Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
burnu Kafdağı'na çıkmak (veya varmak)
Anlamı:

1. kibirlenmek, şımarmak, burnu büyümek

Örnek:

1. Nikâh ettirir ettirmez kadının burnu Kafdağı'na çıkmış.

1. Nikâh ettirir ettirmez kadının burnu Kafdağı'na çıkmış.


burnu Kafdağı'nda (olmak)
Anlamı:

1. çok kibirli (olmak)


burnu kırılmak
Anlamı:

1. büyüklenemez duruma gelmek


burnu sızlamak
Anlamı:

1. duygulanmak

Örnek:

1. Orada zaman zaman sebepsiz yere burnu sızlardı insanın.

1. Orada zaman zaman sebepsiz yere burnu sızlardı insanın.


burnu yere düşse almaz
Anlamı:

1. kendini beğenmiş, kibirli


burnuna girmek
Anlamı:

1. birine çok sokulmak


burnuna karıncalar dolmak
Anlamı:

1. ölmek

Örnek:

1. Bundan sonra müteahhit eline çay verenin burnuna karıncalar dolsun!

1. Bundan sonra müteahhit eline çay verenin burnuna karıncalar dolsun!


burnuna koymak
Anlamı:

1. aldırış etmek, göz önünde tutmak, değer vermek, kale almak

Örnek:

1. Oğlan mahalle arkadaşlarıyla samimi idi. Kızsa ne anasını ne babasını ne de kardeşlerini burnuna kor, bu mahalle ve bu mahalleliden nefret ederdi.

1. Oğlan mahalle arkadaşlarıyla samimi idi. Kızsa ne anasını ne babasını ne de kardeşlerini burnuna kor, bu mahalle ve bu mahalleliden nefret ederdi.


burnunda tütmek
Anlamı:

1. çok özlemek

Örnek:

1. Benim Nazlılarım, Gülizarlarım hatta Ethemlerim burnumda tütmeye başladı.

1. Benim Nazlılarım, Gülizarlarım hatta Ethemlerim burnumda tütmeye başladı.


burnundan (fitil fitil) gelmek
Anlamı:

1. elde ettiği güzel şey, sonradan gelen üzüntüler üzerine kendisine zehir olmak

Örnek:

1. Sabahki o tatlı eğlentiler şimdi fitil fitil burnumdan gelmeye başladığı için bugün buralara geldiğime bin kere pişman oluyordum.

1. Sabahki o tatlı eğlentiler şimdi fitil fitil burnumdan gelmeye başladığı için bugün buralara geldiğime bin kere pişman oluyordum.


burnundan ayrılmamak
Anlamı:

1. yanından gitmemek, uzaklaşmamak

Örnek:

1. Demesin ki gece gündüz kızın burnundan ayrılmıyor.

1. Demesin ki gece gündüz kızın burnundan ayrılmıyor.


Ön Takı : (birinin)

burnundan düşen bin parça olmak
Anlamı:

1. çok asık suratlı olmak


burnundan gelmek
Anlamı:

1. iyi niyetle girişilen bir işten beklenen sonuç alınamadığından dolayı sıkıntı içinde olmak


burnundan getirmek
Anlamı:

1. yaptığına pişman etmek

Örnek:

1. Hele onu bir elime geçireyim, görürsün, burnundan getireceğim.

1. Hele onu bir elime geçireyim, görürsün, burnundan getireceğim.


burnundan kıl aldırmamak
Anlamı:

1. kendisine söz söyletmemek, çok huysuz ve kibirli olmak


burnundan solumak
Anlamı:

1. çok öfkelenmiş olmak

Örnek:

1. İnliyor, göz süzüyor, burnundan soluyarak konuşuyordu.

1. İnliyor, göz süzüyor, burnundan soluyarak konuşuyordu.


burnundan yakalamak
Anlamı:

1. birini yönetimi altına almak, kaçamak bulamayacağı duruma getirmek

Örnek:

1. Muhasebe ile defter tutma işlerini de üzerine aldığından milleti burnundan yakalamıştı.

1. Muhasebe ile defter tutma işlerini de üzerine aldığından milleti burnundan yakalamıştı.


burnunu çekmek
Anlamı:

1. sümüğünü çekmek

Örnek:

1. Madam, küçük bir çocuk gibi burnunu çekerek eliyle içerideki odayı gösteriyor.

1. Madam, küçük bir çocuk gibi burnunu çekerek eliyle içerideki odayı gösteriyor.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , umduğunu bulamamak, amacına ulaşamamak


burnunu kırmak
Anlamı:

1. birini güç durumda bırakarak büyüklenmesini veya direnişini yok etmek


burnunu sıksan canı çıkacak
Anlamı:

1. çok zayıf ve güçsüz kimseler için kullanılan bir söz

Örnek:

1. Nerdee iş nerede. Bizimkinin ağzını bıçak açmıyor. Burnunu tutsan canı çıkacak.

1. Nerdee iş nerede. Bizimkinin ağzını bıçak açmıyor. Burnunu tutsan canı çıkacak.


burnunu sokmak
Anlamı:

1. gerekmeden her işe karışmak

Örnek:

1. Bir kere burnumu sokmuştum işin içine, sonuna kadar gitmekten başka çare yoktu.

1. Bir kere burnumu sokmuştum işin içine, sonuna kadar gitmekten başka çare yoktu.


burnunu sürtmek (veya burnu sürtülmek)
Anlamı:

1. sıkıntı çektikten sonra daha önce beğenmediği bir durumu kabul etmek, gururundan vazgeçmek

Örnek:

1. Hadisat şimdi burnunu da sürtmüş olduğundan ilk karısına karşı iyi davranıyordu.

1. Hadisat şimdi burnunu da sürtmüş olduğundan ilk karısına karşı iyi davranıyordu.


burnunun dibine sokulmak
Anlamı:

1. çok yaklaşmak, iyice yaklaşmak


burnunun dikine (veya doğrusuna) gitmek
Anlamı:

1. öğüt dinlemeyerek kendi bildiği gibi davranmak

Örnek:

1. Soruların yanıtlarını buldum mu ne gezer ama nedense aptal kafam burnunun dikine gitmeyi sürdürdü.

1. Soruların yanıtlarını buldum mu ne gezer ama nedense aptal kafam burnunun dikine gitmeyi sürdürdü.


burnunun direği kırılmak (veya düşmek)
Anlamı:

1. çok pis bir koku duyarak tedirgin olmak