92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sert ve kuru şeyler haşırdayarak, haşırtılı ses çıkararak, haşır haşır
1. isim , isim , isim , isim , Kaynaşma, bir arada olma
1. Çocukluğum, doğayla haşır neşir, mutlu bir çocuk olarak geçmişti.
1. Çocukluğum, doğayla haşır neşir, mutlu bir çocuk olarak geçmişti.
1. kaynaştırmak, bir arada bulundurmak
1. Bir rüzgâr gibi alıp bunların arasına atar, beni bunlarla haşır neşir ederdi.
1. Bir rüzgâr gibi alıp bunların arasına atar, beni bunlarla haşır neşir ederdi.
1. kaynaşmak, bir arada bulunup uğraşmak
1. Her ikisi de vahşi hayvanlarla haşır neşir olur.
1. Her ikisi de vahşi hayvanlarla haşır neşir olur.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Hasır otugillerden, bataklıklarda yetişen düz, ince uzun ve dayanıklı olan yaprakları kıtık yapmaya, hasır ve zembil örmeye yarayan bir saz, su kamışı, kofa, kiliz (Typha)
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Su kıyılarında yetişen, örneği hasır otu olan bir bitki familyası
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , `Bir işi isteyerek, bilerek ve haksız olarak yürütmemek, örtbas etmek` anlamındaki hasıraltı etmek deyiminde geçen bir söz
1. Konu hasıraltı edilince yılmıyor, bir kez daha yazıyordum.
1. Konu hasıraltı edilince yılmıyor, bir kez daha yazıyordum.
Telaffuz : hası'raltı
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kâğıt, kolalı kumaş vb. sert şeyler birbirine sürtünürken kalın ve boğuk ses çıkarmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hasırla döşenmek, üstü hasırla örtülmek
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Hasırı olan, hasırla kaplanmış olan
1. Geniş hasırlı sofanın bir kenarına da biz büzüşmüştük.
1. Geniş hasırlı sofanın bir kenarına da biz büzüşmüştük.
2. isim , isim , isim , isim , Hasırla kaplanmış şişe
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Cimri
1. Hasis kadın tozu dumana katar, kıyameti koparır.
1. Hasis kadın tozu dumana katar, kıyameti koparır.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bayağı, insanı küçülten, değersiz
1. Hasis menfaatler.
1. Hasis menfaatler.
Lisan : Arapça ḫasīs
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Hint kenevirinden çıkarılan esrar
2. Kuru ot
Lisan : Arapça ḥaşīş
1. cimrice davranmak
1. Onun köyde bin türlü hasislik ettiği hâlde İzmir'de bol bol harcettiğini duymuşlardı.
1. Onun köyde bin türlü hasislik ettiği hâlde İzmir'de bol bol harcettiğini duymuşlardı.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Doldurma
2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Yazıyı veya konuşmayı gereksiz ayrıntılarla uzatma
Lisan : Arapça ḥaşv
1. isim , isim , isim , isim , Dipnot
2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Bir eseri daha iyi açıklamak için yazılan kitap
Lisan : Arapça ḥāşiye
Telaffuz : ha:şiye
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Özellik
2. Yiyecek ve içeceğin yararı, etki
Lisan : Arapça ḫāṣiyyet
Telaffuz : ha:siyet