kanatmak fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kanamasına yol açmak veya kanamasını sağlamak

Örnek:

1. Kendilerine acındırmak için yalandan kavgaya tutuşup birbirlerinin saçlarını başlarını yoldular. Yüzlerini kanattılar.

1. Kendilerine acındırmak için yalandan kavgaya tutuşup birbirlerinin saçlarını başlarını yoldular. Yüzlerini kanattılar.

kanatsız

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kanadı olmayan

kanatsız kuş uçmaz

Anlamı:

1. `gereken koşullarla donanıp güçlenmeyen kişi amacına ulaşamaz` anlamında kullanılan bir söz

kanatsızlar

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Böcekler sınıfının kanatsız olan en ilkel biçimlerini kapsayan alt sınıfı

kanatsızlık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kanatsız olma durumu

kanaviçe

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , El işleri için kullanılan seyrek dokunmuş keten bezi

2. Bu bezin üzerine yapılan işleme

3. Çuval olarak kullanılan kendirden veya kenevirden yapılmış seyrek bez

Lisan : İtalyanca canovaccio

kanayan yara olmak

Anlamı:

1. sürekli sıkıntı, üzüntü ve zarar veren bir durumda olmak

kanayış

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kanama işi

kanbiyit

Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Hidratlı doğal demir silikat

Lisan : Fransızca canbyte

kanca

İlgili Kelimeler:

kancabaş, kanca burunlu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir şey çekmeye yarar, ucu çengelli demir çubuk

Örnek:

1. Hepsi hazırlandılar, halatlar rota edildi, kancalar gerildi ve denizde köpüklü bir iz bırakarak ileri atıldılar.

1. Hepsi hazırlandılar, halatlar rota edildi, kancalar gerildi ve denizde köpüklü bir iz bırakarak ileri atıldılar.

Lisan : İtalyanca gancio

kanca burunlu

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Burnunun ucu dudağına doğru eğik ve ince olan (kimse)

Örnek:

1. Dördü de birbirine benzeyen zayıf, kanca burunlu çocuklardı.

1. Dördü de birbirine benzeyen zayıf, kanca burunlu çocuklardı.

kancabaş

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Başı kancaya benzer biçimde olan, altı veya sekiz çift kürekle çekilen, dar, uzun bir tür kayık

Telaffuz : kanca'baş

kancacı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Metal zincir imalatında palet zincirlerinin ucundaki baklalarına özel kanca takan kimse

kancalama

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kancalamak işi

kancalamak fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kancayı bir şeye takmak

2. Kancayı atıp çekmek

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir kimse veya şeyin üzerine bıktıracak kadar düşmek

kancalanma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kancalanmak durumu

kancalanmak fiil

Anlamı:

1. -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , -e , -e , nesnesiz , nesnesiz , Kanca ile tutulmak, kancaya takılmak

kancalı

İlgili Kelimeler:

kancalı iğne, kancalı kurt

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kancası olan

kancalı iğne

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çengelli iğne

kancalı kurt

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , İpsiler familyasından, 10 milimetre boyunda, ağzı çift çengelli, ince bağırsakta yaşayan asalak solucan

kancasız

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kancası olmayan

kancayı takmak (veya atmak)

Anlamı:

1. bir kimsenin kötülüğü için uğraşmak

Örnek:

1. İçlerinden birine kancayı atmış; maksadı onu üzmek, ona eziyet etmektir.

1. İçlerinden birine kancayı atmış; maksadı onu üzmek, ona eziyet etmektir.

kancık

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hayvanlarda dişi

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dönek, güvenilmez

kancıkça

Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Döneklik ederek, gizlice kötülükte bulunarak

Telaffuz : kancı'kça

kancıklık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kancık olma durumu

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kancıkça davranış

Örnek:

1. Kahramanlıkları bir kaba ihtiras, yiğitlikleri bir kancıklık olabilirdi.

1. Kahramanlıkları bir kaba ihtiras, yiğitlikleri bir kancıklık olabilirdi.