Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
ticaret mahkemesi
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Ticaret davalarına bakan mahkeme


ticaret merkezi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Çeşitli ürünlerin ve malların pazarlandığı, ticari ilişkilerin kurulduğu yer


ticaret odası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tüccarlar arasında dayanışmayı sağlamak, ortak sorunlarla uğraşmak, yabancı tüccarlarla ilişki kurmak, ortak çıkarları korumak için kanun ile kurulan tüzel kişiliğe sahip kurum


ticaret sicili
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Ticaret mahkemelerinin bulunduğu yerlerde ticari işlemlerin kayıt ve tescil edildiği ve herkesin yararlanabileceği resmî kütük


ticaretgâh
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Ticaret yeri, ticarete elverişli yer


Lisan : Arapça ticāret + Farsça -gāh

Telaffuz : tica:retgâ:hı

ticarethane
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ticaret işlerinin yürütüldüğü yer

Örnek:

1. Ben gazeteciyim. Bir ticarethanenin sahibiyim.

1. Ben gazeteciyim. Bir ticarethanenin sahibiyim.


Lisan : Arapça ticāret + Farsça ḫāne

Telaffuz : tica:retha:ne

ticari

İlgili Kelimeler:

ticari ataşe, ticari dava, ticari tüketim, ticari unvan

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ticaretle ilgili, ticarete ilişkin

Örnek:

1. Mektup uzun değildi, biraz da ticari bir lisanla yazılmıştı.

1. Mektup uzun değildi, biraz da ticari bir lisanla yazılmıştı.


Lisan : Arapça ticārī

Telaffuz : tica:ri:

ticari ataşe
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ticaret ataşesi


ticari dava
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Ticaret mahkemesinin görev alanına giren davalar


ticari tüketim
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ticaret mallarının tüketilmesi


ticari unvan
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ticarethanelerin kullanmak zorunda oldukları ad veya unvan


ticarileşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ticarileşmek işi


ticarileşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Ticari duruma gelmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Sadece kâr amacı gütmek


tifdruk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Oyulmuş bakır kalıplarla yapılan, renkli fotoğraf baskılarına elverişli bir baskı tekniği


Lisan : Almanca Tiefdruck

Telaffuz : ti'fdruk

tıfıl
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Küçük çocuk

2. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Acemi, toy

3. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Zayıf, ufak tefek


Lisan : Arapça ṭifl

tifo
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kirli sularda, bu sularla sulanmış sebzelerde bulunan, mikroplarla oluşan, ortalama üç hafta süren, ateşli ve tehlikeli bir bağırsak hastalığı, karahumma

Örnek:

1. Huri'nin anası, doğurduktan sonra bir tifo hastalığında gürleyip gitmişti.

1. Huri'nin anası, doğurduktan sonra bir tifo hastalığında gürleyip gitmişti.


Lisan : Yunanca

Telaffuz : ti'fo

tiftik

İlgili Kelimeler:

tiftik keçisi, tiftik tiftik

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tiftik keçisinin ince, yumuşak, parlak yünü, moher

Örnek:

1. Otuz senedir tiftik ticaretiyle iştigal ederim.

1. Otuz senedir tiftik ticaretiyle iştigal ederim.

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu yünden yapılan


Lisan : Arapça teftīk

tiftik keçisi
Anlamı:

1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Uzun, kıvırcık ve ipek gibi yumuşak kılları olan, evcil bir tür keçi, Ankara keçisi


tiftik tiftik
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Telleri birbirinden ayrılıp kabarmış

Örnek:

1. Bak o sırtındaki mintan bile tiftik tiftik.

1. Bak o sırtındaki mintan bile tiftik tiftik.


tiftik tiftik olmak
Anlamı:

1. kumaşın telleri birbirinden ayrılmak, çok eskimek


tiftiklenme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tiftiklenmek işi


tiftiklenmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Kumaşın telleri birbirinden ayrılmak, kabarmak, tiftik tiftik olmak


tifüs
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Bitle geçen, ortalama on beş gün süren, vücutta pembe lekelerle beliren, ateşli ve tehlikeli bir hastalık, lekeli humma


Lisan : Fransızca typhus

Telaffuz : ti'füs

tığ
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Dantel veya yün örmekte kullanılan, ucu çengelli kısa şiş

Örnek:

1. Maviş Hanım'ın elinde tığ, pencerenin önüne oturmuş, sabırla dantel üretir, görmüyor mu?

1. Maviş Hanım'ın elinde tığ, pencerenin önüne oturmuş, sabırla dantel üretir, görmüyor mu?

2. Biz (II)

3. Demirci ve tesviyecilerin delikleri büyütmek veya eşit duruma getirmek için kullandıkları takım


Lisan : Farsça tīġ

tığ
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Kılıç


Lisan : Farsça tīġ