92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Art arda gelen kuru ve hafif bir biçimde ses çıkararak
1. sıfat , sıfat , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , sıfat , sıfat , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Çıplak ve zayıf
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Parasız, züğürt
1. Validenin hâli malum ... O benden tırıl...
1. Validenin hâli malum ... O benden tırıl...
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Titrer gibi dalgalanan, ince (kumaş, elbise)
1. Askılı, uzun, tiril tiril bir elbise giymişti.
1. Askılı, uzun, tiril tiril bir elbise giymişti.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Tertemiz
1. Tiril tiril beyazlar giyer, başına da geniş kenarlı bir hasır şapka geçirirdi.
1. Tiril tiril beyazlar giyer, başına da geniş kenarlı bir hasır şapka geçirirdi.
3. zarf , zarf , zarf , zarf , Tir tir
1. Dosyaları koltuğunun altına yerleştirirken hırsından tiril tiril titriyordu.
1. Dosyaları koltuğunun altına yerleştirirken hırsından tiril tiril titriyordu.
1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Titremek
1. nesnesiz , nesnesiz , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , nesnesiz , nesnesiz , teklifsiz konuşmada , teklifsiz konuşmada , Çıplak veya parasız kalmak
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Peşin
2. zarf , zarf , zarf , zarf , Peşin olarak
1. Ay başında maaşını tirink aldığından başka, gidip gelirken yolda ördek de düşüyordu.
1. Ay başında maaşını tirink aldığından başka, gidip gelirken yolda ördek de düşüyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Sert bir yüzeye çarpan para vb. metal bir nesnenin çıkardığı ses
tırıs tırıs
1. isim , isim , isim , isim , Atın kısa adımlarla hızlı yürüyüşü
1. Hafif tırıs üzere yürüyen hayvanı âdeta dörtnala koşturmaya başlıyordu.
1. Hafif tırıs üzere yürüyen hayvanı âdeta dörtnala koşturmaya başlıyordu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Hızlı bir biçimde
2. Utanmış, mahcup, ezik bir biçimde
1. Sakatlanıp tedavi gören oyuncu topallaya topallaya yeniden sahaya girince bizimkine tırıs tırıs yine kalenin arkasını boylamak düşerdi.
1. Sakatlanıp tedavi gören oyuncu topallaya topallaya yeniden sahaya girince bizimkine tırıs tırıs yine kalenin arkasını boylamak düşerdi.
1. tırıs gitmeye başlamak
1. Atlar bazen dörtnala kalkıyor, bazen tırısa geçiyordu.
1. Atlar bazen dörtnala kalkıyor, bazen tırısa geçiyordu.
Ön Takı : (at)
1. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , İşe yaramaz, yararsız
1. isim , isim , isim , isim , Et suyuna kızartılmış veya bayat ekmek konularak yapılan yemek
2. Yemeğin suyu
3. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Yaşlı ve zayıf (kimse)
Lisan : Farsça terīd
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Çok yaşlanıp gücü kalmamak, tiritlenmek
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Misina ağından çeşitli boyutlarda örülmüş, ucuna kurşun ağırlık takılan av malzemesi
1. isim , isim , isim , isim , Giysilerin yırtmacına ve eteğine eklenen ensiz kumaş parçası
2. Ensiz tahta
3. denizcilik , denizcilik , denizcilik , denizcilik , Çarpma ve sürtüşmelerden korunmak için güvertesiz teknelerin, direklerin ve dubaların dış kenarlarına takılan, tahtadan veya halat örgüsüyle yapılmış çıkıntı
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Kapı mandalı, sürgü
1. -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , -i , -i , halk ağzında , halk ağzında , Tırkazı sürmek