1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok yeni, hiç kullanılmamış
1. Yepyeni güzel bir çeşmeden doya doya su içtik.
1. Yepyeni güzel bir çeşmeden doya doya su içtik.
2. Eskiyle bağlantısı olmayan
3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Alışılmamış, görülmemiş
1. Batı tiyatrosu Türkiye için yepyeni bir şey olduğu için sıfırdan başlamak gerekiyordu.
1. Batı tiyatrosu Türkiye için yepyeni bir şey olduğu için sıfırdan başlamak gerekiyordu.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Tertemiz
5. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Tertemiz bir biçimde
1. Enkaz hâlini bulmuş olan o bina az zaman içinde, boyalı, badanalı, yepyeni meydana çıktı.
1. Enkaz hâlini bulmuş olan o bina az zaman içinde, boyalı, badanalı, yepyeni meydana çıktı.
Telaffuz : ye'pyeni