92406 kayıt bulundu.
1. `aile anlaşmazlıklarında bir yanı tutmak doğru değildir` anlamında kullanılan bir söz
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Şişmanlamak, semirmek
1. Kısarak boylu, kara kuru Nadir Hanım'ın yerinde şimdi şişman denilecek kadar etlenmiş bir hanım var.
1. Kısarak boylu, kara kuru Nadir Hanım'ın yerinde şimdi şişman denilecek kadar etlenmiş bir hanım var.
etli bitki, etli butlu, etli canlı, etli ekmek, etli meyve, etli pide
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , İçinde et bulunan
2. Eti çok olan
1. Etli koyun.
1. Etli koyun.
3. Dolgun, kalın
1. Aşağıya sarkan kalın, etli, ıslak dudakları vardı.
1. Aşağıya sarkan kalın, etli, ıslak dudakları vardı.
4. Yenecek kısmı çok olan (meyve)
1. Etli, lezzetli bir zeytin.
1. Etli, lezzetli bir zeytin.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Kurak ortamda yaşayan ve dokuları içinde bol su depo eden, yaprakları ve sapları kalın bitki
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Oldukça şişman
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Dolgun vücutlu, sağlıklı, güçlü
1. İshak Bey'in nazarında etli canlı her kadın hemen hemen birdi, makbuldü.
1. İshak Bey'in nazarında etli canlı her kadın hemen hemen birdi, makbuldü.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Ortası etli ve sulu olan yemiş
1. isim , isim , isim , isim , Genellikle kıyma ve sebze ile hazırlanan iç malzemesinin ince açılmış hamur üzerine yayılarak fırında pişirilmesi ile yapılan pide
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kış için etinden kıyma, kavurma, pastırma ve sucuk yapılan semiz hayvan
2. Buzdolabında et koymak için ayrılmış yer
1. isim , isim , isim , isim , Etli olma durumu
1. Vücudumun etliliğinden, göğsümün dolgunluğundan, elbiselerim dar gelirdi.
1. Vücudumun etliliğinden, göğsümün dolgunluğundan, elbiselerim dar gelirdi.
1. toplum içindeki çeşitli hareketlerden uzak durmak, hiçbir şeyle ilgilenmemek, tartışmalı konulardan kaçınmak
1. Etliye sütlüye karışmamak ve hiçbir ideal için hiçbir mücadeleye katılmamak onun mizacıdır.
1. Etliye sütlüye karışmamak ve hiçbir ideal için hiçbir mücadeleye katılmamak onun mizacıdır.
1. şaşılacak durumlarda `öyle mi, doğru mu, gerçek mi?` gibi anlamlar bildiren bir söz
1. bir davranış karşısında `yapma` anlamında kullanılan bir söz
1. Aman etme, aman etme eyleme, şuradan şuraya tek adım atma, saraydan çıkma!
1. Aman etme, aman etme eyleme, şuradan şuraya tek adım atma, saraydan çıkma!
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir işi yapmak
1. Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu.
1. Şemsi, sıra düştükçe emlak komisyonculuğu ediyordu.
2. `İyi, kötü` zarflarıyla birlikte davranmak
1. İyi ettiniz de geldiniz.
1. İyi ettiniz de geldiniz.
3. -i , -i , -i , -i , Bulmak, erişmek
1. Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi.
1. Hemşerileri gelir, kemençe gibi bir çalgıyla sabahı ederlerdi.
4. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Birini bir şeyden yoksun bırakmak
5. Eşit değer kazanmak
1. İki iki daha dört eder.
1. İki iki daha dört eder.
6. Herhangi bir değerde olmak
1. Kira dâhil olduğu hâlde aylık masrafımız tam beş lira ediyordu.
1. Kira dâhil olduğu hâlde aylık masrafımız tam beş lira ediyordu.
7. Kötülükte bulunmak
1. Ah, iki bardak süt sen bana neler ettin?
1. Ah, iki bardak süt sen bana neler ettin?
8. -e , -e , -e , -e , Küçük veya büyük abdestini yapmak
1. Çocuk altına etti.
1. Çocuk altına etti.
9. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Demek, söylemek
1. Emrah eder düştüm dile / Bülbül figan eder güle
1. Emrah eder düştüm dile / Bülbül figan eder güle
1. isim , isim , isim , isim , Birlikte veya ayrı ayrı etkisini gösteren ve belli bir sonuca götüren güçlerden, şartlardan, ögelerden her biri, amil, faktör
1. sıfat , sıfat , toplum bilimi , toplum bilimi , sıfat , sıfat , toplum bilimi , toplum bilimi , Kavimle ilgili, budunsal, kavmî
Lisan : Fransızca ethnique