Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
süpürtme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Süpürtmek işi


süpürtmek fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Süpürme işini yaptırmak

Örnek:

1. Orta hizmetini bile ona gördürüyor, koca evi ona sildirip süpürtüyordu.

1. Orta hizmetini bile ona gördürüyor, koca evi ona sildirip süpürtüyordu.


süpürülme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Süpürülmek işi


süpürülmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Süpürme işi yapılmak

Örnek:

1. Yaya kaldırımının iki tarafına yar gibi karlar süpürülmüş tenha bir sokakta idi.

1. Yaya kaldırımının iki tarafına yar gibi karlar süpürülmüş tenha bir sokakta idi.


süpürüş
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Süpürme işi


süpürüverme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Süpürüvermek işi


süpürüvermek fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Hızlıca süpürmek

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Atmak

Örnek:

1. Çabuk çabuk süpürüverdi, ölen kocasının asla sevmediği, beğenmediği, istemediği tüm özelliklerini belleğinin dışına.

1. Çabuk çabuk süpürüverdi, ölen kocasının asla sevmediği, beğenmediği, istemediği tüm özelliklerini belleğinin dışına.


Telaffuz : süpürü'vermek

sur
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Uğur, alın yazısı, talih


sur
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Kale duvarı

Örnek:

1. Kıyamet kopar gibi bir velvele koptu, bütün ordu surların üstüne atıldı.

1. Kıyamet kopar gibi bir velvele koptu, bütün ordu surların üstüne atıldı.


Lisan : Arapça sūr

Sur
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Diyarbakır iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

sura
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yumuşak ince bir tür ipekli kumaş

2. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Bu kumaştan yapılan


Lisan : (Surate şehrinin adından)

şura
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Anlatana veya söyleyene göre biraz uzakta olan yer, şu yer

Örnek:

1. Şuraya oturmuştu.

1. Şuraya oturmuştu.


Telaffuz : şu'ra

şûra
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir alanla ilgili olarak oluşturulan danışma kurulu

Örnek:

1. Millî eğitim şûrası. Sağlık şûrası.

1. Millî eğitim şûrası. Sağlık şûrası.


Lisan : Arapça şūrā

Telaffuz : şu:ra:

şuracık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yakın ve belirli bir yer


Telaffuz : şu'racık

şuracıkta
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Yakın ve belirli bir yerde

Örnek:

1. Hemen, şimdi, şuracıkta, gece yarısı bizi evlendireceksin!

1. Hemen, şimdi, şuracıkta, gece yarısı bizi evlendireceksin!


Telaffuz : şu'racıkta

şurada
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Şu yerde


Telaffuz : şu'rada

şurada burada
Anlamı:

1. birçok yerde, rastgele yerde


şuradan buradan
Anlamı:

1. birçok yerden, rastgele yerden

2. her konudan


sürahi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İçecek koymaya yarar, cam, plastik vb.nden yapılan kap

Örnek:

1. Bardaklara, sürahilere, kırılacak şeylere iyi dikkat ediniz.

1. Bardaklara, sürahilere, kırılacak şeylere iyi dikkat ediniz.


Lisan : Arapça ṣurāḥī

Telaffuz : süra:hi

şuralı

İlgili Kelimeler:

şuralı buralı

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şu yerin halkından olan, şu yöreden olan


Telaffuz : şu'ralı

şuralı buralı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Değişik yerlerden olan

Örnek:

1. Şuralı buralı birtakım insanlar.

1. Şuralı buralı birtakım insanlar.


şurası
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şu yer

Örnek:

1. Şurasının manzarası daha güzel.

1. Şurasının manzarası daha güzel.

2. Şu

Örnek:

1. Şurasını unutmayın ki bilgisizlik her türlü felakete yol açabilir.

1. Şurasını unutmayın ki bilgisizlik her türlü felakete yol açabilir.


Telaffuz : şu'rası

surat

İlgili Kelimeler:

surat düşkünü, asık surat, çatık surat, ekşi surat, kepçe surat

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Yüz (II)

Örnek:

1. Neredense suratına bir de sinek musallat olmuştu.

1. Neredense suratına bir de sinek musallat olmuştu.

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Somurtkanlık, asık yüzlülük

3. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Soğuk davranma

Örnek:

1. Ne vurdumduymaz misafirdi bunlar, ne surattan anlıyorlardı ne rumuzdan ne kinayeden.

1. Ne vurdumduymaz misafirdi bunlar, ne surattan anlıyorlardı ne rumuzdan ne kinayeden.


Lisan : Arapça ṣūret

sürat

İlgili Kelimeler:

sürat katarı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Hızlılık, çabukluk, ivinti

2. fizik , fizik , fizik , fizik , Hız


Lisan : Arapça surʿat

surat (veya suratı) bir karış
Anlamı:

1. öfkeli, kızgın ve somurtkan