92406 kayıt bulundu.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Fıkır fıkır kaynamak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Cilvelenmek
1. Ben kapıdan çıkarken iki genç fıkırdayarak arkamdan bakıyor.
1. Ben kapıdan çıkarken iki genç fıkırdayarak arkamdan bakıyor.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Oynakça davranışlarda bulunmak
1. Otomobilin içinde gülüşen, fıkırdaşan dört, beş hanım var.
1. Otomobilin içinde gülüşen, fıkırdaşan dört, beş hanım var.
1. -i , -i , -i , -i , Fıkır fıkır kaynatmak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Cilve yapmasına sebep olmak
1. -i , -i , -i , -i , Bir konuyu karşılıklı olarak tartışıp görüş alışverişinde bulunmak
1. isim , isim , isim , isim , Fikirleştirmek işi
1. Bir iki sene yazımı fikirleştirmeye uğraştım.
1. Bir iki sene yazımı fikirleştirmeye uğraştım.
açık fikirli, cin fikirli, sabit fikirli, sivri fikirli
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herhangi bir konu üzerinde düşüncesi olan, akıllı, düşünceli
1. Sen aşiretin en fikirlisi olasın da bu düğümü çözmeyesin?
1. Sen aşiretin en fikirlisi olasın da bu düğümü çözmeyesin?
cin fikirlilik, sabit fikirlilik, sivri fikirlilik
1. isim , isim , isim , isim , Fikirli olma durumu
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Herhangi bir konu üzerinde düşünemeyen, görüşü olmayan, düşüncesiz
1. isim , isim , isim , isim , Hafif kaynamayı anlatan yansıma sesinin adı
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Cilveleşme
1. Hani fiskoslar, gülüşmeler, fıkırtılar.
1. Hani fiskoslar, gülüşmeler, fıkırtılar.
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , Kısa ve özlü anlatımı olan, nükteli, güldürücü hikâyecik
1. Nasrettin Hoca'nın hemen bütün fıkraları insanla vicdan arasındaki münasebete ilişkindir.
1. Nasrettin Hoca'nın hemen bütün fıkraları insanla vicdan arasındaki münasebete ilişkindir.
2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Köşe yazısı
1. Dişimi sıkıp da altı yedi fıkra birden çıkartırsam gazetenin yazıları aksamayacaktı.
1. Dişimi sıkıp da altı yedi fıkra birden çıkartırsam gazetenin yazıları aksamayacaktı.
3. hukuk , hukuk , hukuk , hukuk , Kanun maddelerinin kendi içlerinde satır başlarıyla ayrıldıkları ufak bölümlerden her biri
1. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayınların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
1. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayınların izin sistemine bağlanmasına engel değildir.
4. Paragraf
5. eskimiş , eskimiş , anatomi , anatomi , eskimiş , eskimiş , anatomi , anatomi , Omur
Lisan : Arapça fiḳra
1. isim , isim , isim , isim , Fıkra anlatan kimse
2. Köşe yazarı
1. Bir gazeteci, bir fıkracı olsaydı, bir sütun yazar, kıskandığı bir adama veriştirirdi.
1. Bir gazeteci, bir fıkracı olsaydı, bir sütun yazar, kıskandığı bir adama veriştirirdi.
1. isim , isim , isim , isim , Köşe yazarlığı
1. Gazetecilikten, fıkracılıktan hatta bir iki yılda başyazarlıktan hevesimi çoktan almıştım.
1. Gazetecilikten, fıkracılıktan hatta bir iki yılda başyazarlıktan hevesimi çoktan almıştım.
2. Fıkra anlatma işi
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Herhangi bir yiyecek ekşimek, fışlamak
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Düşünce yoluyla, düşünerek, zihnen
Lisan : Arapça fikren
Telaffuz : fi'kren