Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sözlük bilgisi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sözlükçülük


sözlük birimi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sözlükte madde başı olarak yer alacak anlamlı söz varlığı, leksik birimi


sözlükçe
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Herhangi bir bilim dalının söz varlığını içeren sözlük


sözlükçü
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sözlük yazan ve hazırlayan kimse, lügatçi, leksikograf


sözlükçülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir dilin veya karşılıklı olarak daha fazla dilin söz varlığını sözlük biçiminde ortaya koymak üzere yöntemleri araştırma; sözlük hazırlama, yazma ilkelerini, kurallarını geliştirme ve uygulama alanına çıkarma işi, sözlük bilgisi, lügatçilik, leksikografi


sözlükleşme
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sözlükleşmek durumu


sözlükleşmek fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Bir söz, sözlük maddesi değeri kazanmak


sözlülük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sözlü olma durumu


sözsel
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Söze ilişkin, sözle ilgili

Örnek:

1. Eski musikimizin sözsel özelliğinde saptadığımız iç anlam yelpazelerine gönül vererek Boğaziçi'ni duyguya getirir.

1. Eski musikimizin sözsel özelliğinde saptadığımız iç anlam yelpazelerine gönül vererek Boğaziçi'ni duyguya getirir.


sözsellik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sözsel olma durumu


sözsüz

İlgili Kelimeler:

sözsüz oyun

Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Konuşmadan yapılan, kelimesiz

Örnek:

1. Bu konuda sözlü bir mutabakat yoktu aralarında, sözsüz bir uzlaşmaydı yalnızca.

1. Bu konuda sözlü bir mutabakat yoktu aralarında, sözsüz bir uzlaşmaydı yalnızca.

2. müzik , müzik , müzik , müzik , Sözleri olmaksızın çalınan (müzik), çalgısal, enstrümantal


sözsüz oyun
Anlamı:

1. isim , isim , tiyatro , tiyatro , isim , isim , tiyatro , tiyatro , Düşünce ve duyguları müzik veya türlü eşyalar eşliğinde bazen dansla, bazen de gövde ve yüz hareketleriyle yansıtmayı amaçlayan oyun, pandomim

Örnek:

1. Seyirlik köylü oyunları içinde de dramatik nitelikte sözsüz oyunlara rastlanır.

1. Seyirlik köylü oyunları içinde de dramatik nitelikte sözsüz oyunlara rastlanır.


sözsüzlük
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sözsüz olma durumu


sözü (veya sözünü) çevirmek
Anlamı:

1. lafı çevirmek

Örnek:

1. Yüzüm biraz değişmiş olmalı ki Hayri sözünü çevirdi.

1. Yüzüm biraz değişmiş olmalı ki Hayri sözünü çevirdi.


sözü açılmak
Anlamı:

1. bir şey veya bir konu üzerinde konuşulmaya başlanmak


sözü ağzına tıkamak
Anlamı:

1. lafı ağzına tıkamak


sözü ağzında bırakmak
Anlamı:

1. lafı ağzında bırakmak


sözü ağzında gevelemek
Anlamı:

1. lafı ağzında gevelemek


sözü ağzında kalmak
Anlamı:

1. konuşmasını bitirememek

Örnek:

1. Doktorun sözü ağzında kaldı. Sevim hanım: -Hâl neresi oluyor? diye sordu.

1. Doktorun sözü ağzında kaldı. Sevim hanım: -Hâl neresi oluyor? diye sordu.


sözü ağzından almak
Anlamı:

1. lafı ağzından almak

Örnek:

1. Kız, sözü anasının ağzından alarak: -Zaten biz geleli daha kaç gün oldu? dedi.

1. Kız, sözü anasının ağzından alarak: -Zaten biz geleli daha kaç gün oldu? dedi.


sözü bağlamak
Anlamı:

1. lafı bağlamak

Örnek:

1. Sözü şöyle mi bağlayacağız: Aydın kişinin hem akıllı hem bilgili hem zeki olması zorunludur.

1. Sözü şöyle mi bağlayacağız: Aydın kişinin hem akıllı hem bilgili hem zeki olması zorunludur.


sözü dağıtmak
Anlamı:

1. konuşurken birçok konuya değinerek anlatmak isteği konudan uzaklaşmak

Örnek:

1. Konuştuğu konu üstünde, sözü dağıtmadan dikkatini, bilgisini onun kadar toplayan insan görmedim.

1. Konuştuğu konu üstünde, sözü dağıtmadan dikkatini, bilgisini onun kadar toplayan insan görmedim.


sözü dolandırmak
Anlamı:

1. lafı dolandırmak


sözü döndürüp dolaştırmak
Anlamı:

1. lafı döndürüp dolaştırmak


sözü edilmek
Anlamı:

1. adı anılmak, bahsedilmek

2. önemli sayılmak

Örnek:

1. Kendim askerlikte sözü edilir bir hizmet görmüş değilim.

1. Kendim askerlikte sözü edilir bir hizmet görmüş değilim.