Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
hanutçu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hanut karşılığında turistleri belirli dükkânlara götüren kimse


hanutçuluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hanutçunun yaptığı iş


Hanya
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , `Bir işin gerçek yönünü anlayarak aklı başına gelmek, akıllanmak` anlamındaki Hanya'yı Konya'yı anlamak (veya bilmek, görmek) deyiminde geçen bir söz

Örnek:

1. Âdeta sanatı icabı az çok bön, Hanya'yı Konya'yı bilmez, kaldırılmaya elverişli karakterde bir rol almış.

1. Âdeta sanatı icabı az çok bön, Hanya'yı Konya'yı bilmez, kaldırılmaya elverişli karakterde bir rol almış.

2. Tekrar ediyorum, sende eşeleyici bir zekâ var. Er veya geç Hanya'yı Konya'yı anlayacaksın.

2. Tekrar ediyorum, sende eşeleyici bir zekâ var. Er veya geç Hanya'yı Konya'yı anlayacaksın.


Özel: Evet

Lisan : (Girit Adası'nda bir şehir)

hap
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çocuk dilinde yiyeceği yutma sesi


hap

İlgili Kelimeler:

yaldızlı hap, ertesi gün hapı, ertesi sabah hapı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kolayca yutulabilmesi için toparlak duruma getirilmiş ilaç

Örnek:

1. Doktorlar hap, banyo ve perhiz tavsiye etmiş.

1. Doktorlar hap, banyo ve perhiz tavsiye etmiş.

2. argo , argo , argo , argo , Bir içimlik afyon


Lisan : Arapça ḥabb

hap etmek
Anlamı:

1. yemek, yutmak


hapaz
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Avuç


hapazlama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Avuçlama


hapazlamacı
Anlamı:

1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Yasal olmayan yoldan kazanç elde eden kimse


hapazlamacılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hapazlamacı olma durumu


hapazlamak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Avuçlamak


hapçı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Uyuşturucu madde özelliği taşıyan haplara düşkün olan kimse


hapçılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hapçı olma durumu


hapı yutmak
Anlamı:

1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , kötü bir duruma düşmek

Örnek:

1. Gideceğimiz kasabada iki yazlık sinema varsa hapı yutmuşuzdur.

1. Gideceğimiz kasabada iki yazlık sinema varsa hapı yutmuşuzdur.


hapır hapır
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hapır hupur


hapır hupur
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , İştahlı ve gürültülü bir biçimde (yemek), hapır hapır

Örnek:

1. Bir doymak için hapır hupur atıştırmak var, bir de tadını çıkararak yemek yemek.

1. Bir doymak için hapır hupur atıştırmak var, bir de tadını çıkararak yemek yemek.


hapis

İlgili Kelimeler:

hapishane, hapis oyunu, hapsedilmek, hapsetmek, hapsettirmek, hapsolmak, ağır hapis cezası, göz hapsi, hafif hapis cezası, katıksız hapis, müebbet hapis, oda hapsi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir yere kapatıp salıvermeme

2. Yasalara göre suçu belirlenen bir kimseyi cezaevine koyma cezası

3. Cezaya çarptırılmış suçluların kapatıldıkları yer, cezaevi, hapishane

Örnek:

1. Sadakatinin mükâfatını hapiste aç kalmakla görür.

1. Sadakatinin mükâfatını hapiste aç kalmakla görür.

4. Pulları salıvermeme, kapatma esasına dayanan bir tür tavla oyunu

5. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Mahpus

Örnek:

1. Hapislerin çalıştırılmasına karar verildi.

1. Hapislerin çalıştırılmasına karar verildi.


Lisan : Arapça ḥabs

hapis giymek
Anlamı:

1. hapis cezasına çarptırılmak


hapis kalmak
Anlamı:

1. mahkûm olarak hapiste yatmak

2. bulunduğu yerden başka bir yere çıkamaz, gidemez durumda olmak

Örnek:

1. Bu köprünün yol vermeyişinden dolayı Haliç'te yıllar boyu hapis kalan gemiler oldu.

1. Bu köprünün yol vermeyişinden dolayı Haliç'te yıllar boyu hapis kalan gemiler oldu.


hapis oyunu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pulların zar atıldıkça yerleştirildiği bir tür tavla oyunu


hapis yatmak
Anlamı:

1. hükümlü olduğu süreyi hapishanede geçirmek

Örnek:

1. Adamcağız hem hapis yatacak hem dayak yiyecek.

1. Adamcağız hem hapis yatacak hem dayak yiyecek.


hapishane

İlgili Kelimeler:

hapishane kaçkını

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cezaevi

Örnek:

1. Ortada zaptiyesiyle, hapishanesiyle, hâkimleri, duruşmaları ile devlet kuvveti vardı, karşı durulamazdı.

1. Ortada zaptiyesiyle, hapishanesiyle, hâkimleri, duruşmaları ile devlet kuvveti vardı, karşı durulamazdı.


Lisan : Arapça ḥabs + Farsça ḫāne

Telaffuz : hapisha:ne

hapishane kaçkını
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kılık kıyafetine dikkat etmeyen, bakımsız, perişan (kimse)

Örnek:

1. Hapishane kaçkını bir serseri vaziyetinde dolaşmaktan öyle sıkılmıştı ki...

1. Hapishane kaçkını bir serseri vaziyetinde dolaşmaktan öyle sıkılmıştı ki...

2. Görüntüsü itibarıyla insanı tedirgin eden, güven vermeyen (kimse)


hapishane kaçkını gibi
Anlamı:

1. kılık kıyafetine dikkat etmeyen (kimse)


hapislerde çürümek
Anlamı:

1. çok uzun süre hapis yatmak

Örnek:

1. İşinden atıldığını, hapislerde çürüdüğünü, çocuklarının perişanlığını gördü.

1. İşinden atıldığını, hapislerde çürüdüğünü, çocuklarının perişanlığını gördü.