Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
beyaz eşya
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi vb. ev aletlerine verilen genel ad


beyaz et
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tavuk, balık vb. etlere verilen genel ad


beyaz ırk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Avrupa, Kuzey Amerika, Güney ve Batı Asya ile Kuzey Afrika'da yaşayan ve teninin rengi açık olan insan ırkı


beyaz iş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Beyaz pamuklu veya keten kumaşlar üzerine beyaz veya renkli ipliklerle yapılan sarma iş


beyaz kitap
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Bir sorunu aydınlatmak ve savunmak için bir kurum veya hükûmetçe yayımlanan kitap


beyaz kömür
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Akarsulardan elde edilen elektrik gücü


beyaz oy
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir oylamada kabul anlamı taşıyan oy


beyaz perde
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göstericiden çıkan görüntülerin üzerinde yansıdığı, sinema filminin oynatıldığı yüzey

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sinema

Örnek:

1. Beyaz perde yıldızı.

1. Beyaz perde yıldızı.


beyaz peynir
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Koyun, keçi, inek veya manda sütünden mayalanarak yapılan, besleyici gücü fazla bir peynir türü


Beyaz Rus
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Beyaz Rusya halkından olan kimse


Özel: Evet

beyaz şarap
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sadece beyaz üzüm şırasından yapılan şarap


beyaz sayfa açmak
Anlamı:

1. bir konuda geçmişi unutarak geleceğe umutla bakmak


beyaz yakalı
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Üretim sürecinde bedensel gücüyle çalışmayıp düşünsel etkinlikte bulunan, maaş veya ücret karşılığında çalışan memur, teknik personel


beyaz yalan
Anlamı:

1. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Karşısındakini üzmemek veya zarar vermemek için söylenen masumca yalan


beyaz zehir
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Eroin, kokain vb. sıvı olmayan uyuşturucu madde, beyaz


beyaza çekmek
Anlamı:

1. yazıyı temize çekmek

Örnek:

1. Dört satırlık bir beyaza çekmek için de kan terlere batar.

1. Dört satırlık bir beyaza çekmek için de kan terlere batar.


beyazımsı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Rengi beyazı andıran, beyaza benzeyen, beyaz gibi, beyazımtırak

Örnek:

1. Kuzeydoğudan esen poyraz, ay ışığında beyazımsı görünen asfalttan geçerek vadiye indi.

1. Kuzeydoğudan esen poyraz, ay ışığında beyazımsı görünen asfalttan geçerek vadiye indi.


beyazımtırak
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Beyazımsı

Örnek:

1. Diyarbakır'a yaklaştıkları zaman güneş yükselmiş, ovayı her günkü beyazımtırak duman sarmıştı.

1. Diyarbakır'a yaklaştıkları zaman güneş yükselmiş, ovayı her günkü beyazımtırak duman sarmıştı.


beyazın adı, esmerin tadı
Anlamı:

1. esmerleri övmek için söylenen bir söz


beyazlanma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Beyaz duruma gelme, ağarma

2. kimya , kimya , kimya , kimya , Boya veya verniğin zamanla kendi içindeki fiziksel ve kimyasal reaksiyonla ve atmosferin etkisiyle rengini yitirmesi


beyazlanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Beyaz duruma gelmek, ağarmak

Örnek:

1. Boraların savurduğu karla siyah sakalı savrulup beyazlanırken bile şemsiye ve palto gibi şeyler kullanmazdı.

1. Boraların savurduğu karla siyah sakalı savrulup beyazlanırken bile şemsiye ve palto gibi şeyler kullanmazdı.


beyazlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Beyazlaşmak işi


beyazlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Beyaz duruma gelmek


beyazlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Beyazlaştırmak işi


beyazlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Beyazlaşmasına yol açmak