Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
hatırlı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hatırı sayılan, etkili, saygın

Örnek:

1. Çok hatırlı adammış belki sana yardımı dokunur.

1. Çok hatırlı adammış belki sana yardımı dokunur.


hatırlılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hatırlı olma durumu


hatırşinas
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Saygılı, hatır sayan, hatır kırmayan


Lisan : Arapça ḫāṭir + Farsça -şinās

hatırşinaslık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hatırşinas olma durumu


hatırsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hatırı sayılmayan, etkisiz, saygın olmayan

Örnek:

1. Fakat fakir, gösterişsiz ve hatırsız bir adam olduğu için teşebbüsleri daima neticesiz kalmıştır.

1. Fakat fakir, gösterişsiz ve hatırsız bir adam olduğu için teşebbüsleri daima neticesiz kalmıştır.


hatırsızca
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hatırsız bir biçimde


Telaffuz : hatırsı'zca

hatırsızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hatırsız olma durumu


hatmetme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hatmetmek işi


hatmetmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Kur'an'ın tamamını okumak

2. Herhangi bir kitabı baştan sona kadar tekrar tekrar okumak

Örnek:

1. Kim bilir kaç haftadır yüzlerce sayfayı hatmedip durdu.

1. Kim bilir kaç haftadır yüzlerce sayfayı hatmedip durdu.

3. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Sona erdirmek, bitirmek


Lisan : Arapça ḫatm + Türkçe etmek

Telaffuz : ha'tmetmek

hatmi

İlgili Kelimeler:

gülhatmi

Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ebegümecigillerden, bazı cinslerinin kök ve çiçekleri hekimlikte kullanılan, çok yıllık otsu bir süs bitkisi, ağaçküpesi (Althaea officinalis)

Örnek:

1. Ey tahta perdenin üzerinden aşan hatmi.

1. Ey tahta perdenin üzerinden aşan hatmi.


Lisan : Arapça ḫaṭmī

hatta
Anlamı:

1. bağlaç , bağlaç , bağlaç , bağlaç , Bile, hem de

Örnek:

1. Bunlar çok sağlam hatta en sağlam devlet eshamından sayılır.

1. Bunlar çok sağlam hatta en sağlam devlet eshamından sayılır.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (ha'tta:) Üstelik, ayrıca

Örnek:

1. Dördü de buna inanmak istiyor hatta için için inanıyorlardı.

1. Dördü de buna inanmak istiyor hatta için için inanıyorlardı.


Lisan : Arapça ḥattā

Telaffuz : hatta:

hattat
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çok güzel el yazısı yazan sanatçı


Lisan : Arapça ḫaṭṭāṭ

hattatlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hattatın yaptığı iş


hattıhareket
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Tutulan yol, tutulacak yol, davranış, tutum


Lisan : Arapça ḫaṭṭ + ḥareket

Telaffuz : ha'ttıhareket

hatun

İlgili Kelimeler:

hatun kişi, güzelhatun çiçeği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kadın

Örnek:

1. Birdenbire uzun boylu, diri memeli bir hatun askerin önüne çıktı.

1. Birdenbire uzun boylu, diri memeli bir hatun askerin önüne çıktı.

2. Bayan, hanım

Örnek:

1. Emine Hatun.

1. Emine Hatun.

3. Eş, zevce

Örnek:

1. Bizim hatun bir manifatura mağazasında tezgâhtardı.

1. Bizim hatun bir manifatura mağazasında tezgâhtardı.

4. tarih , tarih , tarih , tarih , Yüksek makamdaki kadınlara ve hakan eşlerine verilen unvan

Örnek:

1. Bağdat Hatun.

1. Bağdat Hatun.


Telaffuz : ha:tun

hatun kişi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kadın

Örnek:

1. Gelgelelim delikanlı meteliksiz, hatun kişi çok zengin bir adamın karısı.

1. Gelgelelim delikanlı meteliksiz, hatun kişi çok zengin bir adamın karısı.


hatuncuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Küçük hatun

2. Zavallı hatun

Örnek:

1. Ben, adlarını bile kedi adına benzeten ve bir süs kedisinden başka bir nesne olmayan bu hatuncuklara acıyarak bakıyordum.

