92406 kayıt bulundu.
1. -i , -i , -i , -i , Hız verilmek, hızı artırılmak
1. Haberleşme olanaklarının çoğalması, basının gelişmesi, bu bilinçlenmeyi hızlandırır.
1. Haberleşme olanaklarının çoğalması, basının gelişmesi, bu bilinçlenmeyi hızlandırır.
1. isim , isim , isim , isim , Hızlanmak işi
1. Köşeye varınca hızlanması için işaret etti büyük oğluna.
1. Köşeye varınca hızlanması için işaret etti büyük oğluna.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hız almak, hızı artmak
1. Hızlandıkça sırığın gıcırtısı artıyordu.
1. Hızlandıkça sırığın gıcırtısı artıyordu.
hızlı akın, hızlı hızlı, hızlı hücum
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çabuk, seri, süratli
1. Bir akşamüzeri her zamanki hızlı adımlarla geldi.
1. Bir akşamüzeri her zamanki hızlı adımlarla geldi.
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Güç kullanarak
1. Hızlı vurmak.
1. Hızlı vurmak.
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Çabucak
1. Bünyamin, gücünün yettiği kadar hızlı yürüyüp Haliç'e indi.
1. Bünyamin, gücünün yettiği kadar hızlı yürüyüp Haliç'e indi.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Uçarı, çapkın, hovarda
1. Doludizgin, bir bekârlığın tam tadını çıkaran, renkli, değişken, hızlı bir yaşam sürüyordum.
1. Doludizgin, bir bekârlığın tam tadını çıkaran, renkli, değişken, hızlı bir yaşam sürüyordum.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Çabucak
1. Kapının hızlı hızlı vurulmasıyla sıçrayarak uyandı.
1. Kapının hızlı hızlı vurulmasıyla sıçrayarak uyandı.
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Takım sporlarında karşı tarafın toparlanmasına fırsat vermeden, paslaşarak yapılan hücum, hızlı akın
1. `büyük bir hızla başlayan şeyler az sürer` anlamında kullanılan bir söz
1. eğlenceye aşırı düşkün olarak yaşamak
1. Bu hızlı yaşamaya elli iki yıl dayanabilmişti ancak!
1. Bu hızlı yaşamaya elli iki yıl dayanabilmişti ancak!
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hızlı bir biçimde
1. Yaylayı inmiş, ovanın enginliğinde hızlıca yol alıyordu.
1. Yaylayı inmiş, ovanın enginliğinde hızlıca yol alıyordu.
Telaffuz : hızlı'ca
1. isim , isim , isim , isim , Ayı, boğa vb. hayvanların dudaklarına veya burnuna geçirilen demir halka
1. Ayının burnuna hızma takmışlar, oynatıyorlar.
1. Ayının burnuna hızma takmışlar, oynatıyorlar.
2. Burun kanadına takılan süslü, altın veya gümüş halka
3. Küpe
hizmet akdi, hizmet eri, hizmet içi eğitim, hizmete özel, fiilî hizmet, geri hizmet, itibari hizmet zammı, lojistik hizmet, mecburi hizmet, muvazzaf hizmet, askerlik hizmeti, kamu hizmeti, müşteri hizmeti, orta hizmeti, sağlık hizmeti, yemek hizmeti
1. isim , isim , isim , isim , Birinin işini görme veya birine yarayan bir işi yapma
1. Vatan, evladının hizmetini bekliyor.
1. Vatan, evladının hizmetini bekliyor.
2. Görev, iş
1. Askerlik hizmeti.
1. Askerlik hizmeti.
3. Bakım, özen, ihtimam
1. Bu bahçe çok hizmet ister.
1. Bu bahçe çok hizmet ister.
Lisan : Arapça ḫidmet
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , askerlik , askerlik , Emir eri
1. iş görmek, çalışmak
1. Bilime, ülkede bir ekol kurarak hizmet etmeyi seçti.
1. Bilime, ülkede bir ekol kurarak hizmet etmeyi seçti.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , birinin amaçlarının gerçekleşmesini sağlamak
1. Bu davaya en iyi hizmet etmiş olan benim.
1. Bu davaya en iyi hizmet etmiş olan benim.
1. birisinden yardım almak
1. Kendim askerlikte sözü edilir bir hizmet görmüş değilim.
1. Kendim askerlikte sözü edilir bir hizmet görmüş değilim.
1. isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , isim , isim , eğitim bilimi , eğitim bilimi , Çalışanlara mesleki bilgi ve becerilerini geliştirmeleri için çalıştıkları süre içinde verilen eğitim, işbaşında eğitim
orta hizmetçisi
1. isim , isim , isim , isim , Hizmet gören kimse
2. Belli bir ücretle ev işlerini yapmak için tutulan kadın
1. Arkasından kucağı paketlerle dolu hizmetçi kızla içeri giriyorlar.
1. Arkasından kucağı paketlerle dolu hizmetçi kızla içeri giriyorlar.
1. çalışmaya başlamak
1. Hattın hizmete girişinden az sonra savaş başladı.
1. Hattın hizmete girişinden az sonra savaş başladı.
2. görev almak
1. isim , isim , isim , isim , Şikâyet, istek vb.ni ilgili makama bildirmek üzere gönderilen yazının, belgenin, raporun ve yayınların taşıdığı gizlilik derecesini bildiren terim
2. Kurum, kuruluş vb.nde belirli işler için kullanılmak üzere ayrılmış taşıt
1. -e , -e , -e , -e , görevde bulunmak, iş yapmak
1. Kendisine büyük hizmeti dokunmuş insanları unutmak bir toplumun yozlaştığını belgeler.
1. Kendisine büyük hizmeti dokunmuş insanları unutmak bir toplumun yozlaştığını belgeler.