Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
azgın

İlgili Kelimeler:

çamaşır azgını

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Azmış olan, azılı, kudurgan

Örnek:

1. Bakışları insanlıktan çıkmış, sanki karşımda ürkmüş, azgın bir hayvan var.

1. Bakışları insanlıktan çıkmış, sanki karşımda ürkmüş, azgın bir hayvan var.

2. Çabuk iltihaplanan, yarası hemen kapanmayan (ten)

3. Çok yaramaz (çocuk)

4. Cinsel istekleri aşırı olan

Örnek:

1. Senin gibi azgın bir delikanlıya vereceğim ilk ders, doyurabildiğin kadının sana vereceği tadın ne kadar önemli olduğudur.

1. Senin gibi azgın bir delikanlıya vereceğim ilk ders, doyurabildiğin kadının sana vereceği tadın ne kadar önemli olduğudur.

5. Coşmuş, taşmış

Örnek:

1. Fırtınadan sonra şaşakalır insan, anlayamaz o azgın denizin ne kerametle, nasıl durulduğunu.

1. Fırtınadan sonra şaşakalır insan, anlayamaz o azgın denizin ne kerametle, nasıl durulduğunu.

6. Gözü hiçbir şeyden yılmayan


azgınlaşma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Azgınlaşmak durumu


azgınlaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Azgın duruma gelmek

2. Cinsel istekleri aşırılaşmak


azgınlaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Azgınlaştırmak işi


azgınlaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Azgın duruma getirmek


azgınlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Azgın olma durumu, kudurganlık

Örnek:

1. Keman sesi teskin ediyormuş kaplanı, buna karşılık düdük sesi bu hayvanda azgınlık doğuruyormuş.

1. Keman sesi teskin ediyormuş kaplanı, buna karşılık düdük sesi bu hayvanda azgınlık doğuruyormuş.


azı

İlgili Kelimeler:

azı dişi

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Köpek dişlerinden sonra içeriye doğru, alt ve üst çenenin iki yanında beşer tane bulunan ve yiyecekleri öğütmeye yarayan dişlerin ortak adı, azı dişi, öğütücü diş

2. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Öküz arabalarında ön ve arka yastıkları dingile bağlayan ağaç çivi


azı çoğa saymak (veya tutmak)
Anlamı:

1. verilen küçük bir armağanı çok beğenmek


azı dişi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Azı


azıcık
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Çok az, biraz

Örnek:

1. Kahve caddeye oranla azıcık geride, bir bahçe içinde.

1. Kahve caddeye oranla azıcık geride, bir bahçe içinde.

2. zarf , zarf , zarf , zarf , (azı'cık) Kısa bir süre


azıcık aşım ağrısız başım
Anlamı:

1. `derdim olmasın da başka bir şey istemem` anlamında kullanılan bir söz


azık

İlgili Kelimeler:

yol azığı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gereken yiyecek ve içecek şeyler, nevale

Örnek:

1. Kimi azık torbasını, kimi yanındakinin kaba budunu yastık yapmıştı kafasına.

1. Kimi azık torbasını, kimi yanındakinin kaba budunu yastık yapmıştı kafasına.


azıklı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Azığı olan

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Yoksulları doyuran


azıklık
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Azık olarak ayrılan veya hazırlanan yiyecekler

2. Azık koymaya yarayan kap veya torba

3. Hemen yemek üzere, harman zamanından önce biçilip savrulan ekin


azıksız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Azığı olmayan


azıksız yola çıkanın iki gözü el torbasında olur
Anlamı:

1. `ileride gereksinim duyacağı şeyleri zamanında hazırlamayan kişi, hazırlık yapan diğer insanlardan yardım bekler` anlamında kullanılan bir söz


azıksızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Azıksız olma durumu


azil

İlgili Kelimeler:

azledilmek, azletmek, azlolunmak

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görevden alma


Lisan : Arapça ʿazl

azılı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Gözü bir şeyden yılmayan, azgın

Örnek:

1. Kahveci hem kulampara hem de azılı bir katil olarak şöhretli biri olduğundan bu mekâna ayak basan pek olmuyordu.

1. Kahveci hem kulampara hem de azılı bir katil olarak şöhretli biri olduğundan bu mekâna ayak basan pek olmuyordu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok şiddetli, korkunç

Örnek:

1. En azılı küfürler kalın bir argo kabuğu içinde saklı.

1. En azılı küfürler kalın bir argo kabuğu içinde saklı.


azim

İlgili Kelimeler:

azmetmek, azmettirmek

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir işteki engelleri yenme kararlılığı

Örnek:

1. Bu engin ruh, bu tükenmez azim, Türk milletinin varlık sebebidir.

1. Bu engin ruh, bu tükenmez azim, Türk milletinin varlık sebebidir.


Lisan : Arapça ʿazm

azimet
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Gidiş

Örnek:

1. Dâhiliye Nezaretinden mevrut telgrafta dahi azimetim bildirilmekte.

1. Dâhiliye Nezaretinden mevrut telgrafta dahi azimetim bildirilmekte.


Lisan : Arapça ʿazīmet

Telaffuz : azi:met

azimet etmek
Anlamı:

1. gitmek, yola çıkmak


azimkâr
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , İradeli, gayretli, istençli, kararlı

Örnek:

1. Kendisine kaybedecek vaktimiz olmadığını, vatanın fedakâr, azimkâr gençlere muhtaç olduğunu anlattım.

1. Kendisine kaybedecek vaktimiz olmadığını, vatanın fedakâr, azimkâr gençlere muhtaç olduğunu anlattım.


Lisan : Arapça ʿazm + Farsça -kār

azimkârane
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Kararlılıkla, kararlı olarak

Örnek:

1. Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkârane yürümesine borçluyuz.

1. Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkârane yürümesine borçluyuz.


Lisan : Arapça ʿazm + Farsça -kār-āne

Telaffuz : azimkâra:ne

azimkârlık
Anlamı:

1. Azimkâr olma durumu