92406 kayıt bulundu.
1. dik durumdan düşecek duruma gelmek
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , tanınan ve bilinen ölçülerin dışına çıkmak
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , tutum ve davranışlarında tutarlılık olmamak
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , aralarında ilişki bulunan şeyler arasındaki uyum bozulmak
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Dümen sisteminde yelpazenin itme merkezinin yakınına konulan ek dümen
1. dik durumdayken kontrolünü kaybederek düşmek
1. Sular dizimize çıktı, göğsümüze, derken ayaklarımız kaydı, dengemizi kaybettik.
1. Sular dizimize çıktı, göğsümüze, derken ayaklarımız kaydı, dengemizi kaybettik.
dengesiz beslenme
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Dengesi olmayan, muvazenesiz
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Tutum ve davranışlarında uyum olmayan (kimse), istikrarsız, kararsız
1. isim , isim , isim , isim , Büyüme, gelişme ve sağlık durumlarının bozulması veya gereğinden çok besin alarak aşırı şişmanlama dolayısıyla ortaya çıkan sağlık bozukluğu
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Dengesiz bir biçimde, istikrarsızca
Telaffuz : dengesi'zce
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dengesizleşme ihtimali bulunmak
1. -i , -i , -i , -i , Dengesizleştirme ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Dengesiz duruma getirilmek
1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyde denge bulunmaması durumu
1. Cinayetlerin ve intiharların sebebi kudret ve imkân arasındaki dengesizliktir.
1. Cinayetlerin ve intiharların sebebi kudret ve imkân arasındaki dengesizliktir.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir kimsenin tutum ve davranışlarında beklenmedik değişmeler olması, istikrarsızlık
1. Toplumdaki bu sıkıntılı dengesizliği örtecek kelimeler arıyoruz.
1. Toplumdaki bu sıkıntılı dengesizliği örtecek kelimeler arıyoruz.
1. iki kişi, durum veya olay arasında orta yolu bulmak, uyum sağlamak
1. İnsan başka türlü düşünmez; aklına danışır, duygularını dinler, ikisi arasında dengeyi sağlayacak bir yol bulmaya çalışır.
1. İnsan başka türlü düşünmez; aklına danışır, duygularını dinler, ikisi arasında dengeyi sağlayacak bir yol bulmaya çalışır.
1. uygun olanıyla
1. Şehrin ortasında bir kurulu düzen var ki dengi dengine işleyip duruyor.
1. Şehrin ortasında bir kurulu düzen var ki dengi dengine işleyip duruyor.
1. kendisine yapılan bir işin karşılığını aynı değerde iş yaparak vermek
1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Alçak, kötü, kişiliksiz (kimse)
Lisan : Arapça denī
Telaffuz : deni: