Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
hızlandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hızlandırmak işi


hızlandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Hız verilmek, hızı artırılmak

Örnek:

1. Haberleşme olanaklarının çoğalması, basının gelişmesi, bu bilinçlenmeyi hızlandırır.

1. Haberleşme olanaklarının çoğalması, basının gelişmesi, bu bilinçlenmeyi hızlandırır.


hızlanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hızlanma işi


hızlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hızlanmak işi

Örnek:

1. Köşeye varınca hızlanması için işaret etti büyük oğluna.

1. Köşeye varınca hızlanması için işaret etti büyük oğluna.


hızlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hız almak, hızı artmak

Örnek:

1. Hızlandıkça sırığın gıcırtısı artıyordu.

1. Hızlandıkça sırığın gıcırtısı artıyordu.


hızlı

İlgili Kelimeler:

hızlı akın, hızlı hızlı, hızlı hücum

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çabuk, seri, süratli

Örnek:

1. Bir akşamüzeri her zamanki hızlı adımlarla geldi.

1. Bir akşamüzeri her zamanki hızlı adımlarla geldi.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Güç kullanarak

Örnek:

1. Hızlı vurmak.

1. Hızlı vurmak.

3. zarf , zarf , zarf , zarf , Çabucak

Örnek:

1. Bünyamin, gücünün yettiği kadar hızlı yürüyüp Haliç'e indi.

1. Bünyamin, gücünün yettiği kadar hızlı yürüyüp Haliç'e indi.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Uçarı, çapkın, hovarda

Örnek:

1. Doludizgin, bir bekârlığın tam tadını çıkaran, renkli, değişken, hızlı bir yaşam sürüyordum.

1. Doludizgin, bir bekârlığın tam tadını çıkaran, renkli, değişken, hızlı bir yaşam sürüyordum.


hızlı akın
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Hızlı hücum


hızlı hızlı
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çabucak

Örnek:

1. Kapının hızlı hızlı vurulmasıyla sıçrayarak uyandı.

1. Kapının hızlı hızlı vurulmasıyla sıçrayarak uyandı.


hızlı hücum
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Takım sporlarında karşı tarafın toparlanmasına fırsat vermeden, paslaşarak yapılan hücum, hızlı akın


hızlı sağanak tez geçer
Anlamı:

1. `büyük bir hızla başlayan şeyler az sürer` anlamında kullanılan bir söz


hızlı yaşamak
Anlamı:

1. eğlenceye aşırı düşkün olarak yaşamak

Örnek:

1. Bu hızlı yaşamaya elli iki yıl dayanabilmişti ancak!

1. Bu hızlı yaşamaya elli iki yıl dayanabilmişti ancak!


hızlıca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hızlı bir biçimde

Örnek:

1. Yaylayı inmiş, ovanın enginliğinde hızlıca yol alıyordu.

1. Yaylayı inmiş, ovanın enginliğinde hızlıca yol alıyordu.


Telaffuz : hızlı'ca

hızlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hızlı olma durumu, sürat


hızma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ayı, boğa vb. hayvanların dudaklarına veya burnuna geçirilen demir halka

Örnek:

1. Ayının burnuna hızma takmışlar, oynatıyorlar.

1. Ayının burnuna hızma takmışlar, oynatıyorlar.

2. Burun kanadına takılan süslü, altın veya gümüş halka

3. Küpe


hizmet

İlgili Kelimeler:

hizmet akdi, hizmet eri, hizmet içi eğitim, hizmete özel, fiilî hizmet, geri hizmet, itibari hizmet zammı, lojistik hizmet, mecburi hizmet, muvazzaf hizmet, askerlik hizmeti, kamu hizmeti, müşteri hizmeti, orta hizmeti, sağlık hizmeti, yemek hizmeti

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Birinin işini görme veya birine yarayan bir işi yapma

Örnek:

1. Vatan, evladının hizmetini bekliyor.

1. Vatan, evladının hizmetini bekliyor.

2. Görev, iş

Örnek:

1. Askerlik hizmeti.

1. Askerlik hizmeti.

3. Bakım, özen, ihtimam

Örnek:

1. Bu bahçe çok hizmet ister.

1. Bu bahçe çok hizmet ister.


Lisan : Arapça ḫidmet

hizmet akdi
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , İş sözleşmesi


hizmet eri
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , Emir eri


hizmet etmek
Anlamı:

1. iş görmek, çalışmak

Örnek:

1. Bilime, ülkede bir ekol kurarak hizmet etmeyi seçti.

1. Bilime, ülkede bir ekol kurarak hizmet etmeyi seçti.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , birinin amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak

Örnek:

1. Bu davaya en iyi hizmet etmiş olan benim.

1. Bu davaya en iyi hizmet etmiş olan benim.


hizmet görmek
Anlamı:

1. birisinden yardım almak

Örnek:

1. Kendim askerlikte sözü edilir bir hizmet görmüş değilim.

1. Kendim askerlikte sözü edilir bir hizmet görmüş değilim.


hizmet içi eğitim
Anlamı:

1. isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Çalışanlara mesleki bilgi ve becerilerini geliştirmeleri için çalıştıkları süre içinde verilen eğitim, işbaşında eğitim


hizmetçi

İlgili Kelimeler:

orta hizmetçisi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hizmet gören kimse

2. Belli bir ücretle ev işlerini yapmak için tutulan kadın

Örnek:

1. Arkasından kucağı paketlerle dolu hizmetçi kızla içeri giriyorlar.

1. Arkasından kucağı paketlerle dolu hizmetçi kızla içeri giriyorlar.


hizmetçilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hizmetçinin yaptığı iş


hizmete girmek
Anlamı:

1. çalışmaya başlamak

Örnek:

1. Hattın hizmete girişinden az sonra savaş başladı.

1. Hattın hizmete girişinden az sonra savaş başladı.

2. görev almak


hizmete özel
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şikâyet, istek vb.ni ilgili makama bildirmek üzere gönderilen yazının, belgenin, raporun ve yayınların taşıdığı gizlilik derecesini bildiren terim

2. Kurum, kuruluş vb.nde belirli işler için kullanılmak üzere ayrılmış taşıt


hizmeti dokunmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , görevde bulunmak, iş yapmak

Örnek:

1. Kendisine büyük hizmeti dokunmuş insanları unutmak bir toplumun yozlaştığını belgeler.

1. Kendisine büyük hizmeti dokunmuş insanları unutmak bir toplumun yozlaştığını belgeler.