Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
glüten tutkalı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hayvanların deri, kemik, sinir vb. artıklarından elde edilen, genellikle sıcak olarak kullanılan bir yapıştırıcı türü


gnays
Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Kuvars, mika ve feldspattan birleşmiş kayaç


Lisan : Almanca Gneiss

göbeği biriyle bağlı (veya beraber kesilmiş)
Anlamı:

1. her zaman birlikte bulunan, birbirinden ayrılmayan kimseler için kullanılan bir söz


göbeği çatlamak
Anlamı:

1. birçok güçlüğü yenmek için çok uğraşmak

Örnek:

1. Meclisten geçirinceye kadar göbeğim çatlamıştı.

1. Meclisten geçirinceye kadar göbeğim çatlamıştı.


göbeği çıkmak
Anlamı:

1. şişmanlamak

Örnek:

1. Benim oğlanın göbeği çıkıyormuş da biraz, her sabah koşu yapıyor, dedi.

1. Benim oğlanın göbeği çıkıyormuş da biraz, her sabah koşu yapıyor, dedi.


göbeği düşmek
Anlamı:

1. göbek deliğinin kapanmamasından fıtık oluşmak


göbeği sokakta kesilmiş
Anlamı:

1. evde durmayıp hep sokaklarda gezen, sürtük


göbeğini eritmek
Anlamı:

1. zayıflamak

Örnek:

1. Göbeğini eritmek için her sabah sıcakta, tozda koşu yapan delikanlıyı düşünüyorum.

1. Göbeğini eritmek için her sabah sıcakta, tozda koşu yapan delikanlıyı düşünüyorum.


göbeğini kesmek
Anlamı:

1. çocuğun göbeğiyle etene arasındaki damar örgüsünü kesmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , birini çok eskiden beri tanımak, bilmek


göbek

İlgili Kelimeler:

göbek adı, göbek bağı, göbek dansı, göbek havası, göbek odunu, göbek otu, göbek taşı, iç göbek, yedi göbek, akciğer göbeği, camgöbeği, hanımgöbeği, kadıngöbeği, koyungöbeği, kuzugöbeği

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İnsan ve memeli hayvanlarda göbek bağının düşmesinden sonra karnın ortasında bulunan çukurluk

Örnek:

1. Düğmeleri birer birer açtı göbeğine dek.

1. Düğmeleri birer birer açtı göbeğine dek.

2. Yağ bağlamış şişman karın

3. Şehir, ülke vb.nin orta kısmı

Örnek:

1. İsviçre'nin göbeğinde, nerede ise bilmem kaçıncı Türk Moskof muharebesi patlamak üzere idi.

1. İsviçre'nin göbeğinde, nerede ise bilmem kaçıncı Türk Moskof muharebesi patlamak üzere idi.

4. Bazı sebze ve meyvelerin orta kısmı

5. Bahçe, halı, tavan, tepsi vb. süslü şeylerin ortalarındaki biçim

Örnek:

1. Bu halının göbeği pek zarif.

1. Bu halının göbeği pek zarif.

6. Hızı azaltarak trafiği yönetmek amacıyla bir kavşağın girişine yerleştirilen çember veya üçgen biçimindeki ada

7. Kağnı tekerleğinin ortası, araba tekerleğinin dingil geçen yeri

8. Değirmen taşının ortası

9. Kilitleme sistemlerinde, anahtar dişlerinin tam olarak birbirine oturduğu pirinç yuva

10. anatomi , anatomi , anatomi , anatomi , Dölütte, yumurtanın dölüt dışında kalan bölümlerle ilişkisini sağlayan organların çıktığı yer

11. toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , Kuşak, nesil, batın

Örnek:

1. Temiz bir isim, züğürt evlatlarda ancak bir, nihayet iki göbek dayanabilir.

1. Temiz bir isim, züğürt evlatlarda ancak bir, nihayet iki göbek dayanabilir.

12. teknik , teknik , teknik , teknik , Ön ve arka tekerlerin ortasına oturtulmuş mil üzerinde dönen ve teker tellerinin takılmasına yarayan parça


göbek adı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeni doğan çocuğun göbeği kesilirken konulan ad

