92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sansargillerden, yazın esmer kırmızı, kışın beyaz renkli kürkü değerli, etçil hayvan, as (I), ermin (Mustela erminea)
Lisan : Arapça ḳāḳum
1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Bir kimsenin yaptığı işin beğenilmediğini kendisine sert sözlerle söylemek
2. Öfkelenmek, kızmak
3. Darılmak
4. Paylamak
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Öfke, kızgınlık
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Sözü dinlenmeyen, rezil, itilip kakılan kimse
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Fındık faresi adıyla bilinen küçük memeli hayvan
kakırdak poğaçası
1. isim , isim , isim , isim , Kuyruk yağının eritildikten sonra kalan gevrek posası, kıkırdak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , `Kakır kakır` diye ses çıkarmak
2. Kurumak
3. argo , argo , argo , argo , Ölmek
1. isim , isim , isim , isim , Kuru şeylerin birbirine sürtünmesinden veya kırılmasından çıkan sesin adı
ses kakışması
1. isim , isim , isim , isim , Kakışmak işi
1. Bir itişme, bir kakışma, bir yanındakine çelme vurup öne geçme yarışıdır gidiyordu.
1. Bir itişme, bir kakışma, bir yanındakine çelme vurup öne geçme yarışıdır gidiyordu.
itişe kakışa
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Dürtüşmek, itişmek
1. -i , -i , -i , -i , Sürekli ve hafif hafif kakmak
1. Dövmüşler, sövmüşler hatta boş böğrüne çivi ile kakıştırmışlar, yine kımıldatamamışlardı.
1. Dövmüşler, sövmüşler hatta boş böğrüne çivi ile kakıştırmışlar, yine kımıldatamamışlardı.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kaya ve ağaç oyuklarında su birikintisi
kakma aşı, sedef kakma
1. isim , isim , isim , isim , Kakmak işi
2. Ağaç üzerinde veya diğer ahşap malzemede, mobilyada, belirlenmiş desen ve çizimlere göre oyulmuş yuvalara gümüş, sedef vb. süs maddeleri kakılıp oturtularak yapılan iş
1. Pirinç kakmaları donuk donuk ışıldayan hamam kapısını iterek içeri girdi.
1. Pirinç kakmaları donuk donuk ışıldayan hamam kapısını iterek içeri girdi.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Tepesi düzgün kesilmiş ağacın bir kenarında açılan üçgen biçimindeki yarığa, ucu aynı şekilde yontulmuş kalemin yerleştirilip aşı bağı ile bağlanması ve aşı macunu ile örtülmesi biçiminde uygulanan bir kalem aşısı
1. Kakmacının yaptığı iş
1. Türklerde kakmacılık, pek ileri bir sanattı.
1. Türklerde kakmacılık, pek ileri bir sanattı.
ağaçkakan, kuyrukkakan
1. -i , -i , -i , -i , İtmek, vurmak
2. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kakma yapmak
3. Vurarak dar bir yere sokmak
1. Kimi duvarlarına renkli taşlar kaktı. Kimi bahçesine ağaç dikti.
1. Kimi duvarlarına renkli taşlar kaktı. Kimi bahçesine ağaç dikti.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üzerinde kakma işi bulunan
1. Kabzası altın kakmalı palası elinden düşmüştü.
1. Kabzası altın kakmalı palası elinden düşmüştü.