Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
güleçlik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güleç olma durumu

Örnek:

1. Doktorun eksilmeyen güleçliğini, cana yakınlığını maske sanıyor.

1. Doktorun eksilmeyen güleçliğini, cana yakınlığını maske sanıyor.


güleğen
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Güler yüzlü, çok gülen (kimse)


güler misin, ağlar mısın!
Anlamı:

1. hem gülünecek hem üzülecek nitelikteki şaşırtıcı olaylar karşısında söylenen bir söz


güler yüz
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , İçten ve yapmacıksız, yumuşak, okşayıcı davranış

Örnek:

1. Her misafire gösterdiği bir güler yüzle içeriye girdi.

1. Her misafire gösterdiği bir güler yüzle içeriye girdi.


güler yüzlü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yakınlık gösteren, içten davranan

Örnek:

1. Bu güler yüzlü adam ben değilim / Yalandır kaygısız olduğum yalan

1. Bu güler yüzlü adam ben değilim / Yalandır kaygısız olduğum yalan

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Yakınlık gösterilerek, içten davranılarak

Örnek:

1. Bu mağazaya girdiğimiz vakit güler yüzlü ve çok dostane kabul edildik.

1. Bu mağazaya girdiğimiz vakit güler yüzlü ve çok dostane kabul edildik.


güler yüzlülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güler yüzlü olma durumu


gülerim! (veya güleyim bari!)
Anlamı:

1. yersiz görülen bir düşünceye karşı hafifseme olarak söylenen bir söz


gülerken ısırmak
Anlamı:

1. iyilik yapar görünüp kötülük yapmak


gulet
Anlamı:

1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , İki direkli, yelkenli savaş gemisi


Lisan : Fransızca goélette

gülgiller
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Çilek, armut, elma, badem vb. türleri içine alan, ayrı taç yapraklı iki çeneklilerden, örneği gül olan bir bitki familyası


gulgule
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Gürültü, şamata

Örnek:

1. Kürekçilerin zincir gürültüleri saz ve hanendenin çıkardığı seslerle birbirine karışır, ortalığı büyük bir gulgule kaplar.

1. Kürekçilerin zincir gürültüleri saz ve hanendenin çıkardığı seslerle birbirine karışır, ortalığı büyük bir gulgule kaplar.


Lisan : Arapça ġulġule

gülgüli
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Gül renginde olan

Örnek:

1. Gülgüli, kerrakeli, mor hareli.

1. Gülgüli, kerrakeli, mor hareli.


Lisan : Farsça gul + gul + Arapça -ī

Telaffuz : gülgüli:

gülgûn
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gül renkli, pembe

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan

Örnek:

1. Ateş doludur tutma, yanarsın / Karşında şu gülgûn piyale

1. Ateş doludur tutma, yanarsın / Karşında şu gülgûn piyale


Lisan : Farsça gul-gūn

gülhatmi
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ebegümecigillerden, yaprakları geniş ve yuvarlak, çiçekleri büyük ve türlü renklerde olan, çok yıllık otsu bir bitki (Althaea rosea)


Telaffuz : gü'lhatmi

gülibrişim
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , İpek ağacı


Telaffuz : gü'librişim

gülistan
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Gül bahçesi

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Huzurlu, rahat ve zenginlik dolu yer

Örnek:

1. Hayat her zaman gülistan değil, amcacığım.

1. Hayat her zaman gülistan değil, amcacığım.


Lisan : Farsça gulistān

gülkurusu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pembe renkli gülün kurutulduğunda dönüştüğü hafif morumsu renk

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan

Örnek:

1. Bir gülkurusu çocuk çarşafı içinde titriyor gibi görünen nazik, küçük güzel şeyi...

1. Bir gülkurusu çocuk çarşafı içinde titriyor gibi görünen nazik, küçük güzel şeyi...


Telaffuz : gü'lkurusu

güllabi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Kurnaz, açıkgöz


Lisan : Arapça kullābī

Telaffuz : gülla:bi:, l ince okunur

güllabi

İlgili Kelimeler:

deli güllabicisi

Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Akıl hastanelerindeki hademe, güllabici, deli güllabicisi


Lisan : Arapça kullābī

Telaffuz : gülla:bi:, l ince okunur

güllabici

İlgili Kelimeler:

deli güllabicisi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güllabi (I)


güllabicilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Güllabinin (I) yaptığı iş

2. Güllabi (II) olma durumu


güllaç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Nişastadan yapılan, çok ince kuru yufka

2. Bu yufkadan hazırlanan tatlı

Örnek:

1. Bir ramazan güllacı yemiştim muhallebicinin birinde, ne güzeldi!

1. Bir ramazan güllacı yemiştim muhallebicinin birinde, ne güzeldi!

3. Kolayca yutulamayan, tadı hoş olmayan toz durumundaki bazı ilaçların içine konuldukları, nişastadan küçük kap


gülle

İlgili Kelimeler:

gülle atma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eskiden som taş veya demirden, yuvarlak bir biçimde yapılırken, günümüzde çelikten silindir biçiminde, bir ucu sivri olarak yapılan top mermisi

Örnek:

1. Atılan gülle ve lağımlardan kale duvarlarında geniş menfezler açıldı.

1. Atılan gülle ve lağımlardan kale duvarlarında geniş menfezler açıldı.

2. spor , spor , spor , spor , Atletizm yarışmalarında atılan, pirinç veya pirinçten daha sert bir maddeden yapılan, erkekler için 7,257, kadınlar için 4 kilogram olan madenî küre


gülle atma
Anlamı:

1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Tek elle taşınan gülleyi ileriye doğru fırlatma

2. Gülleyi en uzağa atmak amacıyla yarışılan atletizm dalı


gülle gibi
Anlamı:

1. çok ağır

2. hâlsiz, yorgun argın

Örnek:

1. Ayakkabılarını giymeden gülle gibi çocukların yanına düştü.

1. Ayakkabılarını giymeden gülle gibi çocukların yanına düştü.