Örnek:

1. Turgut'un göbek adı Mehmet'tir.

1. Turgut'un göbek adı Mehmet'tir.


göbek atmak
Anlamı:

1. karnını hareket ettirerek oynamak

Örnek:

1. Dillere destan olan oturak âlemlerinde göbeği atan, erkek değil, kadındır.

1. Dillere destan olan oturak âlemlerinde göbeği atan, erkek değil, kadındır.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , çok sevinmek

Örnek:

1. Dolmuştan inince bir yandan saatine bakar, bir yandan da göbek atarmış, daha bir saat var, diye.

1. Dolmuştan inince bir yandan saatine bakar, bir yandan da göbek atarmış, daha bir saat var, diye.


göbek bağı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yeni doğan çocuğun göbeği kesildikten sonra kan gelmemesi için geri kalan damar örgüsüne bağladıkları bağ

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yakın ilişki

Örnek:

1. Paris'te uzun yıllar yaşamalarına karşın ülkeleriyle olan göbek bağını hiç mi hiç gevşetmemiş gençler var.

1. Paris'te uzun yıllar yaşamalarına karşın ülkeleriyle olan göbek bağını hiç mi hiç gevşetmemiş gençler var.

3. tıp , tıp , tıp , tıp , Gebelik döneminde anne ile bebeği arasında beslenmeyi sağlayan bağ, kordon

4. bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , bitki bilimi , Bir bitkide yumurtacığı yumurtalığın etenesine bağlayan kordon


göbek bağlamak (veya salıvermek)
Anlamı:

1. şişmanlayarak karnı büyümek, göbeklenmek

Örnek:

1. Şimdi gördüğü kişi, ellisinin üstünde, göbek bağlamış, metal gözlük çerçeveli biriydi.

1. Şimdi gördüğü kişi, ellisinin üstünde, göbek bağlamış, metal gözlük çerçeveli biriydi.


göbek çalkamak (veya çalkalamak)
Anlamı:

1. göbeğini sağa sola hareket ettirerek oynamak


göbek dansı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle göbek ve kalça sallamak veya kıvırmakla yapılan dans


göbek havası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sanat değeri olmayan, hafif, eğlenmek amacıyla çalınan veya söylenen oyun havaları

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok eğlenceli durum


göbek odunu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ağaç gövdesinin diğer bölümlerine göre farklı özellik gösteren iç odun bölümü


göbek otu
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Yaprakları etli, otsu bir bitki (Umbilicus pendulinus)


göbek taşı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hamamlarda, terlemek için üzerine uzanılan ve alttan ısıtılan geniş mermer seki

Örnek:

1. Maşatlığın ince bir yosun tabakasıyla örtülü mermerleri güneşle kızıyor, tatlı bir göbek taşı sıcaklığı alıyordu.

1. Maşatlığın ince bir yosun tabakasıyla örtülü mermerleri güneşle kızıyor, tatlı bir göbek taşı sıcaklığı alıyordu.


göbeklenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göbeklenmek işi


göbeklenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Karnı yağlanıp şişmanlamak

2. Marul, lahana yaprakları büyüyüp sıklaşmak

Örnek:

1. Marullar göbeklendi.

1. Marullar göbeklendi.


göbekli

İlgili Kelimeler:

ayva göbekli

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Karnı yağlanıp şişmanlamış

Örnek:

1. Orta boylu, geniş göğüslü ve hafif göbekliydi.

1. Orta boylu, geniş göğüslü ve hafif göbekliydi.

2. Yaprakları büyüyüp sıklaşmış (marul, lahana)


göbeklice
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Biraz göbekli

Örnek:

1. Nihayet, kelli felli, göbeklice, gazeteciye benzeyen efendi, başını önüne eğdi.

1. Nihayet, kelli felli, göbeklice, gazeteciye benzeyen efendi, başını önüne eğdi.


göbeklilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göbekli olma durumu