmek
Lisan : Fransızca canapé
Telaffuz : kane'pe
1. isim , isim , isim , isim , Tel, kurşun boru gibi uzun ve bükülebilir şeylerin halka biçiminde sarılmasıyla yapılan bağ
2. Bu biçimde bükülmüş şeylerin her bir halkası
1. Beş arkadaş, boyunlarına tel ve ip kangalları geçirmiş.
1. Beş arkadaş, boyunlarına tel ve ip kangalları geçirmiş.
Lisan : Rumca
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Deve dikeni
Kangal köpeği
1. isim , isim , isim , isim , Sivas iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ka'ngal
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Anadolu'da Sivas bölgesinde yetiştirilen, burnu ve ağzı siyah, kulakları düşük, kuyruğu sırtına doğru düzgün kıvrım yaparak duran ve çok tutulan bir tür köpek