92406 kayıt bulundu.
1. tıp , tıp , tıp , tıp , hastalık, üzüntü veya bebeğin emmemesi nedeniyle anneye süt gelmemek
1. emzirmeye son vermek
1. Fadime'yi aldım götürdüm, kaynanamın odasına bıraktım, sütten kesmiştim.
1. Fadime'yi aldım götürdüm, kaynanamın odasına bıraktım, sütten kesmiştim.
1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kötü soydan gelen (kimse)
1. Ben belki karışık bir adamım, ille velakin berbat, sütü bozuk bir herif değilim.
1. Ben belki karışık bir adamım, ille velakin berbat, sütü bozuk bir herif değilim.
2. Aşağılık, soysuz
1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Herhangi bir maddeden yapılan, zaman zaman üstünde çıkıntılı bir bölüm olan, genellikle bir altlığa, bazen doğrudan doğruya yere dayalı silindir biçiminde düşey destek, kolon
1. Terasın mermer sütunlarından birine dayanmış, sessiz sedasız bana baktığını görüyorum.
1. Terasın mermer sütunlarından birine dayanmış, sessiz sedasız bana baktığını görüyorum.
2. Gazete, dergi, kitap vb. yazılı şeylerde, sayfanın yukarıdan aşağıya doğru ayrılmış olduğu dar bölümlerden her biri, kolon
1. Böyle misaller sayıp dökmek gerekse satırlar değil, sütunlar dolar.
1. Böyle misaller sayıp dökmek gerekse satırlar değil, sütunlar dolar.
3. Alt alta sıralanmış şeyler dizisi
1. Rakam sütunu.
1. Rakam sütunu.
4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Oldukça yükseğe çıkan ve silindire benzeyen şey
1. Alev sütunu. Su sütunu.
1. Alev sütunu. Su sütunu.
5. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir tablo veya grafikte düşey durumdaki yüzey
Lisan : Farsça sutūn
1. isim , isim , isim , isim , Gövdesi klasik sütunlardan ince ve uzun olan küçük sütun
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sütunu olan
1. Fakültemizin sütunlu salonu binlerce gencin yoğun duygularının, önemli anılarının mekânıdır.
1. Fakültemizin sütunlu salonu binlerce gencin yoğun duygularının, önemli anılarının mekânıdır.
1. yer vermek, yayımlamak
1. Sanat dergilerinden biri bir ara, genç şairlere sütunlarını açmıştı.
1. Sanat dergilerinden biri bir ara, genç şairlere sütunlarını açmıştı.
1. isim , isim , isim , isim , Göğüsleri dik tutup dolgun göstermek için kullanılan, saten, dantel vb. kumaşlardan yapılan kadın iç çamaşırı
Lisan : Fransızca soutien-gorge sözünden
şuuraltı, tahteşşuur
1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Bilinç
1. İdeolojiler, bir tasavvurlar bütünüdür ama bu tasavvurların çok defa şuurla bir alakası yoktur.
1. İdeolojiler, bir tasavvurlar bütünüdür ama bu tasavvurların çok defa şuurla bir alakası yoktur.
Lisan : Arapça şuʿūr
Telaffuz : şuu:ru
1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Bilinçaltı
1. Şuuraltında yaşayan senaryo, kocasının yanlış rol oynaması ile baştan aşağı değişti.
1. Şuuraltında yaşayan senaryo, kocasının yanlış rol oynaması ile baştan aşağı değişti.
Telaffuz : şuu'raltı
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bilinçlendirilebilmek