Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
bütünletmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bütün durumuna getirmek, tamamlatmak


bütünleyebilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bütünleyebilmek işi


bütünleyebilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bütünleme ihtimali veya imkânı bulunmak

2. Bütünlemeye gücü yetmek


bütünleyen
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bütün durumuna getiren, mütemmim


bütünlük

İlgili Kelimeler:

dini bütünlük

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bütün olma durumu, tamamiyet

Örnek:

1. Ulusal birlik adına dış politikadaki bütünlük tam olmalıydı.

1. Ulusal birlik adına dış politikadaki bütünlük tam olmalıydı.


bütünsel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bütün niteliğinde olan, bütünle ilgili, total


bütünsellik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bütünsel olma durumu, totallik


buut
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , isim , isim , eskimiş , eskimiş , matematik , matematik , Boyut

2. Uzunluk


Lisan : Arapça buʿd

buutlu

İlgili Kelimeler:

üç buutlu

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Boyutu olan


buutsuz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Boyutu olmayan


büve
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Genellikle sığırlara saldıran, onların kanını emen, vızıltılarıyla tedirginlik yaratan sokucu sinek, büğelek, dızdız (Hypoderma bovis)


büvet
Anlamı:

1. Gölet


büvet
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İstasyon, tiyatro, sinema vb. yerlerde yiyecek ve içecek satılan küçük büfe

Örnek:

1. Postacılar, tahsil memurları, daha birkaç kişi istasyonun gölgeli büvetine oturmuşlar, masadan masaya yârenlik ediyorlar.

1. Postacılar, tahsil memurları, daha birkaç kişi istasyonun gölgeli büvetine oturmuşlar, masadan masaya yârenlik ediyorlar.


Lisan : Fransızca buvette

buydurma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Buydurmak işi


buydurmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Dondurmak, çok üşütmek

Örnek:

1. Diz boyu çamur, ince çadır, yüreği buyduran soğuk, keyfe yetmez.

1. Diz boyu çamur, ince çadır, yüreği buyduran soğuk, keyfe yetmez.


buyma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Buymak işi


buymak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Çok üşümek

2. Soğuktan donarak ölmek


buyot
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Genellikle hastalık anında kullanılan sıcak su torbası


Lisan : Fransızca bouillotte

buyruğu altına girmek
Anlamı:

1. bir kimse başka bir kimsenin isteklerini ister istemez yerine getirmek zorunda olmak


buyruk

İlgili Kelimeler:

buyruk kulu, başına buyruk

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Belirli bir davranışta bulunmaya zorlayıcı söz, buyuru, emir, ferman

Örnek:

1. Buyruk, bu oğlanın götürülmesi gereken yere götürmem içindir.

1. Buyruk, bu oğlanın götürülmesi gereken yere götürmem içindir.

2. Egemenlik

Örnek:

1. Birinin buyruğunda yaşamak.

1. Birinin buyruğunda yaşamak.


buyruk kulu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Emir kulu


buyrukçu
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Buyuran, emreden kimse


buyrukçuluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Buyrukçu olma durumu


buyrulma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Buyrulmak işi


buyrulmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Buyurma işi yapılmak