Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
tanrılaşmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tanrı durumuna gelmek


tanrılaştırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tanrılaştırmak işi


tanrılaştırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Birini veya bir şeyi Tanrı diye tanımak, Tanrı yerine koymak

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Aşırı derecede övmek

Örnek:

1. Seni öyle bir tanrılaştırarak müdafaa etti ki dinlemeliydin Ferit, şimdi utancından boğulurdun.

1. Seni öyle bir tanrılaştırarak müdafaa etti ki dinlemeliydin Ferit, şimdi utancından boğulurdun.


tanrılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tanrıya özgü olan varlık, nitelik, uluhiyet


tanrısal
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , sıfat , sıfat , din bilgisi , din bilgisi , İlahi


tanrısallık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tanrısal olma durumu, uluhiyet


tanrısız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tanrısı olmayan, tanrı tanımayan, mülhit


Tanrısız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Allahsız


tanrısızlık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tanrısız olma durumu


tanrıtanımaz
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , sıfat , sıfat , felsefe , felsefe , Tanrı'nın varlığını inkâr eden, ate, ateist


Telaffuz : tanrı'tanımaz

tanrıtanımazlık
Anlamı:

1. isim , isim , felsefe , felsefe , isim , isim , felsefe , felsefe , Tanrı'nın varlığını inkâr eden öğreti, ateizm


tansık
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , İnsan aklının alamayacağı, şaşırtıcı, olağanüstü olay, mucize

Örnek:

1. Bir gün Oğuz Atay'ın bir tansık gibi edebiyatımızdan geçtiğini kavrayacağız.

1. Bir gün Oğuz Atay'ın bir tansık gibi edebiyatımızdan geçtiğini kavrayacağız.


tansıksı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Tansığa yakın, tansığa benzer, tansığı andıran

Örnek:

1. Yola çıkan barbar, o tansıksı kentle karşılaştığında geçmiş değerleri alımlayacaktır.

1. Yola çıkan barbar, o tansıksı kentle karşılaştığında geçmiş değerleri alımlayacaktır.


tansiyometre
Anlamı:

1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Gerilimölçer


Lisan : Fransızca tensiomètre

Telaffuz : tansiyome'tre

tansiyometri
Anlamı:

1. isim , isim , teknik , teknik , isim , isim , teknik , teknik , Gerilim ölçümü


Lisan : Fransızca tansiométrie

tansiyon

İlgili Kelimeler:

tansiyon aleti, tansiyon düşürücü, büyük tansiyon, küçük tansiyon

Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Kan basıncı

Örnek:

1. Yalnız tansiyon fevkalade. Katiyen et yememesi lazım.

1. Yalnız tansiyon fevkalade. Katiyen et yememesi lazım.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Gerilim


Lisan : Fransızca tension

tansiyon aleti
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Ölçümün yapıldığı andaki kan basıncı değerlerini gösteren alet


tansiyon düşürücü
Anlamı:

1. isim , isim , tıp , tıp , isim , isim , tıp , tıp , Atardamar basıncını düşüren ilaç


tansiyon ölçmek
Anlamı:

1. tıp , tıp , tıp , tıp , bir kimsenin özel bir aletle kan basıncını tespit etmek


tansiyonu çıkmak (veya fırlamak veya yükselmek)
Anlamı:

1. kan basıncı aniden yükselmek

Örnek:

1. Kocasının hiddetten tansiyonu yükseldi.

1. Kocasının hiddetten tansiyonu yükseldi.


tansiyonu düşürmek
Anlamı:

1. gerilimi azaltmak

Örnek:

1. Hiç değilse önde gelen fırkacıların tansiyonunu düşürmeyi de ümit etmişti.

1. Hiç değilse önde gelen fırkacıların tansiyonunu düşürmeyi de ümit etmişti.


tansiyonu yükseltmek
Anlamı:

1. gerilimi arttırmak


tantal
Anlamı:

1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Atom numarası 73, atom ağırlığı 180,88, yoğunluğu 16,6 olan, 3000 °C'ye doğru eriyen ve siyah bir toz durumunda elde edilen bir element (simgesi Ta)


Lisan : Fransızca tantale

tantana
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Görkem

Örnek:

1. Kerim Ağa epeyce büyük bir tantana ile oğullarından birinin düğününü yapmak üzere idi.

1. Kerim Ağa epeyce büyük bir tantana ile oğullarından birinin düğününü yapmak üzere idi.

2. Gürültü patırtı, kuru gürültü

3. Gereksiz, boş söz


Lisan : Arapça ṭanṭana

tantana yapmak (veya etmek)
Anlamı:

1. kuru gürültü çıkarmak

2. gereksiz yere, boşu boşuna konuşmak