Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sütten kesilmek
Anlamı:

1. tıp , tıp , tıp , tıp , hastalık, üzüntü veya bebeğin emmemesi nedeniyle anneye süt gelmemek


sütten kesmek
Anlamı:

1. emzirmeye son vermek

Örnek:

1. Fadime'yi aldım götürdüm, kaynanamın odasına bıraktım, sütten kesmiştim.

1. Fadime'yi aldım götürdüm, kaynanamın odasına bıraktım, sütten kesmiştim.


sütü bozuk
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , sıfat , sıfat , mecaz , mecaz , Kötü soydan gelen (kimse)

Örnek:

1. Ben belki karışık bir adamım, ille velakin berbat, sütü bozuk bir herif değilim.

1. Ben belki karışık bir adamım, ille velakin berbat, sütü bozuk bir herif değilim.

2. Aşağılık, soysuz


sütü bozukluk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sütü bozuk olma durumu


sütümsü
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sütsü


sütun
Anlamı:

1. isim , isim , mimarlık , mimarlık , isim , isim , mimarlık , mimarlık , Herhangi bir maddeden yapılan, zaman zaman üstünde çıkıntılı bir bölüm olan, genellikle bir altlığa, bazen doğrudan doğruya yere dayalı silindir biçiminde düşey destek, kolon

Örnek:

1. Terasın mermer sütunlarından birine dayanmış, sessiz sedasız bana baktığını görüyorum.

1. Terasın mermer sütunlarından birine dayanmış, sessiz sedasız bana baktığını görüyorum.

2. Gazete, dergi, kitap vb. yazılı şeylerde, sayfanın yukarıdan aşağıya doğru ayrılmış olduğu dar bölümlerden her biri, kolon

Örnek:

1. Böyle misaller sayıp dökmek gerekse satırlar değil, sütunlar dolar.

1. Böyle misaller sayıp dökmek gerekse satırlar değil, sütunlar dolar.

3. Alt alta sıralanmış şeyler dizisi

Örnek:

1. Rakam sütunu.

1. Rakam sütunu.

4. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Oldukça yükseğe çıkan ve silindire benzeyen şey

Örnek:

1. Alev sütunu. Su sütunu.

1. Alev sütunu. Su sütunu.

5. matematik , matematik , matematik , matematik , Bir tablo veya grafikte düşey durumdaki yüzey


Lisan : Farsça sutūn

sütun gibi
Anlamı:

1. düzgün biçimli (bacak)


sütuncuk
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Gövdesi klasik sütunlardan ince ve uzun olan küçük sütun


sütüne havale etmek
Anlamı:

1. işi, beklenen biçimde yapmasını o kişinin vicdanına bırakmak


sütüne kalmak
Anlamı:

1. insanlığına, namusuna kalmak


sütunlu
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sütunu olan

Örnek:

1. Fakültemizin sütunlu salonu binlerce gencin yoğun duygularının, önemli anılarının mekânıdır.

1. Fakültemizin sütunlu salonu binlerce gencin yoğun duygularının, önemli anılarının mekânıdır.


sütununu açmak
Anlamı:

1. yer vermek, yayımlamak

Örnek:

1. Sanat dergilerinden biri bir ara, genç şairlere sütunlarını açmıştı.

1. Sanat dergilerinden biri bir ara, genç şairlere sütunlarını açmıştı.


sutyen
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , 343 sütyen


Lisan : Fransızca soutien-gorge sözünden

sütyen
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Göğüsleri dik tutup dolgun göstermek için kullanılan, saten, dantel vb. kumaşlardan yapılan kadın iç çamaşırı


Lisan : Fransızca soutien-gorge sözünden

sütyenci
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sütyen diken ve satan kimse


sütyencilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sütyencinin işi


şuur

İlgili Kelimeler:

şuuraltı, tahteşşuur

Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Bilinç

Örnek:

1. İdeolojiler, bir tasavvurlar bütünüdür ama bu tasavvurların çok defa şuurla bir alakası yoktur.

1. İdeolojiler, bir tasavvurlar bütünüdür ama bu tasavvurların çok defa şuurla bir alakası yoktur.


Lisan : Arapça şuʿūr

Telaffuz : şuu:ru

şuuraltı
Anlamı:

1. isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , isim , isim , ruh bilimi , ruh bilimi , Bilinçaltı

Örnek:

1. Şuuraltında yaşayan senaryo, kocasının yanlış rol oynaması ile baştan aşağı değişti.

1. Şuuraltında yaşayan senaryo, kocasının yanlış rol oynaması ile baştan aşağı değişti.


Telaffuz : şuu'raltı

şuurlanabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bilinçlenebilme


şuurlanabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bilinçlenebilmek


şuurlandırabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bilinçlendirebilme


şuurlandırabilmek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Bilinçlendirebilmek


şuurlandırılabilme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şuurlandırılabilmek işi


şuurlandırılabilmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bilinçlendirilebilmek


şuurlandırılma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bilinçlendirilmek