Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
yüreğine işlemek
Anlamı:

1. yüreğe işlemek


Ön Takı : (birinin)

yüreğine kar yağmak
Anlamı:

1. kıskançlık duyarak üzülmek


yüreğine kurt düşmek
Anlamı:

1. şüphelenmek, içine kurt düşmek

Örnek:

1. Reyhan'ın yüreğine küçük bir kurt düşmüştü.

1. Reyhan'ın yüreğine küçük bir kurt düşmüştü.


yüreğine od (veya ateş) düşmek
Anlamı:

1. felakete uğramak, çok üzülmek

Örnek:

1. Adam odur ki komşusunun ineği dişi doğurdu der, yüreğine od düşer.

1. Adam odur ki komşusunun ineği dişi doğurdu der, yüreğine od düşer.


yüreğine oturmak
Anlamı:

1. çok üzmek

Örnek:

1. Ama karısının diklenmesi yüreğine oturdu.

1. Ama karısının diklenmesi yüreğine oturdu.


yüreğine saplanmak
Anlamı:

1. aşırı derecede acı duymak, içine oturmak


yüreğine sinmek
Anlamı:

1. içine sinmek


yüreğine su serpmek
Anlamı:

1. bir kimseyi kaygı sebebinin ortadan kalkmasıyla veya yeniden umut verecek bir haberle ferahlatmak

Örnek:

1. Bizim nesil sözü, Selma Hanım'ın yüreğine biraz su serpti.

1. Bizim nesil sözü, Selma Hanım'ın yüreğine biraz su serpti.


yüreğini açmak
Anlamı:

1. kalbini açmak, derdini dökmek, içini dökmek, senli benli konuşmak ve davranmak

Örnek:

1. Sanki bana herkese yaptığından fazla yüreğini açardı.

1. Sanki bana herkese yaptığından fazla yüreğini açardı.


yüreğini ateş almak
Anlamı:

1. aşırı üzülmek, fazla üzüntüden içi yanmak

Örnek:

1. Gülbahar'ın yüreğini ateş almış yanıyordu.

1. Gülbahar'ın yüreğini ateş almış yanıyordu.


yüreğini boşaltmak (veya dökmek)
Anlamı:

1. derdini, üzüntüsünü anlatarak hafiflemek


yüreğini dağlamak
Anlamı:

1. acıyla ve özlemle içi yanmak, acıyla kıvranmak


yüreğini eritmek (veya sızlatmak)
Anlamı:

1. çok üzmek


yüreğini kaplamak
Anlamı:

1. endişe ve üzüntü duymak

Örnek:

1. Onu tanıyamamak sinsi bir korku gibi yüreğini kapladı.

1. Onu tanıyamamak sinsi bir korku gibi yüreğini kapladı.


yüreğini kemirmek
Anlamı:

1. içini kemirmek, tedirgin olmak

Örnek:

1. Güzelliğine pek güvenen Zişan'ın yanında bu kadar zavallı kalışı yüreğini kemirip duruyor.

1. Güzelliğine pek güvenen Zişan'ın yanında bu kadar zavallı kalışı yüreğini kemirip duruyor.


yüreğini pek tutmak
Anlamı:

1. kendini korkuya kaptırmamak


yüreğini serinletmek
Anlamı:

1. üzüntüsünü azaltmak


yüreğini tüketmek
Anlamı:

1. bir şey anlatmaya çalışarak yorulmak

Örnek:

1. Aman, dedi. Yüreğimi tüketeceğime her işi kendim yaparım, daha iyi.

1. Aman, dedi. Yüreğimi tüketeceğime her işi kendim yaparım, daha iyi.


yüreğini tüketmek
Anlamı:

1. bir şeyi anlayıncaya kadar anlatanı çok yormak


Ön Takı : (birinin)

yüreğinin başı sızlamak
Anlamı:

1. yüreği sızlamak


yüreğinin yağı (veya yağları) erimek
Anlamı:

1. çok üzülmek

2. çok korkmak


Yüregir
Anlamı:

1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Oğuz Türklerinin yirmi dört boyundan biri


Özel: Evet

Yüreğir
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Adana iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : yüre'ğir

yürek

İlgili Kelimeler:

yürek acısı, yürek ağrısı, yürek çarpıntısı, yürek darlığı, yürek karası, yürek yarası, yüreği ağzında, yüreği dağlı, yüreği dar, yüreği delik, yüreği dolu, yüreği geniş, yüreği katı, yüreği pek, yüreği temiz, yüreği yanık, yüreği yaralı, yüreği yufka, yürekler acısı, çatal yürek, tek yürek, ana yüreği, eli yüreğinde, açık yürekli, canıyürekten

Anlamı:

1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kalp

2. Bir kimsenin ruhsal yönü, gönül

Örnek:

1. Fazıla Hanım'ın elleri terliyor, yüreği sarsılıyordu.

1. Fazıla Hanım'ın elleri terliyor, yüreği sarsılıyordu.

3. Kupa (I)

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir şeyden çekinmeme, korkmama, yüreklilik, korkusuzluk, cesaret

Örnek:

1. Bu iş yürek ister.

1. Bu iş yürek ister.

5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Acıma duygusu

Örnek:

1. Ona merhume demek bile yürek parçalayıcı bir şeydir.

1. Ona merhume demek bile yürek parçalayıcı bir şeydir.

6. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Mide, karın, iç

Örnek:

1. Ayşe Hanım, kahveciden limon şekeri almış, yürek ferahlatır diye uzatıyor.

1. Ayşe Hanım, kahveciden limon şekeri almış, yürek ferahlatır diye uzatıyor.