yürek acısı, yürek ağrısı, yürek çarpıntısı, yürek darlığı, yürek karası, yürek yarası, yüreği ağzında, yüreği dağlı, yüreği dar, yüreği delik, yüreği dolu, yüreği geniş, yüreği katı, yüreği pek, yüreği temiz, yüreği yanık, yüreği yaralı, yüreği yufka, yürekler acısı, çatal yürek, tek yürek, ana yüreği, eli yüreğinde, açık yürekli, canıyürekten
1. isim , isim , anatomi , anatomi , isim , isim , anatomi , anatomi , Kalp
2. Bir kimsenin ruhsal yönü, gönül
1. Fazıla Hanım'ın elleri terliyor, yüreği sarsılıyordu.
1. Fazıla Hanım'ın elleri terliyor, yüreği sarsılıyordu.
3. Kupa (I)
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Herhangi bir şeyden çekinmeme, korkmama, yüreklilik, korkusuzluk, cesaret
1. Bu iş yürek ister.
1. Bu iş yürek ister.
5. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Acıma duygusu
1. Ona merhume demek bile yürek parçalayıcı bir şeydir.
1. Ona merhume demek bile yürek parçalayıcı bir şeydir.
6. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Mide, karın, iç
1. Ayşe Hanım, kahveciden limon şekeri almış, yürek ferahlatır diye uzatıyor.
1. Ayşe Hanım, kahveciden limon şekeri almış, yürek ferahlatır diye uzatıyor.