halletmek

fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Güç görünen bir olay veya duruma çözüm yolu bulmak

Örnek:

1. Bir arkadaşa, sinema işlerinden anlayan bir arkadaşa bu konuşmayı anlattığım zaman o muammayı halletti.

1. Bir arkadaşa, sinema işlerinden anlayan bir arkadaşa bu konuşmayı anlattığım zaman o muammayı halletti.

2. Yoluna koymak, olumlu sonuca bağlamak

Örnek:

1. Bakınız, tesadüf bunu ne kadar güzel düşünüp halletti.

1. Bakınız, tesadüf bunu ne kadar güzel düşünüp halletti.

3. Bir cismi bir sıvı içinde eritmek

4. matematik , matematik , matematik , matematik , Çözmek

5. argo , argo , argo , argo , Cinsel ilişki kurmak

6. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Bir yemeği yenecek duruma getirmek


Lisan : Arapça ḥall + Türkçe etmek

Telaffuz : ha'lletmek