92406 kayıt bulundu.
karahumma, kazıklı humma, lekeli humma, sarıhumma, Akdeniz humması, dana humması, lohusa humması, Malta humması, tatarcık humması
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Ateşli hastalık
1. Onun hummalar içinde yatan güzel yüzünü görünce hüzün ve rikkatinden yanaklarına akan bir iki damla yaşı tutamadı.
1. Onun hummalar içinde yatan güzel yüzünü görünce hüzün ve rikkatinden yanaklarına akan bir iki damla yaşı tutamadı.
2. Sıtma nöbeti
1. Ateşsiz bir humma her tarafımı yakıyor, soğuk soğuk terliyordum.
1. Ateşsiz bir humma her tarafımı yakıyor, soğuk soğuk terliyordum.
Lisan : Arapça ḥummā
Telaffuz : humma:
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Humması olan
1. Hummalı hasta.
1. Hummalı hasta.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sıkı, yoğun, hararetli
1. Evde hummalı bir temizlik sürüyordu.
1. Evde hummalı bir temizlik sürüyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Gülmece
1. Bunca çatık kaşlılık arasında bilgelik, humor nasıl barınabilir?
1. Bunca çatık kaşlılık arasında bilgelik, humor nasıl barınabilir?
2. Alay, dalga geçme, hafife alma, boş verme
1. Türkçeyi iyi konuşanlardan biri olduğu kanısındayım. Güngörmüş, sakin, yavaş, düzenli bazen küçük bir humor nüansının bile sindiği bir tınısı var.
1. Türkçeyi iyi konuşanlardan biri olduğu kanısındayım. Güngörmüş, sakin, yavaş, düzenli bazen küçük bir humor nüansının bile sindiği bir tınısı var.
Lisan : Fransızca humour
1. isim , isim , isim , isim , İyice ezilmiş nohut, tahin ve baharatla hazırlanan bir yemek
Lisan : Arapça ḥummuṣ
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Bitkilerin çürümesiyle oluşan koyu renkte organik toprak
Lisan : Fransızca humus
Telaffuz : hu'mus
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kan
1. Artık şimdi öyle düşkün bir babayım ki / Yüreğim hun, sayhalarım boğuk boğuktur
1. Artık şimdi öyle düşkün bir babayım ki / Yüreğim hun, sayhalarım boğuk boğuktur
Lisan : Farsça ḫūn
Telaffuz : hu:nu
1. isim , isim , isim , isim , Beceri isteyen ustalık, beceriklilik
1. Benim gibi kurak çölde yaşayanların şiirden, hünerden dem vurmaları nasıl mümkün olur?
1. Benim gibi kurak çölde yaşayanların şiirden, hünerden dem vurmaları nasıl mümkün olur?
Lisan : Farsça huner
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hüneri olmayan (kimse)
1.
1.
2. Hünerle yapılmayan, hüner istemeyen
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yüksek sesle ve hıçkıra hıçkıra
1. Bu sözleri işiten Bünyamin kendini iyice koyverip hüngür hüngür ağlamaya başladı.
1. Bu sözleri işiten Bünyamin kendini iyice koyverip hüngür hüngür ağlamaya başladı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yüksek sesle ve hıçkırarak ağlamak
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Kana susamış, kan dökücü
Lisan : Farsça ḫūnḫvār
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hunhara yakışır bir biçimde, hunharcasına
Telaffuz : hunha'rca
1. isim , isim , isim , isim , Kan dökücülük, zalimlik
1. Geçmişinin o acı dolu günleri bütün hunharlığıyla geri dönmüştü.
1. Geçmişinin o acı dolu günleri bütün hunharlığıyla geri dönmüştü.
1. isim , isim , isim , isim , Bir sıvıyı ağzı dar bir kaba aktarmak için kullanılan koni biçimindeki araç
2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Ağızlık
Lisan : Rumca
hünkârbeğendi
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlılarda yalnız padişahlar için kullanılan bir unvan
1. Hünkâr dairesi. Hünkâr yaveri.
1. Hünkâr dairesi. Hünkâr yaveri.
Lisan : Farsça ḫunkār
Telaffuz : hünkâ:rı
1. isim , isim , isim , isim , Közlenmiş patlıcanın üzerine salçalı et konularak yapılan bir yemek türü
Telaffuz : hünkâ'rbeğendi