92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kâğıt, kumaş, kuru yaprak vb. nesneler birbirlerine sürtünürken, buruşturulurken `hışır` diye ses çıkarmak
1. Sırtı pul pul ışıldayan bir yılan hışırdayarak kumun üstünden akıp geçti.
1. Sırtı pul pul ışıldayan bir yılan hışırdayarak kumun üstünden akıp geçti.
1. -i , -i , -i , -i , Hışırtı çıkartmak
1. Bir ara, ben sandalyede sıkıntıyla otururken o galoşlu ayaklarını hışırdatarak içeri gitti.
1. Bir ara, ben sandalyede sıkıntıyla otururken o galoşlu ayaklarını hışırdatarak içeri gitti.
1. isim , isim , isim , isim , İnce cisimler hışırdarken çıkan sesin adı
1. Ama koyu yeşil tafta eteğin hışırtısı her yanı sarıyor, uğultu gibi büyüdükçe büyüyor.
1. Ama koyu yeşil tafta eteğin hışırtısı her yanı sarıyor, uğultu gibi büyüdükçe büyüyor.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hışırtısı olan
1. Katil hızla yürüyüp kapıyı geçer, hışırtılı bir tavırla yürüyüş tarafına bakar.
1. Katil hızla yürüyüp kapıyı geçer, hışırtılı bir tavırla yürüyüş tarafına bakar.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Duygulu, içli
1. Gayet hisli bir adam olduğundan hasretini birlikte çekmiştik.
1. Gayet hisli bir adam olduğundan hasretini birlikte çekmiştik.
hisseişayia, hisse senedi, kıssadan hisse, temettü hissesi
1. isim , isim , isim , isim , Pay
1. Bana gelip hisseni satın almak istiyorum, bana devret deseydin belki razı olurdum.
1. Bana gelip hisseni satın almak istiyorum, bana devret deseydin belki razı olurdum.
2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Tutam (II)
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir olaydan çıkarılan ders
Lisan : Arapça ḥiṣṣe
1. zarara uğramak
1. İstanbul kahvelerinde bu sıkıntıdan en büyük hisseyi alan sanatkârlarımızdandır.
1. İstanbul kahvelerinde bu sıkıntıdan en büyük hisseyi alan sanatkârlarımızdandır.
2. ders çıkarmak
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Ortaklık sermayesinin belirli bir parçasını değerlendiren belge, belgit, aksiyon
1. Bu zarflar hisse senedi dolu idi.
1. Bu zarflar hisse senedi dolu idi.
2. Anonim veya komandit ortaklıklarda, ortaklık sermayesinin birbirine eşit bölümlere ayrılmış parçasından her birinin karşılığı olmak üzere, yasada gösterilen özelliklere uygun olarak düzenlenmiş değerli belge, belgit, aksiyon
1. isim , isim , isim , isim , Bir ortaklık veya mal üzerinde payı olan kimse, paydaş
1. Hanımefendi çoğu günlerini hissedar olduğu şirkette geçiriyormuş.
1. Hanımefendi çoğu günlerini hissedar olduğu şirkette geçiriyormuş.
Lisan : Arapça ḥiṣṣe + Farsça -dār
Telaffuz : hisseda:rı