92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , İnsan tiplerini sınıflandırma
2. edebiyat , edebiyat , edebiyat , edebiyat , Hikâye, roman ve tiyatro gibi uzun anlatıma dayalı edebî eserlerin kişi kadrosunu tipleşme özelliğine göre tasnif etme
1. isim , isim , isim , isim , Genellikle uluslararası kara yolu taşımacılığında kullanılan, dingil sayısı fazla olan uzun kamyon
1. zarf , zarf , zarf , zarf , `Çok üşümek, çok korkmak` anlamlarındaki tir tir titremek deyiminde geçen bir söz
1. Yorgun ve bitkin, korkudan tir tir titrer bir hâlde salın üstüne serildik.
1. Yorgun ve bitkin, korkudan tir tir titrer bir hâlde salın üstüne serildik.
tırabzan babası
1. isim , isim , isim , isim , Merdiven korkuluğu
1. Fakat tırabzandan aşağıya sakın bakmayın, başınız döner.
1. Fakat tırabzandan aşağıya sakın bakmayın, başınız döner.
Lisan : Farsça dārbezīn
1. isim , isim , isim , isim , Merdiven başlarında bulunan, parmaklığı desteklemeye yarayan, kalın, yuvarlak taşlı dayanak
1. Merdiven korkuluğu demek olan tırabzanın başındaki direk başlığa tırabzan babası denir.
1. Merdiven korkuluğu demek olan tırabzanın başındaki direk başlığa tırabzan babası denir.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Babalık ödevini yapmayan kimse
tırık tırak
1. isim , isim , isim , isim , Kırılan kuru bir şeyin çıkardığı ses
1. isim , isim , denizcilik , denizcilik , isim , isim , denizcilik , denizcilik , Geminin rüzgârüstüne veya rüzgâraltına dönmesi için yelkenlerin bazısını gevşetme, bazısını germe işlemi
2. Makaraları birbirine kavuşan bir palangayı açıp uzatma işi
Lisan : İtalyanca tiramolla
Telaffuz : tiramo'la
1. isim , isim , tarih , tarih , isim , isim , tarih , tarih , Eski Yunan'da siyasal gücü zorla ele geçiren, onu kötüye kullanan kimse
2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Acımasız, gaddar, despot
Lisan : Fransızca tyran
tıraş bıçağı, tıraş fırçası, tıraş köpüğü, tıraş kremi, tıraş losyonu, tıraş makinesi, tıraş sabunu, tıraş tası, dikine tıraş, elmastıraş, heykeltıraş, kalemtıraş
1. isim , isim , isim , isim , Saç veya sakalı kesme işi, yülüme
1. Tıraştan sonra da bıyık, sakal yerleri belli olurdu.
1. Tıraştan sonra da bıyık, sakal yerleri belli olurdu.
2. Erkek saçını belli bir biçim vererek kesme
1. Asker tıraşı.
1. Asker tıraşı.
3. Kesilme ve kazınma zamanı gelmiş saç ve sakal
1. Üç günlük tıraşıyla hasta yatıyordu.
1. Üç günlük tıraşıyla hasta yatıyordu.
4. Bir şeyin üzerindeki pürüzleri alma, belli bir biçim vermek için yontma
5. argo , argo , argo , argo , Yalan, asılsız, bıktırıcı, gereksiz söz
1. Bırak tıraşı, doğru konuş!
1. Bırak tıraşı, doğru konuş!
Lisan : Farsça terāş
1. isim , isim , isim , isim , Erkeklerin yüzlerindeki kılları kesmek için kullandıkları, çelikten yapılmış ince bıçak, jilet, ustura
1. Duvar diplerindeki işportalarda kiraz, tıraş bıçağı satar gibi kitap satıyorlar.
1. Duvar diplerindeki işportalarda kiraz, tıraş bıçağı satar gibi kitap satıyorlar.
1. tıraş işini yapmak
2. argo , argo , argo , argo , bıkkınlık verecek kadar uzun konuşmak
1. isim , isim , isim , isim , Sakal tıraşı olurken yüze sabun sürmeye yarayan fırça
1. isim , isim , isim , isim , Tıraş olmayı kolaylaştıran özel hazırlanmış köpük
1. isim , isim , isim , isim , Tıraştan sonra deriyi yumuşak tutmak için sürülen krem
1. isim , isim , isim , isim , Tıraştan sonra deriyi canlandırıcı, özel kokulu kolonya
1. erkek saçını, sakalını kesmek veya berberde kestirmek
1. Yorgun, yıpranmış, esmerleşmiş gibiydi yüzü, tıraş olmamıştı.
1. Yorgun, yıpranmış, esmerleşmiş gibiydi yüzü, tıraş olmamıştı.
1. isim , isim , isim , isim , Tıraşı kolaylaştırmak, sert kılları yumuşatmak için kullanılan sabun
1. isim , isim , isim , isim , Tıraş suyunun konulduğu, içinde tıraş bıçağının, fırçanın çalkalandığı metal veya plastik tas
1. argo , argo , argo , argo , birini bıkkınlık verici uzun konuşmalarla oyalamak
1. sıfat , sıfat , argo , argo , sıfat , sıfat , argo , argo , Palavracı
2. isim , isim , isim , isim , Karşısındakini bıktırıncaya kadar lafa tutma huyu olan kimse
1. -i , -i , -i , -i , Saç, sakal vb.ni seyreltmek, kazımak, tıraş etmek
2. Bir şeyin üzerindeki pürüzleri almak, yontmak
3. argo , argo , argo , argo , Bıkkınlık verecek kadar uzun, asılsız, abartılı konuşmak