1. Ben, adlarını bile kedi adına benzeten ve bir süs kedisinden başka bir nesne olmayan bu hatuncuklara acıyarak bakıyordum.


haute-couture
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , 343 özel dikiş


Lisan : Fransızca haute-couture

hav
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köpeğin çıkardığı ses


hav
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kadife, çuha, yün vb.nin yüzeyindeki ince tüy, ülger

Örnek:

1. Koltuk kadifesinin havı dökülmüş, kimi yeri öylesine kirlenmiş ki muşambaya dönüşmüş.

1. Koltuk kadifesinin havı dökülmüş, kimi yeri öylesine kirlenmiş ki muşambaya dönüşmüş.


Lisan : Arapça ḫāv

hav hav
Anlamı:

1. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , Köpekleri çağırmak için kullanılan bir seslenme sözü


hava

İlgili Kelimeler:

hava akımı, havaalanı, hava aracı, hava aralığı, hava atışı, hava basıncı, hava bilgisi, hava birliği, hava boşaltma makinesi, hava boşluğu, havacıva, hava cıva, hava çekici, hava değişimi, hava deliği, hava durumu, hava düzenleyicisi, hava gazı, hava gemisi, hava haritası, hava hukuku, hava indirme, hava kanalı, hava kapağı, hava kazması, hava kesesi, hava köprüsü, hava kuvvetleri, hava küre, havalimanı, hava meydanı, hava mili, hava muhalefeti, hava musluğu, hava oyunu, hava parası, hava raporu, hava sahası, hava süzgeci, hava şartları, hava tahmini, hava taşı, hava taşıtı, hava tebdili, hava ulaşımı, hava üssü, hava yastığı, hava yastıklı, hava yolu, hava yuvarı, abuhava, açık hava, ağır hava, basınçlı hava, kapalı hava, kesik hava, kırık hava, kuru hava, limoni hava, soğuk hava deposu, tebdilihava, uzun hava, ağzı havada, başı havada, burnu havada, bar havası, bayram havası, bozum havası, dağ havası, gelin havası, göbek havası, kasap havası, kaşık havası, matem havası, memleket havası, oyun havası, yayla havası, zeybek havası

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı

2. Meteoroloji ile ilgili olayların bütünü

Örnek:

1. Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu.

1. Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu.

3. Canlılar üzerindeki etkisine göre hava yuvarının durumu

Örnek:

1. Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın.

1. Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın.

4. Gökyüzü

Örnek:

1. Havada bir tek bulut yok.

1. Havada bir tek bulut yok.

5. Çevreyi kuşatan boşluk

Örnek:

1. Tozlar havada uçuşuyordu.

1. Tozlar havada uçuşuyordu.

6. Esinti

Örnek:

1. Bugün hava olursa yelkenli kalkacak.

1. Bugün hava olursa yelkenli kalkacak.

7. Müzik parçalarında tür

Örnek:

1. Kâğıthane havası tutturur, bahriye çiftetellisi çalardık.

1. Kâğıthane havası tutturur, bahriye çiftetellisi çalardık.

8. Müzik aletlerinden çıkan ses perdesi

9. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Sonuçsuz, anlamsız, boş (durum, davranış, söz)

Örnek:

1. Bu sözlerin sonu hava.

1. Bu sözlerin sonu hava.

10. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Görünüş, davranış, söz vb. için bir kimsenin durumunu belirten özellik

Örnek:

1. Buna rağmen öyle kibar ve asil havası vardır ki bu damga bile onu çirkinleştiremez, inadına daha bir uçarı, daha bir sevimli yapar.

1. Buna rağmen öyle kibar ve asil havası vardır ki bu damga bile onu çirkinleştiremez, inadına daha bir uçarı, daha bir sevimli yapar.

11. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Tarz, üslup

Örnek:

1. Namık Kemal'e, Tevfik Fikret'e başarılı nazireler yazmıştır. Onların diliyle, onların sesiyle, onların havasıyla...

1. Namık Kemal'e, Tevfik Fikret'e başarılı nazireler yazmıştır. Onların diliyle, onların sesiyle, onların havasıyla...

12. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Durum, ortam, çevre, muhit, atmosfer, ambiyans

Örnek:

1. İlk deneme dalış günü gelince, denizcilerde büyük bir coşkunluk, bir tören havası vardı.

1. İlk deneme dalış günü gelince, denizcilerde büyük bir coşkunluk, bir tören havası vardı.

13. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çekicilik

Örnek:

1. Kadın güzel değil ama havası var.

1. Kadın güzel değil ama havası var.

14. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Keyif, âlem

Örnek:

1. Onu kendi havasına bıraksak çalışmaz.

1. Onu kendi havasına bıraksak çalışmaz.


Lisan : Arapça hevā

hava açmak (veya açılmak)
Anlamı:

1. bulutlar dağılmak

Örnek:

1. Kar kalkmış, hava açmış, ayaz gevşemişti.

1. Kar kalkmış, hava açmış, ayaz gevşemişti.


hava akımı
Anlamı:

1. isim , isim , meteoroloji , meteoroloji , isim , isim , meteoroloji , meteoroloji , Değişik sebeplerle atmosferde havanın yer değiştirmesi


hava almak
Anlamı:

1. içine hava girmek


Ön Takı : (bir şey)