Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
hışırdamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kâğıt, kumaş, kuru yaprak vb. nesneler birbirlerine sürtünürken, buruşturulurken `hışır` diye ses çıkarmak

Örnek:

1. Sırtı pul pul ışıldayan bir yılan hışırdayarak kumun üstünden akıp geçti.

1. Sırtı pul pul ışıldayan bir yılan hışırdayarak kumun üstünden akıp geçti.


hışırdatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hışırdatmak işi


hışırdatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Hışırtı çıkartmak

Örnek:

1. Bir ara, ben sandalyede sıkıntıyla otururken o galoşlu ayaklarını hışırdatarak içeri gitti.

1. Bir ara, ben sandalyede sıkıntıyla otururken o galoşlu ayaklarını hışırdatarak içeri gitti.


hışırdayış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hışırdama işi


hışırı çıkmak
Anlamı:

1. eşya, çok hırpalanıp örselenmek

2. insan ağır işlerle uğraşıp çok yorulmak


hışırlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hışır olma durumu


hışırtı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnce cisimler hışırdarken çıkan sesin adı

Örnek:

1. Ama koyu yeşil tafta eteğin hışırtısı her yanı sarıyor, uğultu gibi büyüdükçe büyüyor.

1. Ama koyu yeşil tafta eteğin hışırtısı her yanı sarıyor, uğultu gibi büyüdükçe büyüyor.


hışırtılı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hışırtısı olan

Örnek:

1. Katil hızla yürüyüp kapıyı geçer, hışırtılı bir tavırla yürüyüş tarafına bakar.

1. Katil hızla yürüyüp kapıyı geçer, hışırtılı bir tavırla yürüyüş tarafına bakar.


hışırtısız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hışırtısı olmayan


hışlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hışlamak biçimi veya işi


hışlamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hışıldamak, hışıltı çıkarmak


hislendirme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hislendirmek işi


hislendirmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Hislenmesine yol açmak


hisleniş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hislenme işi


hislenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hislenmek işi


hislenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Duygulanmak


hisli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Duygulu, içli

Örnek:

1. Gayet hisli bir adam olduğundan hasretini birlikte çekmiştik.

1. Gayet hisli bir adam olduğundan hasretini birlikte çekmiştik.


hislilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hisli olma durumu


hışmına uğramak
Anlamı:

1. birinden zulüm görmek


hisse

İlgili Kelimeler:

hisseişayia, hisse senedi, kıssadan hisse, temettü hissesi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pay

Örnek:

1. Bana gelip hisseni satın almak istiyorum, bana devret deseydin belki razı olurdum.

1. Bana gelip hisseni satın almak istiyorum, bana devret deseydin belki razı olurdum.

2. ekonomi , ekonomi , ekonomi , ekonomi , Tutam (II)

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir olaydan çıkarılan ders


Lisan : Arapça ḥiṣṣe

hisse almak
Anlamı:

1. zarara uğramak

Örnek:

1. İstanbul kahvelerinde bu sıkıntıdan en büyük hisseyi alan sanatkârlarımızdandır.

1. İstanbul kahvelerinde bu sıkıntıdan en büyük hisseyi alan sanatkârlarımızdandır.

2. ders çıkarmak


hisse kapmak
Anlamı:

1. bir olaydan yararlı bir öğüt çıkarmak


hisse senedi
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Ortaklık sermayesinin belirli bir parçasını değerlendiren belge, belgit, aksiyon

Örnek:

1. Bu zarflar hisse senedi dolu idi.

1. Bu zarflar hisse senedi dolu idi.

2. Anonim veya komandit ortaklıklarda, ortaklık sermayesinin birbirine eşit bölümlere ayrılmış parçasından her birinin karşılığı olmak üzere, yasada gösterilen özelliklere uygun olarak düzenlenmiş değerli belge, belgit, aksiyon


hissedar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir ortaklık veya mal üzerinde payı olan kimse, paydaş

Örnek:

1. Hanımefendi çoğu günlerini hissedar olduğu şirkette geçiriyormuş.

1. Hanımefendi çoğu günlerini hissedar olduğu şirkette geçiriyormuş.


Lisan : Arapça ḥiṣṣe + Farsça -dār

Telaffuz : hisseda:rı

hissedarlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hissedar olma durumu, paydaşlık