Sözlük
Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...
92406 kayıt bulundu.
halisüddem
Anlamı:
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Katışıksız, safkan
Lisan : Arapça ḫāliṣ + dem
Telaffuz : ha:lisü'ddem
halita
Anlamı:
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , isim , isim , eskimiş , eskimiş , kimya , kimya , Alaşım
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Birden çok ögeden oluşmuş karmaşık bir bütün
Örnek:
1. Dede tecrübe neticesiyle her insanın zıt şeylerden yoğrulmuş bir halita olduğunu biliyordu.
1. Dede tecrübe neticesiyle her insanın zıt şeylerden yoğrulmuş bir halita olduğunu biliyordu.
Lisan : Arapça ḫalīṭa
Telaffuz : hali:ta
hâliyle
Anlamı:
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Olduğu gibi
Örnek:
1. Hâliyle bırakmak.
1. Hâliyle bırakmak.
2. Olağan bir sonuç olarak, ister istemez
Örnek:
1. Hâliyle, apartmanların en malumatfuruş röntgencilerinin ekseriya giriş katlarından çıkması tesadüf sayılmayabilir.
1. Hâliyle, apartmanların en malumatfuruş röntgencilerinin ekseriya giriş katlarından çıkması tesadüf sayılmayabilir.
Telaffuz : hâ:li'yle
halk
Anlamı:
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yaratma
Lisan : Arapça ḫalḳ
Telaffuz : l ince okunur
halk
İlgili Kelimeler:
halk adamı, halk ağzı, halk bilgisi, halk bilimi, halk dili, halk edebiyatı, halk ekmeği, halkevi, halk günü, halk matinesi, halk müziği, halk odası, halk okulu, halk otobüsü, halk oylaması, halkoyu, halk ozanı, halk sağlığı, halk şairi, halk şiiri, halk yardakçısı, halka dönük, ev halkı, kapı halkı, Latin halkları
Anlamı:
1. isim , isim , isim , isim , Aynı ülkede yaşayan, aynı kültür özelliklerine sahip olan, aynı uyruktaki insan topluluğu, folk
Örnek:
1. Türk halkı.
1. Türk halkı.
2. Aynı soydan gelen, ayrı ülkelerin uyruğu olarak yaşayan insan topluluğu
Örnek:
1. Yahudi halkı.
1. Yahudi halkı.
3. Bir ülke içerisinde yaşayan değişik soylardan insan topluluklarının her biri
Örnek:
1. Bağımsız Devletler Topluluğunun halkları.
1. Bağımsız Devletler Topluluğunun halkları.
4. Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanların bütünü, ahali
Örnek:
1. Bütün köy halkı orada idi.
1. Bütün köy halkı orada idi.
5. Bir ülkedeki yurttaşların bütünü, kamu
Örnek:
1. Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir.
1. Bilmiyorlar ki halk, halkın diliyle konuşan sanatkârla birliktir.
Lisan : Arapça ḫalḳ
halk adamı
Anlamı:
1. isim , isim , isim , isim , İçinden çıktığı halk kesiminin bütün özelliklerini yakından bilen, halk tarafından sevilen kimse
halk ağzı
Anlamı:
1. isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , Aynı dil içinde ses, şekil, söz dizimi ve anlamca farklılıklar gösterebilen, belli yerleşim bölgelerine özgü olan konuşma dili
halk bilgisi
Anlamı:
1. isim , isim , isim , isim , Halk biliminin, çevreyi oluşturan canlı, cansız doğal nesnelerle ilgili inanç ve uygulamaları konu alan dalı
Örnek:
1. Halk bilgisi ile ilgili olan bütün mevzular benim için caziptir.
1. Halk bilgisi ile ilgili olan bütün mevzular benim için caziptir.
halk bilimci
Anlamı:
1. isim , isim , isim , isim , Halk bilimiyle ilgili araştırma, derleme, inceleme yapan kimse, folklorcu
halk bilimi
Anlamı:
1. isim , isim , isim , isim , Bir ülkede yaşayan halkın kültür ürünlerini, sözlü edebiyatını, geleneklerini, törelerini, inançlarını, mutfağını, müziğini, oyunlarını, halk hekimliğini inceleyerek bunların birbirleriyle ilişkilerini belirten, kaynak, evrim, yayılım, değişim, etkileşim vb. sorunlarını çözmeye, sonuç, kural, kuram ve yasaları bulmaya çalışan bilim dalı, folklor, halkiyat
halk dili
Anlamı:
1. isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , isim , isim , dil bilimi , dil bilimi , Belli bir bölgede veya çevrede yaşayanlar tarafından kullanılan ortak dil
halk edebiyatı
Anlamı:
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Adı belli olan veya olmayan kimselerin, halk ozanlarının yarattıkları şiir, destan, hikâye vb. türleri içine alan edebiyat
Örnek:
1. Halk edebiyatı gibi, divan edebiyatı da çok fire verdi elbet.
1. Halk edebiyatı gibi, divan edebiyatı da çok fire verdi elbet.
halk etmek
Anlamı:
1. yaratmak
Örnek:
1. Ey milletimin lahzada halk ettiği ordu! Baktım ki bütün bir vatan elden gidiyordu.
1. Ey milletimin lahzada halk ettiği ordu! Baktım ki bütün bir vatan elden gidiyordu.
halk günü
Anlamı:
1. isim , isim , isim , isim , Vali, belediye başkanı vb.nin sorunlarını dinlemek için halkla görüştüğü gün
2. sinema , sinema , tiyatro , tiyatro , sinema , sinema , tiyatro , tiyatro , Tiyatro, sinema vb. eğlence yerlerinin düzenledikleri ucuz matine, halk matinesi
halk matinesi
Anlamı:
1. isim , isim , sinema , sinema , tiyatro , tiyatro , isim , isim , sinema , sinema , tiyatro , tiyatro , Halk günü
halk müziği
Anlamı:
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Yazılı hiçbir kurala dayanmadan yalnızca işitme yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılan, halkın ortak malı olan geleneksel müzik türü, folk müziği
halk odası
Anlamı:
1. isim , isim , isim , isim , Küçük yerleşim bölgelerinde toplu görüşme için yapılmış küçük yer, oda
halk okulu
Anlamı:
1. isim , isim , isim , isim , Halk için gerekli olan bilgilerin verildiği okul
Örnek:
1. Günlük program başlamadan önce kendinizi sevimli bir halk okulunda buluyorsunuz.
1. Günlük program başlamadan önce kendinizi sevimli bir halk okulunda buluyorsunuz.
halk otobüsü
Anlamı:
1. isim , isim , isim , isim , Kentlerde ulaşım hizmeti veren özel sektöre ait toplu taşıma aracı
Örnek:
1. Yolcu taşıyan bir halk otobüsü, yanmış benzine ve yağa buladı ortalığı.
1. Yolcu taşıyan bir halk otobüsü, yanmış benzine ve yağa buladı ortalığı.
halk oylaması
Anlamı:
1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Halkın türlü siyasi ve toplumsal sorunlar karşısında olumlu veya olumsuz görüşünü belirlemek için başvurulan oylama, plebisit, referandum
halk ozanı
Anlamı:
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Halk içinde yetişen, deyişlerini genellikle sazla söyleyen, sözlü şiir geleneğine bağlı ozan, saz şairi, halk şairi, âşık