92406 kayıt bulundu.
hekimbaşı, hekimevi, başhekim, düz hekim, Lokman Hekim, ön hekim, uzman hekim, veteriner hekim, aile hekimi, diş hekimi, ruh hekimi
1. isim , isim , isim , isim , İnsanlardaki hastalıkları teşhis ve onları ilaçlarla veya bazı araçlarla tedavi eden kimse, doktor, tabip
1. Hekim hastasına ve çevresine karşı sorumludur, mesleğe ancak and içerek girebilir.
1. Hekim hastasına ve çevresine karşı sorumludur, mesleğe ancak and içerek girebilir.
Lisan : Arapça ḥakīm
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Osmanlı Devleti'nde sarayda hekimlik görevini yürüten en kıdemli, yetkili ve padişahın özel doktoru olan kimse
Telaffuz : heki'mbaşı
1. `bir sıkıntının acısını ancak onu çeken bilir` anlamında kullanılan bir söz
1. isim , isim , isim , isim , Sağlık personelinin dinlenmek ve barınmak amacıyla kullandığı bina
Telaffuz : heki'mevi
1. isim , isim , isim , isim , Malatya iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : heki'mhan
başhekimlik, koruyucu hekimlik, ön hekimlik, aile hekimliği, diş hekimliği, ruh hekimliği, veteriner hekimliği
1. isim , isim , isim , isim , Hekim olma durumu
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Yüz ar (10.000 m²) değerinde yüzey ölçü birimi (ha)
Lisan : Fransızca hectare
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Yüz gramlık ağırlık ölçü birimi (hg)
Lisan : Fransızca hectogramme
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Yüz litrelik hacim ölçü birimi (hl)
Lisan : Fransızca hectolitre
Telaffuz : hektoli'tre
1. isim , isim , matematik , matematik , isim , isim , matematik , matematik , Yüz metrelik uzunluk ölçü birimi (hm)
Lisan : Fransızca hektomètre
Telaffuz : hektome'tre
1. isim , isim , isim , isim , Tuvalet
Lisan : Arapça ḫalā
Telaffuz : hela:, l ince okunur
1. isim , isim , isim , isim , Ölme, öldürme, yok etme, yok olma
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bitkin bir duruma gelme veya getirme
Lisan : Arapça helāk
Telaffuz : hela:k, l ince okunur
1. öldürmek, ortadan kaldırmak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , aşırı derecede yormak, bitkin duruma getirmek
1. Bu yolculuk bizi helak etti.
1. Bu yolculuk bizi helak etti.
1. yok olmak, ölmek
1. Kabızdan helak olma derecesine geldim.
1. Kabızdan helak olma derecesine geldim.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , yorulmak, bitkin duruma gelmek
1. Zavallılar kan ter içinde bir yandan karşı taraf içlerini tutacağız, bir yandan forveti besleyip akına yardım edeceğiz diye ileri geri helak olurlar.
1. Zavallılar kan ter içinde bir yandan karşı taraf içlerini tutacağız, bir yandan forveti besleyip akına yardım edeceğiz diye ileri geri helak olurlar.
helalühoş, helalzade
1. sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , Dinin kurallarına aykırı olmayan, dinî bakımdan yasaklanmamış olan, haram karşıtı
2. Kurallara, geleneklere uygun
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Kurallara, geleneklere uygun olarak
1. Helal kazanılmış para.
1. Helal kazanılmış para.
4. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Nikâhlı eş
Lisan : Arapça ḥalāl
Telaffuz : hela:li, l ince okunur
1. üzerinde hiçbir hak iddia etmeksizin bağışlamak
1. Alacağımı sana helal ediyorum.
1. Alacağımı sana helal ediyorum.
1. yapılmasında veya kullanılmasında dinen sakınca bulunmamak, uygun ve yerinde olmak
1. Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
1. Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal.
1. bir hizmet veya özverinin istenilerek yapıldığını ve takdir edildiğini göstermek için kullanılan bir söz
1. Yol güzel, tarlalar cömert / Helal olsun yol parası
1. Yol güzel, tarlalar cömert / Helal olsun yol parası
2. `hakkımı helal ediyorum` anlamında kullanılan bir söz
3. bir davranış karşısında sitemle söylenen bir söz
1. Helal olsun, bunu senden beklemezdim.
1. Helal olsun, bunu senden beklemezdim.
1. doğruluktan ayrılmamak
1. Helal süt emmiş, dürüst, temiz, çalışkan bir mühendis bulalım.
1. Helal süt emmiş, dürüst, temiz, çalışkan bir mühendis bulalım.
1. isim , isim , isim , isim , Ham ipekten dokunmuş bürümceğe pamuk ipliği katılarak elde edilen kumaş
2. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Bu kumaştan yapılmış
1. Başta abani sarık, tende helalî gömlek.
1. Başta abani sarık, tende helalî gömlek.
Lisan : Arapça ḥalālī
Telaffuz : hela:li:, l ince okunur