Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
denilebilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Denilme ihtimali veya imkânı bulunmak

Örnek:

1. Denilebilir ki onların hep meydanda olan ve bazen beterleşen bir tek yüzleri vardır.

1. Denilebilir ki onların hep meydanda olan ve bazen beterleşen bir tek yüzleri vardır.


denilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Denilmek işi


denilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ad verilmek

Örnek:

1. Hıyarlar, o marul denilen yağlı yapraklar da ateş pahasınaydı.

1. Hıyarlar, o marul denilen yağlı yapraklar da ateş pahasınaydı.

2. Söylenmek, sözü edilmek

Örnek:

1. Dilenci denileni yaptıktan sonra kalan şerbeti zavallı fırın işçisine zorla içirdiler.

1. Dilenci denileni yaptıktan sonra kalan şerbeti zavallı fırın işçisine zorla içirdiler.

3. Sayılmak, kabul edilmek

Örnek:

1. Öldüğünde genç denilecek yaştaydı. Daha çok besteler yapabilir, öğrenciler yetiştirebilirdi.

1. Öldüğünde genç denilecek yaştaydı. Daha çok besteler yapabilir, öğrenciler yetiştirebilirdi.


denim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kot vb. yapımında kullanılan bir tür pamuklu kumaş


Lisan : İngilizce denim

deniz

İlgili Kelimeler:

deniz akıntısı, deniz alası, denizaltı, deniz altı, denizanası, denizaslanı, denizaşırı, deniz ataşesi, denizatı, denizaygırı, denizayısı, deniz aynası, deniz basması, deniz bilimi, deniz boyu, deniz buzu, denizçakısı, deniz çulluğu, deniz depremi, deniz feneri, deniz geçişi, denizgergedanı, denizgülü, denizgüzeli, deniz hamamı, deniz haritası, deniz hırsızı, denizhıyarı, deniz hukuku, denizısırganları, denizibiği, deniziğnesi, deniz iklimi, denizineği, deniz kabuğu, denizkadayıfı, deniz kaplumbağası, deniz kazı, denizkedisi, denizkestanesi, deniz kırlangıcı, denizkızı, deniz kızı, denizkozalağı, denizköpüğü, denizkulağı, deniz kulağı, deniz kurdu, deniz kuvvetleri, denizlaleleri, deniz marulu, deniz mavisi, denizmaymunu, deniz menekşesi, deniz mili, deniz motoru, deniz otobüsü, deniz ördeği, denizörümceği, denizpalamudu, denizpelidi, denizpırasası, deniz piyadesi, deniz rezenesi, deniz sarmaşığı, deniz seviyesi, deniz suyu, denizşakayığı, deniztarağı, deniz tavşancılı, deniztavşanı, deniztilkisi, deniz tutması, deniz uçağı, deniz üssü, denizüzümü, deniz yeli, deniz yılanı, denizyıldızı, deniz yolu, deniz yosunu, deniz yüksekliği, açık deniz, Akdeniz humması, Akdeniz mavisi, ana deniz, ara deniz, bulaşık deniz, dâhilî deniz, iç deniz, inik deniz, kabarık deniz, ölü deniz

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan, birbiriyle bağlantılı, tuzlu su kütlesi

2. Bu su kütlesinin belirli bir parçası

Örnek:

1. Marmara Denizi. Karadeniz.

1. Marmara Denizi. Karadeniz.

3. Aydaki düzlükler

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Geniş alan

Örnek:

1. Tarife kalkma bizi / Ne şuyuz ne de buyuz / Adem denen denizi / Arayan birer suyuz

1. Tarife kalkma bizi / Ne şuyuz ne de buyuz / Adem denen denizi / Arayan birer suyuz

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çokluk, yoğunluk


deniz akıntısı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deniz suyunun bazı etkilerle belirli bir yönde yer değiştirmesi


deniz alası
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kemikli balıklar takımının alabalıkgiller familyasından denizlerde yaşayan bir tür alabalık (Salmo trutta marina)


deniz altı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Deniz altında bulunan

Örnek:

1. Deniz altı volkanları.

1. Deniz altı volkanları.

2. Deniz altında yapılan

Örnek:

1. Deniz altı araştırmaları.

1. Deniz altı araştırmaları.

3. Dalgalara karşı açık

Örnek:

1. Bu deniz altı yerde gemi barınamaz.

1. Bu deniz altı yerde gemi barınamaz.


deniz ataşesi
Anlamı:

1. isim , isim , askerlik , askerlik , isim , isim , askerlik , askerlik , Büyükelçiliklerde görev yapan, deniz kuvvetlerine bağlı askerî üst düzey görevlisi


deniz aynası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Denizin dibini açık ve seçik görebilmek için özel olarak yapılmış cam alet

Örnek:

1. Bir gün kardeşim ile sandalda dolaşırken kayıkçı, deniz aynasını koydu. O an denizin dip âlemini gördüm.

1. Bir gün kardeşim ile sandalda dolaşırken kayıkçı, deniz aynasını koydu. O an denizin dip âlemini gördüm.


deniz basması
Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Çöken bir kara parçasına deniz sularının dolması


deniz bilimci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Deniz bilimi ile uğraşan kimse


deniz bilimi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Okyanus ve denizlerin fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri üzerine deneysel araştırmalar yapan bilim kolu, ana deniz bilimi, oşinografi


deniz bindirmek
Anlamı:

1. denizde birden fırtına çıkmak


deniz boyu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıyı, sahil

2. zarf , zarf , zarf , zarf , Kıyıda, sahilde

Örnek:

1. Kerem'i bebek arabasına koyup birlikte deniz boyu dolaştırmalara bile çıktık.

1. Kerem'i bebek arabasına koyup birlikte deniz boyu dolaştırmalara bile çıktık.


deniz buzu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kutuplara yakın yerlerde soğuk havanın etkisiyle denizlerin üstünde oluşan buz


deniz çıkmak
Anlamı:

1. denizde fırtına olmak


deniz çulluğu
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Kıyı bölgelerinde yaşayan bir tür çulluk


deniz dalgasız olmaz, gönül sevdasız olmaz
Anlamı:

1. `her denizde az çok dalga bulunduğu gibi her gönülde de bir sevda vardır` anlamında kullanılan bir söz


deniz dalgasız olmaz, kapı halkasız
Anlamı:

1. `her nesnenin kendisine özgü nitelikleri, kendisinden ayrılmayan özellikleri vardır` anlamında kullanılan bir söz


deniz depremi
Anlamı:

1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Merkezi denizin dibinde odaklaşan bir tür yer sarsıntısı


deniz durmak (veya düşmek)
Anlamı:

1. denizdeki fırtına geçmek


deniz feneri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kıyıların tehlikeli yerlerinde, bazı kaya ve adacıkların üzerinde geceleri deniz taşıtlarına yol gösteren, tepesinde güçlü bir ışık kaynağı olan fener

Örnek:

1. Az ilerideki burunda bütün heybetiyle bir deniz feneri görünüyordu.

1. Az ilerideki burunda bütün heybetiyle bir deniz feneri görünüyordu.


deniz geçişi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Denizden geçen gaz boru hattının deniz altında kalan kısmı


deniz hamamı
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kumsal

Örnek:

1. Hava almak için deniz hamamlarının olduğu tarafa doğru yollandı.

1. Hava almak için deniz hamamlarının olduğu tarafa doğru yollandı.