92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , tıp , tıp , isim , isim , eskimiş , eskimiş , tıp , tıp , Anjin
1. Hemen içelim, dedi, boğazım kurudu, yutkuna yutkuna hunnak oldum.
1. Hemen içelim, dedi, boğazım kurudu, yutkuna yutkuna hunnak oldum.
Lisan : Arapça ḫunnāḳ
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Hünnapgillerden, yenilen meyvesi için özellikle Batı ve Güney Anadolu'da yetiştirilen dikenli bir ağaç, çiğde (Zizyphus jujuba)
1. Küçük bahçede acı badem, ayva, nar, hünnap ağaçları görürüm.
1. Küçük bahçede acı badem, ayva, nar, hünnap ağaçları görürüm.
2. Bu bitkinin meyvesi
Lisan : Arapça ʿunnāb
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ayrı taç yapraklı iki çeneklilerden, örneği hünnap olan ve sıcak ülkelerde yetişen bir bitki familyası
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Kan dökücü, kanlı
Lisan : Farsça ḫūnrīz
Telaffuz : hunri:z
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , biyoloji , biyoloji , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , biyoloji , biyoloji , Erdişi
1. Sen de kimsin, ne istersin? diye sordu hünsa şüpheyle. Yüzü metcezir gibiydi, kâh yükselen, kâh çekilen sular misali, bir erkek oluyordu, bir kadın.
1. Sen de kimsin, ne istersin? diye sordu hünsa şüpheyle. Yüzü metcezir gibiydi, kâh yükselen, kâh çekilen sular misali, bir erkek oluyordu, bir kadın.
Lisan : Arapça ḫuns̱ā
Telaffuz : hünsa:
hür teşebbüs, hüryemez
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Özgür
1. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim.
1. Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür bir şairim.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Özgür bir biçimde
Lisan : Arapça ḥurr
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Özel sektör
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Dine sonradan girmiş yanlış inanç
1. Bilhassa kadınlar arasında hurafeye inanç fazla buralarda.
1. Bilhassa kadınlar arasında hurafeye inanç fazla buralarda.
Lisan : Arapça ḫurāfe
Telaffuz : hura:fe
1. isim , isim , isim , isim , Genellikle yelken bezinden veya meşinden yapılmış büyük heybe
2. Çeşitli kumaşlardan yapılan, içerisine battaniye, yorgan vb. eşya konulan özel çanta
Lisan : Arapça ḫurc
hurdahaş
1. isim , isim , isim , isim , Eski maden parçası
1. Sonra birdenbire duruluvermiş. Oturmuş demir hurdaların üstüne.
1. Sonra birdenbire duruluvermiş. Oturmuş demir hurdaların üstüne.
2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Parçalanmış, döküntü durumuna gelmiş
3. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İşe yarayamayacak derecede bozulmuş, zarar görmüş
Lisan : Farsça ḫorde
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Onarılamayacak biçimde kırılıp parçalanmış, paramparça
Lisan : Farsça ḫorde + ḫāş
Telaffuz : hu'rdahaş
1. kırıp dökmek, parçalamak
1. İçerisinde tok tok vuran bu ses, onun incecik göğüs tahtasını hurdahaş etmeye kâfi idi.
1. İçerisinde tok tok vuran bu ses, onun incecik göğüs tahtasını hurdahaş etmeye kâfi idi.
1. kırıp dökülmek, paramparça olmak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , aşırı ölçüde yorulmak
1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Cennette yaşadığına inanılan dişi varlık
1. Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni
1. Cennet cennet dedikleri birkaç köşkle birkaç huri / İsteyene ver sen anı, bana seni gerek seni
Lisan : Arapça ḥūrī
Telaffuz : hu:ri
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Bir cins burçak
hurma ağacı, hurma tatlısı, balçık hurması, Hint hurması, Japon hurması, Trabzon hurması
1. isim , isim , isim , isim , Hurma ağacı
2. Bu ağacın tatlı meyvesi
Lisan : Farsça ḫurmā
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Palmiyegillerin eski çağlardan beri Kuzey Afrika'da kültürü yapılan, gövdesi uzun, yaprakları büyük ve dikenli bir ağaç (Phoenix dactylifera)
1. isim , isim , isim , isim , Hurma biçimi verilerek yapılan bir tür hamur tatlısı