92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Başkasına ait bir maldan yararlanma, başkasına ait bir malı kullanma hakkı
1. isim , isim , isim , isim , Filistin halkının başkaldırısı
Lisan : Arapça intifāda
Telaffuz : intifa:da
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Son, sona erme, sonu gelme
Lisan : Arapça intihā
Telaffuz : intiha:
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Seçimler
1. Bizim düşünülecek daha mühim şeylerimiz var. İntihabat yaklaşıyor.
1. Bizim düşünülecek daha mühim şeylerimiz var. İntihabat yaklaşıyor.
Lisan : Arapça intiḫābāt
Telaffuz : intiha:ba:tı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Aşırma
Lisan : Arapça intiḥāl
Telaffuz : intiha:li
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Seçme
2. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Seçim
Lisan : Arapça intiḫāb
Telaffuz : intiha:bı
intihar bombacısı, intihar saldırısı
1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin toplumsal ve ruhsal nedenlerin etkisi ile kendi hayatına son vermesi
1. Cinayetlerin ve intiharların sebebi kudret ve imkân arasındaki dengesizliktir.
1. Cinayetlerin ve intiharların sebebi kudret ve imkân arasındaki dengesizliktir.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Hayatını tehlikeye düşürecek aşırı davranış veya iş
Lisan : Arapça intiḥār
Telaffuz : intiha:rı
1. kendini öldürmek
1. O anda ölmek, intihar etmek istiyordum.
1. O anda ölmek, intihar etmek istiyordum.
veraset ve intikal vergisi
1. isim , isim , isim , isim , Bir yerden başka bir yere geçme, geçiş
2. Anlama, kavrama
1. Onu son gördüğümde de öyle yaptım. İntikali yerinde idi. Güldü. O da bana birkaç fıkra anlattı.
1. Onu son gördüğümde de öyle yaptım. İntikali yerinde idi. Güldü. O da bana birkaç fıkra anlattı.
3. Miras olarak babadan çocuğuna kalma
4. fizik , fizik , fizik , fizik , Öteleme
5. ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , ruh bilimi , Geçişim
Lisan : Arapça intiḳāl
Telaffuz : intika:li
1. yer değiştirmek
1. Sonra bahis yine sempati meselesine intikal etti.
1. Sonra bahis yine sempati meselesine intikal etti.
2. anlamak, kavramak
3. miras olarak babadan çocuğa kalmak
1. isim , isim , isim , isim , Öç
1. Bunun intikamını şimdi, tek gözüyle biteviye kuş peşinde dolaşarak çıkarıyordu.
1. Bunun intikamını şimdi, tek gözüyle biteviye kuş peşinde dolaşarak çıkarıyordu.
Lisan : Arapça intiḳām
Telaffuz : intika:mı
1. öç almak
1. Gözlerimi kapadım ve ilk defa erkeklerden intikam almayı düşünerek kendimi koyuverdim.
1. Gözlerimi kapadım ve ilk defa erkeklerden intikam almayı düşünerek kendimi koyuverdim.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bağlanma
2. Girme
3. Kapılanma
Lisan : Arapça intisāb
Telaffuz : intisa:bı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yayılma
2. Gazete veya dergi çıkma, yayımlanma
Lisan : Arapça intişār
Telaffuz : intişa:rı
1. yayılmak, dağılmak
2. yayımlanmak
1. Devletin ve cemiyetin lehine intişar etmiş bir kitap olacaktır.
1. Devletin ve cemiyetin lehine intişar etmiş bir kitap olacaktır.
1. isim , isim , isim , isim , Düzenli, düzgün olma
1. Her memleket başkalarının yeniliklerini taklit ile başladığı intizama kendisinin eskiliklerini tahkik ile nihayet verir.
1. Her memleket başkalarının yeniliklerini taklit ile başladığı intizama kendisinin eskiliklerini tahkik ile nihayet verir.
2. Düzen, çekidüzen
Lisan : Arapça intiẓām
Telaffuz : intiza:mı
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Düzgün, düzenli bir biçimde
1. Hem de asker gibi dik ve intizamlı yürüyordu.
1. Hem de asker gibi dik ve intizamlı yürüyordu.