92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , Güreşte karşısındakini koltuk altlarından çapraz yakalama
1. Rakiplerini göğüs çaprazı ile yenerdi.
1. Rakiplerini göğüs çaprazı ile yenerdi.
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Cerrahinin göğüs içi organlarıyla ilgili dalı
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Göğüs boşluğu
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Solunumu güçleştiren hastalık
1. Fikrince, güya bu koku göğüs darlığına birebirmiş.
1. Fikrince, güya bu koku göğüs darlığına birebirmiş.
1. üzülerek derinden soluk almak
1. Birdenbire sustu ve göğüs geçirdi; hüzün, dertlenme derecesini bulmuştu.
1. Birdenbire sustu ve göğüs geçirdi; hüzün, dertlenme derecesini bulmuştu.
1. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Karşı karşıya, yüz yüze
1. Tehlike, ızdırap, korku orada göğüs göğüse bir kavganın acılarını tattım.
1. Tehlike, ızdırap, korku orada göğüs göğüse bir kavganın acılarını tattım.
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Göğüs bölgesi ile ilgili hastalık
1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Solunum yollarının iltihaplanması
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Vücutta omurganın, kaburgaların ve göğüs kemiğiyle bunları saran kasların oluşturduğu kalp ve akciğerleri koruyan boşluk
1. Müthiş bir acı, göğüs kafesinden kopup boğazına sarılıyor.
1. Müthiş bir acı, göğüs kafesinden kopup boğazına sarılıyor.
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Göğsün ön tarafında, üzerine kaburga kıkırdakları ile köprücük kemiklerinin eklendiği yassı kemik, iman tahtası
1. isim , isim , müzik , müzik , isim , isim , müzik , müzik , Kafa veya genizden gelmeyen gür ve açık bir biçimde çıkarılan ses
1. isim , isim , isim , isim , Göğüs kemiği
2. müzik , müzik , müzik , müzik , Mandolin, gitar, keman, ut vb. telli çalgılarda tellerin gerili bulunduğu gövde bölümü, çalgının göğsü
1. eziyete, sıkıntıya katlanmak, tahammül etmek
1. Ben onun hatırı ve hatırası için daha ağırlarına da göğüs verirdim.
1. Ben onun hatırı ve hatırası için daha ağırlarına da göğüs verirdim.
1. isim , isim , isim , isim , Göğüslemek işi
1. Şimdi, ikisinin suçlamalarını göğüslemeye çalışıyordum.
1. Şimdi, ikisinin suçlamalarını göğüslemeye çalışıyordum.
1. -i , -i , -i , -i , Göğsünü dayayarak zorlamak
1. Vapurlara, trenlere ihtiyarları itip, çocukları ezip, kadınları göğüsleyip biniyoruz.
1. Vapurlara, trenlere ihtiyarları itip, çocukları ezip, kadınları göğüsleyip biniyoruz.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Karşı durmak, engel olmak, direnmek
1. Senin gerçekleri göğüslemek âdetin değildir.
1. Senin gerçekleri göğüslemek âdetin değildir.
1. -le , -le , -le , -le , Kavgada göğüs göğüse gelmek
1. Biraz sonra göğüsleştiler, ayakların kaydığı bir yerde yapılan savaş bir acayipti.
1. Biraz sonra göğüsleştiler, ayakların kaydığı bir yerde yapılan savaş bir acayipti.
1. -i , -i , -i , -i , Göğüsleme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Göğüsleme becerisi bulunmak
tahta göğüslü
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Göğsü olan
1. Orta boylu, geniş göğüslü ve hafif göbekliydi.
1. Orta boylu, geniş göğüslü ve hafif göbekliydi.
2. Göğsü geniş olan
3. İri memeli (kadın)