92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Bayram gibi önemli günlerde veya konukların yanına çıkarken giyilen yeni giysi, kişilik, adamlık
1. Yabanlık lacivert entarisi, başörtüsü, çökük yanaklarıyla annesi kapıda bekliyordu.
1. Yabanlık lacivert entarisi, başörtüsü, çökük yanaklarıyla annesi kapıda bekliyordu.
2. Ekilmemiş, işlenmemiş toprak
1. Benim çocukluğumda buraları hep yabanlıktı.
1. Benim çocukluğumda buraları hep yabanlıktı.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Acayip
1. Kaçmış uykum yabansı ormanlardan / Dağlar mağaralarla ovalara kaçmış
1. Kaçmış uykum yabansı ormanlardan / Dağlar mağaralarla ovalara kaçmış
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Abartılı, görülmemiş, duyulmamış
1. Kalabalıklaşan şehirlerde yapılarla elde edilebilen yabansı rantlar, insanları çileden çıkarıyor.
1. Kalabalıklaşan şehirlerde yapılarla elde edilebilen yabansı rantlar, insanları çileden çıkarıyor.
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Sulak yerlerde yetişen bir tür dereotu (Anethum graveolens)
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Orta Asya'da kurulan ilk Türk devletlerinde kağandan sonra gelen en üst düzeydeki yöneticinin unvanı
2. Hükümdar
yad el, yad erklik, yad estetik, yad gerekirci
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Yabancı
1. isim , isim , isim , isim , Anma
2. Hatır, zihin
1. Yâdımda ezelî ve mor bir fecir memleketi gibi kalan doğduğum yeri gözümün önüne getirmek isterim.
1. Yâdımda ezelî ve mor bir fecir memleketi gibi kalan doğduğum yeri gözümün önüne getirmek isterim.
Lisan : Farsça yād
Telaffuz : yâ:d
1. isim , isim , isim , isim , Baba ocağından uzak yerler, gurbet
2. Yabancı kimseler, yabancılar
1. Yiğidin başına bir iş gelirse / Onu yad ellere açıcı olma
1. Yiğidin başına bir iş gelirse / Onu yad ellere açıcı olma
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Dışarıdan gelen yasa veya buyruğa göre davranma, özerklik karşıtı
2. toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , toplum bilimi , Bir topluluğun yabancı kimseler tarafından yöneltilmesi durumu
1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Estetiğe aykırı
Lisan : Türkçe yad + Fransızca esthétique
1. anmak, hatırlamak
1. Bunu derhâl halkın hesabına iyi bir numara olarak yâd ettim.
1. Bunu derhâl halkın hesabına iyi bir numara olarak yâd ettim.
1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Belirlenmezci
1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Belirlenmezcilik
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Birbirine sürtülünce yağmur yağacağına inanılan koyu yeşil renkli, genellikle yuvarlak, fındık büyüklüğünde bir taş, yağmur taşı
1. İşte o zaman Esen Börü, babasından kalan yada taşını çıkarıp yağmur yağdırdı.
1. İşte o zaman Esen Börü, babasından kalan yada taşını çıkarıp yağmur yağdırdı.
baba yadigârı
1. isim , isim , isim , isim , Bir kimseyi, bir olayı hatırlatan nesne veya kişi, andaç
1. Bir eser bırakmadan geleceğe yadigâr / Bırakmışım kime ne, bırakmasam ne zarar
1. Bir eser bırakmadan geleceğe yadigâr / Bırakmışım kime ne, bırakmasam ne zarar
Lisan : Farsça yādigār
Telaffuz : ya:digâ:rı
1. hatırlanmak için arkasında bir kimseyi veya bir nesneyi bırakmak
1. Duvarlar, hattat sütbabamın yadigâr bıraktığı levhalarla süslenmişti.
1. Duvarlar, hattat sütbabamın yadigâr bıraktığı levhalarla süslenmişti.
1. bir olayı, bir kimseyi hatırlatan bir nesne, bir özellik bırakılmış olmak
1. İçlerinde, babasının günlerinden yadigâr kalanlar birer birer göçmüş...
1. İçlerinde, babasının günlerinden yadigâr kalanlar birer birer göçmüş...
1. hatıra olarak kalmak
1. Bir de yadigâr olmak üzere fotoğraf bıraktı.
1. Bir de yadigâr olmak üzere fotoğraf bıraktı.
1. isim , isim , biyoloji , biyoloji , isim , isim , biyoloji , biyoloji , Canlı protoplazmayı yapan büyük ve karmaşık yapılı moleküllerin enerji çıkararak yanması, yıkım, katabolizma, özümleme karşıtı
1. birini hatırlatmak
1. Ona ait her hatıra muazzez ve yâdını uyandıracak her vesile kıymetlidir.
1. Ona ait her hatıra muazzez ve yâdını uyandıracak her vesile kıymetlidir.
1. isim , isim , isim , isim , Yadırgamak işi
1. Üç gündür bu haberin uyandırdığı bir yadırgama duygusundan kurtulamıyorum.
1. Üç gündür bu haberin uyandırdığı bir yadırgama duygusundan kurtulamıyorum.