92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Isparta iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : yenişa'rba:demli
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yenişme ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Yenişmeye gücü yetmek
1. isim , isim , isim , isim , Bursa iline bağlı ilçelerden biri
2. Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri
3. Mersin iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : yeni'şehir
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Birbirini yenmeye çalışmak
2. Çekişmek
1. Nasıl da bir darılır, bir barışır, yenişirdik. Hoştu doğrusu.
1. Nasıl da bir darılır, bir barışır, yenişirdik. Hoştu doğrusu.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yenleri olan
1. Geniş yenli gömlek.
1. Geniş yenli gömlek.
tartarak yenme
1. isim , isim , isim , isim , Yenmek işi
1. Yemeğin gerek pişirilmesinde gerek yenmesinde ayrı ve hususi ananeler cereyan ederdi.
1. Yemeğin gerek pişirilmesinde gerek yenmesinde ayrı ve hususi ananeler cereyan ederdi.
1. -i , -i , -i , -i , Savaş veya yarışmada üstünlük sağlamak, üstün gelmek
1. Kahramanlar daima yenmek veya düşmanlarını yendikten sonra da yine yenecek düşman bulmak isterler.
1. Kahramanlar daima yenmek veya düşmanlarını yendikten sonra da yine yenecek düşman bulmak isterler.
2. Kazanmak, ütmek
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Tutmak, bastırmak
1. Öfkemi yenmek için Ömer ile konuşuyorum, ona kaplan avı hikâyeleri anlatıyorum.
1. Öfkemi yenmek için Ömer ile konuşuyorum, ona kaplan avı hikâyeleri anlatıyorum.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Yemek işine konu olmak
1. Yemekler yenmiş. Bu meyve yenmez.
1. Yemekler yenmiş. Bu meyve yenmez.
2. Aşınmak
1. Ökçesi yenmiş ayakkabıların üstünde çamurlu paçaları lime lime sarkıyordu.
1. Ökçesi yenmiş ayakkabıların üstünde çamurlu paçaları lime lime sarkıyordu.
1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , İnce yapılı, zarif, narin
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok yeni, hiç kullanılmamış
1. Yepyeni güzel bir çeşmeden doya doya su içtik.
1. Yepyeni güzel bir çeşmeden doya doya su içtik.
2. Eskiyle bağlantısı olmayan
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Alışılmamış, görülmemiş
1. Batı tiyatrosu Türkiye için yepyeni bir şey olduğu için sıfırdan başlamak gerekiyordu.
1. Batı tiyatrosu Türkiye için yepyeni bir şey olduğu için sıfırdan başlamak gerekiyordu.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Tertemiz
5. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Tertemiz bir biçimde
1. Enkaz hâlini bulmuş olan o bina az zaman içinde, boyalı, badanalı, yepyeni meydana çıktı.
1. Enkaz hâlini bulmuş olan o bina az zaman içinde, boyalı, badanalı, yepyeni meydana çıktı.
Telaffuz : ye'pyeni
yer adı, yer alıştırmaları, yeraltı, yer altı, yer belirteci, yerberi, yer biçimleri, yer bilimi, yer cücesi, yer çamı, yer çekimi, yer çekirdeği, yer çöküntüsü, yer değiştirme, yer domuzu, yer elması, yereşeği, yer fesleğeni, yer fıstığı, yer geçidi, yer hostesi, yer istasyonu, yer kabuğu, yer katı, yerküre, yer mantarı, yermerkezcilik, yer merkezli, yer meşesi, yer minderi, yer mumu, yer odası, yer ölçümü, yer örümceği, yeröte, yer özekçil, yer palamudu, yer pelidi, yer pırasası, yer sakızı, yer sarmaşığı, yer sarsıntısı, yer servisi, yer sıçanı, yer sofrası, yer solucanı, yer üstü, yer yağı, yer yatağı, yer yer, yer yurt, yer yuvarı, yer yuvarlağı, yeryüzü, yer zarfı, yerdegezen, yerden bitme, yerden selam, yerden temenna, yerden yapma, yere doğrulum, yeregeçen, yere yönelim, geometrik yer, kapalı yer korkusu, kara yer, köylük yer, ortalık yer, ara yerde, başı yerde, beşibiryerde, yüzü yerde, beyhude yere, boş yere, gereksiz yere, haksız yere, lüzumsuz yere, nafile yere, nahak yere, sebepsiz yere, yanlış yere, yok yere, atıştırma yeri, atış yeri, bayram yeri, bekleme yeri, besi yeri, bitirim yeri, buluşma yeri, çıkarma yeri, çıkış yeri, dalyan yeri, demir yeri, dizgi yeri, doğum yeri, edep yeri, gezinti yeri, hacet yeri, harman yeri, iş yeri, ivinti yeri, kabul yeri, kalafat yeri, kaşan yeri, kilit yeri, köy yeri, panayır yeri, park yeri, pazar yeri, piknik yeri, piyasa yeri, pot yeri, sargı yeri, satış yeri, şeref yeri, tan yeri, tırnak yeri, toplantı yeri, uğrak yeri, ut yeri, voli yeri, yangın yeri, yapı yeri, yargı yeri, yönetim yeri, ziyaret yeri, yerli yerine, ayıp yerler
1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyin, bir kimsenin kapladığı veya kaplayabileceği boşluk, mahal, mekân
1. İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?
