girdirme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Girdirmek işi

girdirmek fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Girme işini yaptırmak

girdisi çıktısı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bilinmeyen karışık yönler, ayrıntılar

Örnek:

1. Kişiliklerinin tüm girdisi çıktısı, inişi çıkışı, özü özeti orada toplanır.

1. Kişiliklerinin tüm girdisi çıktısı, inişi çıkışı, özü özeti orada toplanır.

2. Bir üretimde yararlanılan para, gereç ve iş gücü

girebilme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Girebilmek işi

girebilmek fiil

Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Girme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Zaten nasıl oldu da Fakir Komitesi kâtipliğine girebildiniz.

1. Zaten nasıl oldu da Fakir Komitesi kâtipliğine girebildiniz.

2. Girmeye gücü yetmek

girecek delik aramak

Anlamı:

1. saklanmak istemek

giren

Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Hafif bulutlu, sisli hava

girenleme

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Girenlemek işi

girenlemek fiil

Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Hava bulutlanmak, serinlemek

Giresun

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'nde yer alan illerinden biri

Özel: Evet

Telaffuz : gire'sun

Giresunlu

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Giresun ilinden olan kimse

Özel: Evet

Giresunluluk

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Giresunlu olma durumu

Özel: Evet

girgin

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herkesle çabucak yakınlık kurarak işini yürütebilen, pısırık karşıtı

Örnek:

1. Kara kaş, kurnaz, girgin bir kadındı.

1. Kara kaş, kurnaz, girgin bir kadındı.

girginlik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Girgin olma durumu

gırgır

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mekanik olarak çalışan süpürge

2. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Açık denizlerde balık avlamakta kullanılan büyük ağ

gırgırlama

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gırgırlamak işi

gırgırlamak fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Gırgırla süpürmek

Örnek:

1. Halıları gırgırladı.

1. Halıları gırgırladı.

gırgırlatma

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gırgırlatmak işi

gırgırlatmak fiil

Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Gırgırlama işini yaptırmak

girift

İlgili Kelimeler:

girift tezyinat

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Birbirinin içine girip karışmış, girişik, çapraşık

Örnek:

1. Girift bir konudur bu, en başta yeni şiir kavramı ile karıştırılır.

1. Girift bir konudur bu, en başta yeni şiir kavramı ile karıştırılır.

2. Güzel yazı sanatında boş yer bırakmayacak biçimde iç içe istif edilmiş (yazı)

3. isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , müzik , müzik , Klasik Türk müziğinde kullanılmış, neye benzer bir çalgı

Lisan : Farsça girift

girift tezyinat

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Girişik bezeme

giriftar

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Tutulmuş, yakalanmış

Lisan : Farsça giriftār

giriftar olmak

Anlamı:

1. yakalanmak, tutulmak

Örnek:

1. Bir er gördüm ki bir güzele giriftar olmuştu.

1. Bir er gördüm ki bir güzele giriftar olmuştu.

giriftarlık

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Giriftar olma durumu

giriftlik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Girift olma durumu, girişiklik

Örnek:

1. Bin türlü giriftliklerle akıp giden bugünkü ahval ve şeraiti yarın ihya etmek kabil midir?

1. Bin türlü giriftliklerle akıp giden bugünkü ahval ve şeraiti yarın ihya etmek kabil midir?