Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
çullandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çullandırmak işi


çullandırmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Çullanmasına sebep olmak


çullanış
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çullanma işi


çullanıverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çullanıvermek işi


çullanıvermek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Aniden çullanmak

Örnek:

1. Namussuzun üstüne çullanıvermişler. Bir, iki derken makinesini paralamışlar, kendisini de sanırsam.

1. Namussuzun üstüne çullanıvermişler. Bir, iki derken makinesini paralamışlar, kendisini de sanırsam.


Telaffuz : çullanı'vermek

çullanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çullanmak işi

Örnek:

1. Onları mı benim üzerime saldırmaya, beni mi onlara çullanmaya davet ediyordunuz?

1. Onları mı benim üzerime saldırmaya, beni mi onlara çullanmaya davet ediyordunuz?


çullanmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -e , -e , Alta almak için birinin üzerine abanmak

Örnek:

1. Hepsi yeni gelenin üstüne çullanarak zavallıyı dövüyorlardı.

1. Hepsi yeni gelenin üstüne çullanarak zavallıyı dövüyorlardı.

2. Birine beklemediği bir anda saldırmak

3. nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , nesnesiz , nesnesiz , mecaz , mecaz , Birini bezdirecek, bıktıracak kadar üzerine gitmek

Örnek:

1. Kız bu şakaya darılır gibi oldu lakin Paşa bunu görünce daha ziyade çullandı.

1. Kız bu şakaya darılır gibi oldu lakin Paşa bunu görünce daha ziyade çullandı.


çulluk

İlgili Kelimeler:

çapaçulluk, bataklık çulluğu, deniz çulluğu, kervan çulluğu, su çulluğu

Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Çullukgillerden, Avrupa, Asya ve Kuzey Afrika'da yaşayan, tüyleri kahverengi ve kül rengi, göçebe, eti için avlanan, uzun gagalı, göçmen bir kuş, bekas (Scolopax rusticola)


çullukgiller
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Yağmur kuşlarının örnek hayvanı çulluk ve batak çulluğu olan alt familyası


Çulpan
Anlamı:

1. isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , isim , isim , gök bilimi , gök bilimi , Çoban Yıldızı


Özel: Evet

çulsuz

İlgili Kelimeler:

çulsuz çuvalsız

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çulu olmayan

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Varlıksız, parasız

Örnek:

1. Çok zengin adam diyorlar, onun için. Senin gibi bir çulsuza borçlu kalmak ister mi?

1. Çok zengin adam diyorlar, onun için. Senin gibi bir çulsuza borçlu kalmak ister mi?


çulsuz çuvalsız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Züğürt, işi ve parası olmayan


çulsuzluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çulsuz olma durumu


çultar
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eyerin veya palanın üzerine örtülen kilim, halı vb. örtü


çultutmaz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Giysi ve mal değeri bilmeyen, derbeder, serseri, avare (kimse)


Telaffuz : çu'ltutmaz

çulu düzmek (veya düzeltmek)
Anlamı:

1. giyimi kuşamı yenilemek

Örnek:

1. Muharrem, çulu epey düzmüş vaziyetteydi.

1. Muharrem, çulu epey düzmüş vaziyetteydi.

2. maddi durumu iyileşmek

Örnek:

1. Aranızdan ayrılalı bir ay var mı? Belki yok bile. Çulu derhâl düzelttim.

1. Aranızdan ayrılalı bir ay var mı? Belki yok bile. Çulu derhâl düzelttim.


cülus
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Hükümdarlık tahtına çıkma, tahta oturma


Lisan : Arapça culūs

Telaffuz : cülu:su, l ince okunur

cülusiye
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Hükümdarların cülus törenlerinde dağıttığı bahşiş

2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Şairlerin tahta çıkan padişah için yazdığı şiir

Örnek:

1. Tevfik Fikret, Abdülhamit için bir cülusiye yazmışmış.

1. Tevfik Fikret, Abdülhamit için bir cülusiye yazmışmış.


Lisan : Arapça culūsiyye

Telaffuz : culu:siye, l ince okunur

cuma

İlgili Kelimeler:

cuma gecesi, cuma namazı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Perşembe ile cumartesi arasındaki gün

2. din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , din bilgisi , Cuma namazı


Lisan : Arapça cumʿa

Telaffuz : cuma:

cuma gecesi
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Dinî açıdan ayrı bir önemi olan, perşembeyi cumaya bağlayan gece


cuma namazı
Anlamı:

1. isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , isim , isim , din bilgisi , din bilgisi , Cuma günü öğle vaktinde cemaatle kılınan namaz, cuma

Örnek:

1. Orada, vadinin ortasında cuma namazını kıldılar.

1. Orada, vadinin ortasında cuma namazını kıldılar.


cumartesi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Cuma ile pazar arasındaki gün


Lisan : Arapça cumʿa + Türkçe ertesi

Telaffuz : cuma'rtesi

cumartesi kibarı gibi süslenmek
Anlamı:

1. özentili fakat zevksiz süslenmek


Cumayeri
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Düzce iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : cuma'yeri

cumba
Anlamı:

1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Yapıların üst katlarında, ana duvarların dışına, sokağa doğru çıkıntı yapmış balkon

Örnek:

1. Yola uzanan cumbaların altındaki destekler büyükannelerimizin sarkık gerdanlarına benzerdi.

1. Yola uzanan cumbaların altındaki destekler büyükannelerimizin sarkık gerdanlarına benzerdi.

2. Eski evlerde pencere hizasından sokağa doğru çıkıntısı olan kafesli bölüm

Örnek:

1. Nihayet dün gece komşu kadın cumbadan seslendi.

1. Nihayet dün gece komşu kadın cumbadan seslendi.


Telaffuz : cu'mba