92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Genellikle soğuktan korunmak için giyilen, kumaştan, bazen içi pamukla beslenmiş, ceket biçiminde, önden açık, kollu üst giysisi
1. Bol hırkasının içinde ne kadar zavallı hatta ne kadar gülünçtü.
1. Bol hırkasının içinde ne kadar zavallı hatta ne kadar gülünçtü.
2. Genellikle soğuktan korunmak için giyilen, kumaştan, bazen içi pamukla beslenmiş, ceket biçiminde giysi
3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Dervişlerin giydikleri üst giysisi
Lisan : Arapça ḫirḳa
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hırıltıyla ses çıkarmak
2. Köpek, saldırmadan önce hırıltıyla ses çıkarmak
1. Köpek gözlerinin akını çıkararak yan yan baktıktan sonra pes perdeden hırladı.
1. Köpek gözlerinin akını çıkararak yan yan baktıktan sonra pes perdeden hırladı.
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Kızgınlıkla ters konuşmak
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Karşılıklı hırlamak
2. Ağız kavgasına girişmek
1. Miras yüzünden babamla amcam hırlaştılar ve bir gün dövüştüler.
1. Miras yüzünden babamla amcam hırlaştılar ve bir gün dövüştüler.
1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , İşinde doğru, uslu, iyi (kimse)
2. Yaramaz, şımarık, kötü (kimse)
1. bir kimsenin ahlakı, kişiliği hakkında kuşku duyulduğunda kullanılan bir söz
1. Ben onu tanımıyorum; hırlı mıdır, hırsız mıdır?
1. Ben onu tanımıyorum; hırlı mıdır, hırsız mıdır?
1. isim , isim , isim , isim , Hırpalamak işi
1. Bağırmaya kalkınca delikanlı da gözdağı kabîlinden onu bir parça hırpalamaya mecbur olmuş.
1. Bağırmaya kalkınca delikanlı da gözdağı kabîlinden onu bir parça hırpalamaya mecbur olmuş.
1. -i , -i , -i , -i , Örselemek
1. Yalnız miralayın sağ bacağını bir gülle misketi fena hâlde hırpalamış.
1. Yalnız miralayın sağ bacağını bir gülle misketi fena hâlde hırpalamış.
2. Dövmek
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , İtip kakmak, azarlamak veya yıpratmak
1. isim , isim , isim , isim , Hırpalanmak işi
1. Yeniye varmak için eskinin hırpalanmasını, az çok yadsınmasını da anlarım.
1. Yeniye varmak için eskinin hırpalanmasını, az çok yadsınmasını da anlarım.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hırpalama işine konu olmak veya hırpalama işi yapılmak
1. Böyle bir hayatın gerçekleri içinde hiç hırpalanmamıştık.
1. Böyle bir hayatın gerçekleri içinde hiç hırpalanmamıştık.
1. -i , -i , -i , -i , Hırpalama ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Hırpalamaya gücü yetmek
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Perişan, derbeder
1. Fakat eskiden zengin bir tüccar, şimdi ise hırpani kılıklı ve meteliksiz bir ihtiyar olan ağzı bozuk bir kumarbaz.
1. Fakat eskiden zengin bir tüccar, şimdi ise hırpani kılıklı ve meteliksiz bir ihtiyar olan ağzı bozuk bir kumarbaz.
Lisan : Arapça ḫirbānī
Telaffuz : hırpa:ni: