92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Nazlı büyütülmüş, çıtkırıldım kimse
1. Hanım evladını tepemize tebelleş eden kendisidir.
1. Hanım evladını tepemize tebelleş eden kendisidir.
2. argo , argo , argo , argo , Piç
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Oturaklı davranışları olan (kadın veya kız)
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Oturaklı bir biçimde
1. Kaynanam rahat vermiyor ki evimde hanım hanımcık oturayım.
1. Kaynanam rahat vermiyor ki evimde hanım hanımcık oturayım.
1. isim , isim , isim , isim , Kaynana
2. ünlem , ünlem , ünlem , ünlem , İhtiyar kadınlara bir seslenme sözü
Telaffuz : hanı'manne
1. isim , isim , isim , isim , Hanımlara sevgiyle yaklaşıldığını belirten bir söz
1. Yalvarırım hanımcığım, beni beyin yanına çıkarmayınız, utancımdan yerlere geçerim.
1. Yalvarırım hanımcığım, beni beyin yanına çıkarmayınız, utancımdan yerlere geçerim.
1. isim , isim , isim , isim , Saygı bildirmek için kadın adlarının sonuna getirilen veya adların yerine kullanılan bir söz
1. Biz de şimdi hanımefendiyle onu konuşuyorduk.
1. Biz de şimdi hanımefendiyle onu konuşuyorduk.
Telaffuz : hanı'mefendi
1. isim , isim , isim , isim , Hanımefendi olma durumu ve özelliği
1. Annem ata, arabaya, kendi tabirince mansıba, mesnede, hanımefendiliğe can atan bir kadındı.
1. Annem ata, arabaya, kendi tabirince mansıba, mesnede, hanımefendiliğe can atan bir kadındı.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Hanımeligillerden, tırmanıcı, korularda, çalılıklarda yetişen bir bitki (Lonicera caprifolium)
2. Bu bitkinin güzel kokulu çiçeği
1. Hanımelinden gelen tatlımsı koku, balkonu iyice doldurmuştu.
1. Hanımelinden gelen tatlımsı koku, balkonu iyice doldurmuştu.
Telaffuz : hanı'meli
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , İki çeneklilerden, örneği hanımeli olan bir bitki familyası
ev hanımlığı
1. isim , isim , isim , isim , Hanım olma durumu
1. Fakat hanımlık kısa sürdü, devlet düşkünlüğü kolay değil.
1. Fakat hanımlık kısa sürdü, devlet düşkünlüğü kolay değil.
1. isim , isim , isim , isim , Parmak biçiminde bir tür hamur tatlısı
2. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Uzun taneli bir tür üzüm
Telaffuz : hanı'mparmağı
1. isim , isim , isim , isim , Han olma durumu
1. Çırpındı üç yarasa kanadı karanlıkta / Gün görmeyen gözleri üçünün de hanlıkta
1. Çırpındı üç yarasa kanadı karanlıkta / Gün görmeyen gözleri üçünün de hanlıkta
2. Hanın egemenliğindeki ülke
1. Kırım Hanlığı.
1. Kırım Hanlığı.
3. Hanın yönetimi
1. isim , isim , isim , isim , Kastamonu iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : ha'nönü
1. zarf , zarf , zarf , zarf , `Bir şeye aşırı istek duymak` anlamındaki hant hant ötmek deyiminde geçen bir söz
1. Para diye hant hant ötüyor.
1. Para diye hant hant ötüyor.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Kocaman, iri, kaba
1. Epey iri ve hantal bir vücudu vardı.
1. Epey iri ve hantal bir vücudu vardı.
2. İşi, davranışları kaba ve yavaş
1. Suat onun yanında kendini iri yarı ve hantal hissetti, bırakıp kaçası geldi.
1. Suat onun yanında kendini iri yarı ve hantal hissetti, bırakıp kaçası geldi.
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ev bark, ocak
Lisan : Farsça ḫānmān
Telaffuz : ha:numa:nı
1. ocağını yıkmak, evini barkını dağıtmak
1. Bu oğlan hanumanımı yıkar benim, derdi.
1. Bu oğlan hanumanımı yıkar benim, derdi.
1. isim , isim , argo , argo , isim , isim , argo , argo , Özellikle turist kafilelerini alışveriş etmeleri için belirli dükkânlara götürme işinden alınan yüzde