92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Su buharı dağıtmasıyla elde edilen soluk sarı renkli, gül kokulu bir sıvı
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Verem
1. isim , isim , isim , isim , Nakış
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Özenli ve hesaplı davranış
1. İnce işlere pek aklı ermezdi, politikacı ve partici sayılmazdı.
1. İnce işlere pek aklı ermezdi, politikacı ve partici sayılmazdı.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Huzursuzluk, rahatsızlık veren iş, olay veya düşünce
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Türk müziğinde keman, ney, tambur, kemençe, ut, kanun, daire vb. çalgılardan ve okuyuculardan oluşan, fasıl yapan topluluk
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Titreşim sayısı çok olan ses, tiz ses, yüksek ses
1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Kaba sıva üzerine ince kum ve çimento karışımıyla yapılan düzgün sıva
1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Dilin ileriye sürülmesiyle ön damakta oluşan ünlü: e, i, ö, ü
1. isim , isim , isim , isim , Yakıt olarak veya yağlamada kullanılan akışkan nitelikteki mineral yağ
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Narin, nazik, zayıf
1. Ekrandaki Loretta, ince yapılı, uzun bacaklı, kumral, yeşil gözlüydü.
1. Ekrandaki Loretta, ince yapılı, uzun bacaklı, kumral, yeşil gözlüydü.
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Beyni, omuriliği saran zarların en altta olanı
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok ince
1. Birincisi o incecik o dal gibi kız / Şimdi galiba bir tüccar karısı
1. Birincisi o incecik o dal gibi kız / Şimdi galiba bir tüccar karısı
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Belli belirsiz bir biçimde
1. İncecikten bir kar yağar / Tozar elif elif diye
1. İncecikten bir kar yağar / Tozar elif elif diye
inceden inceye
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İnce yapılı
2. Duygulu
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Ayrıntılara inerek, önem vererek, titizce
1. Her tarafını inceden inceye araştırıyorlar gümrükte.
1. Her tarafını inceden inceye araştırıyorlar gümrükte.
2. Hafif, belirsiz, tiz olmayan bir sesle
1. sonucu neye varırsa varsın
1. İnceldiği yerden kopsun; kimsenin eline kalmamalı, kapılara bakmamalı insan.
1. İnceldiği yerden kopsun; kimsenin eline kalmamalı, kapılara bakmamalı insan.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , İncelme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. İncelmeye gücü yetmek
1. isim , isim , isim , isim , İncelemek işi, tetkik
1. Bu sorunun sistematik incelemesini yapmak bana düşmez.
1. Bu sorunun sistematik incelemesini yapmak bana düşmez.
2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Bir bilim veya sanat konusunu her yönüyle geniş biçimde açıklayan eser veya yazılı araştırma
1. İlk çalışmaları daha çok deneme ve inceleme türünde olmuş, bunları edebî hatıraları izlemiştir.
1. İlk çalışmaları daha çok deneme ve inceleme türünde olmuş, bunları edebî hatıraları izlemiştir.
1. isim , isim , isim , isim , İnceleme yapan kimse
1. Gene incelemecileri yanıltan bir nokta da oyunun perde ile oynatılmasıdır.
1. Gene incelemecileri yanıltan bir nokta da oyunun perde ile oynatılmasıdır.
1. -i , -i , -i , -i , Bir işi veya bir şeyi ele alıp özelliklerini, ayrıntılarını inceden inceye, özenli bir biçimde anlamaya, öğrenmeye çalışmak, tetkik etmek
1. Ne kitap okur ne de başkalarının düşüncesini inceler.
1. Ne kitap okur ne de başkalarının düşüncesini inceler.