1. İzinsiz bir yere gitmek ne haddime?
2. Gezinilen, ayakla basılan taban
1. Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü yerde bir noktaya dikip öylece kalakalıyordu.
1. Ayıp bir şey gördü mü kulaklarına kadar kızarıyor, gözünü yerde bir noktaya dikip öylece kalakalıyordu.
3. Bulunulan, yaşanılan, oturulan bölge
1. Anadolu'nun bazı yerlerinde eski bir kocakarı itikadı vardır.
1. Anadolu'nun bazı yerlerinde eski bir kocakarı itikadı vardır.
4. Durum, konum, vaziyet
1. Türkiye stratejik bakımdan önemli bir yerdedir.
1. Türkiye stratejik bakımdan önemli bir yerdedir.
5. Ülke
6. Görev, makam
1. Askerden gelirse bakalım bir yere yerleştirebilecek miyiz?
1. Askerden gelirse bakalım bir yere yerleştirebilecek miyiz?
7. Önem
1. Uçağın yurt savunmasındaki yeri.
1. Uçağın yurt savunmasındaki yeri.
8. İz
9. Üzerine yapı kurulmaya elverişli arazi, arsa
1. Deniz kıyısında bir yer aldılar, ev yapacaklar.
1. Deniz kıyısında bir yer aldılar, ev yapacaklar.
10. Ekime elverişli toprak parçası, arazi
1. Çorak yerde ot bitmez.
1. Çorak yerde ot bitmez.
11. Bir olayın geçtiği veya geçeceği bölüm, alan, mahal
1. Toplantı yeri. Kaza yeri.
1. Toplantı yeri. Kaza yeri.
12. Otel, motel vb.nde kalınacak oda
1. Yeriniz var mı?
1. Yeriniz var mı?
13. coğrafya , coğrafya , coğrafya , coğrafya , Yerküre
14. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Durum, konum
1. Sen benim yerimde olsan ne yapardın?
1. Sen benim yerimde olsan ne yapardın?
1. bir kimseye oturması için yer hazırlamak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , yer bırakmak, imkân vermek
yer adı bilimi
1. isim , isim , coğrafya , coğrafya , isim , isim , coğrafya , coğrafya , Yerleşim bölgeleri ile deniz, göl, ırmak, dağ, tepe, bağ, bahçe, vadi vb. yerlerin adı
1. isim , isim , isim , isim , Yer adlarını inceleme konusu edinen dil bilimi dalı, toponimi
1. isim , isim , spor , spor , isim , isim , spor , spor , El ve bütün vücut bölümleri için, yeri bir dayanak yüzeyi veya bir tür araç gibi kullanarak düzenlenen hareketler
1. bir işi hazırlayanlar arasında bulunmak
2. ayrılan yerde durmak, bulunmak
1. Derginizde ne tür yazılar yer alıyor?
1. Derginizde ne tür yazılar yer alıyor?
yer altı çarşısı, yer altı kaynakları, yer altı merdiveni, yer altı suları, yer altı treni
1. isim , isim , isim , isim , Yerin yüzeyi altındaki bölümü
1. Burası soğuk, ıslak bir yer altı odası.
1. Burası soğuk, ıslak bir yer altı odası.
1. isim , isim , isim , isim , Yerin yüzeyi altında kurulan dükkânlardan oluşan alışveriş merkezi
1. isim , isim , isim , isim , Petrol, gaz, kömür gibi toprak altında bulunan kıymetli ham ürünler
1. isim , isim , isim , isim , İşlek yollarda yayalar için yolun altına yapılan merdiven
1. Kadınlar yer altı merdivenini inip karşı taraftan çıktılar.
1. Kadınlar yer altı merdivenini inip karşı taraftan çıktılar.
1. isim , isim , isim , isim , Geçirimli kayaç ve katmanlardan sızarak yer çekiminin de etkisiyle yer altına inen ve orada akarak veya birikerek yeni bir düzen kuran sular