92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Karşılıklı dertlerini anlatmak, dertleşmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir şeyle yakından ilgilenmek
1. isim , isim , isim , isim , Halletmek işi
1. Ben bu meseleyi birdenbire halletmenin kolayını buldum.
1. Ben bu meseleyi birdenbire halletmenin kolayını buldum.
1. -i , -i , -i , -i , Güç görünen bir olay veya duruma çözüm yolu bulmak
1. Bir arkadaşa, sinema işlerinden anlayan bir arkadaşa bu konuşmayı anlattığım zaman o muammayı halletti.
1. Bir arkadaşa, sinema işlerinden anlayan bir arkadaşa bu konuşmayı anlattığım zaman o muammayı halletti.
2. Yoluna koymak, olumlu sonuca bağlamak
1. Bakınız, tesadüf bunu ne kadar güzel düşünüp halletti.
1. Bakınız, tesadüf bunu ne kadar güzel düşünüp halletti.
3. Bir cismi bir sıvı içinde eritmek
4. matematik , matematik , matematik , matematik , Çözmek
5. argo , argo , argo , argo , Cinsel ilişki kurmak
6. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Bir yemeği yenecek duruma getirmek
Lisan : Arapça ḥall + Türkçe etmek
Telaffuz : ha'lletmek
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Birbirine karışma
Lisan : Arapça ḥall + ḫamīr
Telaffuz : ha'llihamur
1. birbirine karışmak
1. Suyun, toprağın, gözyaşının ve insan kanının hallihamur olduğu bu Anadolu toprağı susar mı?
1. Suyun, toprağın, gözyaşının ve insan kanının hallihamur olduğu bu Anadolu toprağı susar mı?
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çözümlenmek, sonuçlanmak
2. Bir sıvı içinde erimek
Lisan : Arapça ḥall + Türkçe olmak
Telaffuz : ha'llolmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çözülmek, sonuca bağlanmak
1. Artık rahatsız oluyor, hallolunmayan muammaların karşısında bizi üzen o tatsız sıkıntıya benzer bir şey duyuyordum.
1. Artık rahatsız oluyor, hallolunmayan muammaların karşısında bizi üzen o tatsız sıkıntıya benzer bir şey duyuyordum.
Telaffuz : ha'llolunmak
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Madenlerle birleştiğinde tuz verebilen flor, klor, brom ve iyot elementleri
Lisan : Fransızca halogène
Telaffuz : l ince okunur
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bitkin, dermansız, takatsiz
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Bitkin, dermansız, takatsiz bir biçimde
1. Süzüle süzüle bakan gözleriyle fazla yorgun, hâlsiz cevap verdi.
1. Süzüle süzüle bakan gözleriyle fazla yorgun, hâlsiz cevap verdi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Biraz hâlsiz olan
2. zarf , zarf , zarf , zarf , (hâlsi'zce) Hâlsiz bir biçimde
1. isim , isim , isim , isim , Hâlsiz olma durumu, bitkinlik, dermansızlık, takatsizlik
1. Yalnız, yüzümün sarılığını, hâlsizliğimi babamdan nasıl saklayacağım?
1. Yalnız, yüzümün sarılığını, hâlsizliğimi babamdan nasıl saklayacağım?
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Bir şeyi başka bir şeyle karıştırma
2. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Uygunsuz söz söyleme, uygunsuz iş yapma
3. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Uygun olmayan, beğenilmeyen şey
1. Zehri şurupla, daha bilmem ne haltla karıştırıp yudum yudum içmek, pis şey, iğrenç şey.
1. Zehri şurupla, daha bilmem ne haltla karıştırıp yudum yudum içmek, pis şey, iğrenç şey.
Lisan : Arapça ḫalṭ
1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , uygunsuz bir söz söylemek, uygunsuz davranmak, uygunsuz bir iş yapmak
1. İşlerim var. Sen de peşime takıl benimle in, sonra ne halt edersen et.
1. İşlerim var. Sen de peşime takıl benimle in, sonra ne halt edersen et.
1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , halt etmek
1. Şu kendisine üç saniye gibi gelen bir saat on beş dakika zarfında ne halt karıştırmıştı.
1. Şu kendisine üç saniye gibi gelen bir saat on beş dakika zarfında ne halt karıştırmıştı.
1. teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , halt etmek
1. On beş yaşında bu haltları yerse yirmi yaşına geldiği zaman ne yapacak?
1. On beş yaşında bu haltları yerse yirmi yaşına geldiği zaman ne yapacak?
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Birbirine metal sapla bağlanmış iki gülle veya disklerden yapılmış araç
2. Bu aracı iki elle kaldırmayı amaçlayan spor dalı
Lisan : Fransızca haltère
Telaffuz : l ince okunur