Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
göçürtmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Göçmesine sebep olmak


göçürücü
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Seferde padişah tuğlarının ikisini bir konak ileride taşıyan dört kişiden ikisine verilen unvan


göçürülme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göçürülmek işi


göçürülmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Göçürme işi yapılmak


göçüş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göçme işi


göçüşme

İlgili Kelimeler:

uzak göçüşme, yakın göçüşme, ünsüz göçüşmesi

Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Bir kelime içinde birbirini izleyen iki ünsüzün yer değiştirmesi, ünsüz göçüşmesi, yer değiştirme, metatez: çömlek > çölmek, yalnız > yanlız, kibrit > kirbit vb


göden

İlgili Kelimeler:

göden bağırsağı

Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kalın bağırsağın son bölümü, göden bağırsağı, rektum

2. İşkembe

3. Hayvanın midesi


göden bağırsağı
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Göden


gödeş
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Semiz, etli


godoş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pezevenk


Lisan : Ermenice

godoşluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Pezevenklik


gofret
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Üzeri petek biçiminde, arasında krema bulunan, bisküviye benzer tatlı, hafif bir yiyecek


Lisan : Fransızca gaufrette

göğe direk, denize kapak olmaz
Anlamı:

1. `hem gereksiz hem de gerçekleştirilmesi hayale bile sığmayan şeylerle uğraşılmamalıdır` anlamında kullanılan bir söz


göğe merdiven dayamış
Anlamı:

1. çok uzun boylu


göğem
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Yeşile çalan mor renk

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu renkte olan


göğsü daralmak (veya tıkanmak)
Anlamı:

1. güçlükle nefes almak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , içi sıkılmak

Örnek:

1. Öteden beri yola yüzü yoktu. Hele yokuşları karşıdan gördüğü vakit göğsü tıkanırdı.

1. Öteden beri yola yüzü yoktu. Hele yokuşları karşıdan gördüğü vakit göğsü tıkanırdı.


göğsü kabarmak
Anlamı:

1. övünç duymak, kıvanmak, iftihar etmek

Örnek:

1. Onu sapasağlam görünce göğsüm kabardı oğul!

1. Onu sapasağlam görünce göğsüm kabardı oğul!


göğsünü gere gere
Anlamı:

1. kendine güvenerek

Örnek:

1. Ne yazık ki geçtiğimiz yılda, göğsümüzü gere gere, işte zafer diyebileceğimiz pek az başarımız olmuştur.

1. Ne yazık ki geçtiğimiz yılda, göğsümüzü gere gere, işte zafer diyebileceğimiz pek az başarımız olmuştur.

2. övünerek

Örnek:

1. Kim bilir, bu erkek, kadınların zaafı ile göğsünü gere gere kaç kere istihza etmiştir.

1. Kim bilir, bu erkek, kadınların zaafı ile göğsünü gere gere kaç kere istihza etmiştir.


göğsünü kabartmak
Anlamı:

1. bir olay dolayısıyla kıvanç duygusunu ortaya koymak, övünmek

Örnek:

1. Duvarda, güneşe karşı / Göğsünü kabartan bir güvercin / İçimde öksüzün gözyaşı / Yıkılan yıllar için

1. Duvarda, güneşe karşı / Göğsünü kabartan bir güvercin / İçimde öksüzün gözyaşı / Yıkılan yıllar için


göğsünü yırtmak
Anlamı:

1. coşkunluğunu ortaya koymak, coşmak, cıvıldamak

Örnek:

1. Sevda mevsimi gelince kuşlar bin türlü teranelerle minimini göğüslerini yırtarlar.

1. Sevda mevsimi gelince kuşlar bin türlü teranelerle minimini göğüslerini yırtarlar.


göğümsü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Rengi gök rengini andıran, gök rengine benzeyen


göğüs

İlgili Kelimeler:

göğüs boşluğu, göğüs cerrahisi, göğüs çaprazı, göğüs çukuru, göğüs darlığı, göğüs eti, göğüs göğüse, göğüs hastalığı, göğüs ingini, göğüs kafesi, göğüs kemiği, göğüs kovuğu, göğüs sesi, göğüs tahtası, ön göğüs, tahta göğüs, güvercingöğsü, kumrugöğsü, tavukgöğsü

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Vücudun boyunla karın arasında bulunan ve kalp, akciğer vb. organları içine alan bölümü, sine

2. Bu vücut bölümünün ön tarafı, sırt karşıtı

Örnek:

1. Genç ve meçhul kadın çocuğunu göğsüne basarak girdi.

1. Genç ve meçhul kadın çocuğunu göğsüne basarak girdi.

3. Bu bölümün içindeki organlar

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Meme

Örnek:

1. Vücudumun etliliğinden, göğsümün dolgunluğundan, elbiselerim dar gelirdi.

1. Vücudumun etliliğinden, göğsümün dolgunluğundan, elbiselerim dar gelirdi.


göğüs (veya göğsünü) germek
Anlamı:

1. bir güçlüğe karşı koymak, dayanmak

Örnek:

1. Ben dervişim diye göğsün gerersin / Hakk'ı zikretmeye dilin var mıdır?

1. Ben dervişim diye göğsün gerersin / Hakk'ı zikretmeye dilin var mıdır?

2. Bıyık buran, göğüs geren erleriz.

2. Bıyık buran, göğüs geren erleriz.


göğüs bağır açık
Anlamı:

1. özensiz bir kılıkta

Örnek:

1. Göğüs bağır açık, ellerinde pankartlarla yürütüyorlar bu savaşı.

1. Göğüs bağır açık, ellerinde pankartlarla yürütüyorlar bu savaşı.


göğüs boşluğu
Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Akciğerlerle kalbi içine alan akciğer zarının çevrelediği boşluk, göğüs kovuğu, göğüs çukuru