Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sidikli meşe
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Yanarken su çıkaran bir tür meşe


sidiklik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Canlılarda sidiğin atıldığı organ

2. Pisuvar

3. argo , argo , argo , argo , Tutukevlerinde ağır suç işleyen kimselerin cezalandırılmak üzere kapatıldıkları hücre


sıdk
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Doğruluk, gerçeklik

2. İçten bağlılık


Lisan : Arapça ṣidḳ

sıdkı sıyrılmak
Anlamı:

1. birine karşı duyulan güven ve inancı yitirmek

Örnek:

1. Adına en soylu dileklerde bulunduğumuz bu bağırgan, kaba ve düşüncesiz insan yığınından, o dakikada sıdkım sıyrılmaya yetti.

1. Adına en soylu dileklerde bulunduğumuz bu bağırgan, kaba ve düşüncesiz insan yığınından, o dakikada sıdkım sıyrılmaya yetti.

2. birinden veya bir şeyden soğumak

3. birinden veya bir şeyden bıkmak


siesta
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , 343 öğle uykusu


Lisan : İspanyolca siesta

sif
Anlamı:

1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , İthalatta bir malın bedeli, sigortası ve navlun giderleriyle birlikte olmak üzere maliyeti


Lisan : İngilizce cost, insurance ve freight sözlerinin kısaltması

şif
Anlamı:

1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , Pamuk kozası

Örnek:

1. Ortalık acı acı yanık şif kokuyordu.

1. Ortalık acı acı yanık şif kokuyordu.

2. Şırası alınmış üzüm posası


Lisan : Ermenice

şifa

İlgili Kelimeler:

şifahane, şifa otu, akıllara şifa, darüşşifa

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bedensel veya ruhsal bir hastalığın son bulması, hastalıktan kurtulma, onma

Örnek:

1. Son yüzyıl içinde bizi bu hâlden kurtarmak isteyen hiçbir davranış şifa getiremedi.

1. Son yüzyıl içinde bizi bu hâlden kurtarmak isteyen hiçbir davranış şifa getiremedi.


Lisan : Arapça şifāʾ

Telaffuz : şifa:

şifa bulmak
Anlamı:

1. iyi olmak, onmak


şifa niyetine
Anlamı:

1. bir kimseye ilaç verilirken `iyi olması, fayda sağlaması dileğiyle` anlamında kullanılan bir söz


şifa otu
Anlamı:

1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Demet hâlinde çiçek açan ve küçük bir saraypatına benzeyen otsu bir bitki (Erigeron)


şifa vermek
Anlamı:

1. iyi etmek, sağlığına kavuşturmak

Örnek:

1. Hastalara türlü maceralarla şifa vermesini ben bilirim.

1. Hastalara türlü maceralarla şifa vermesini ben bilirim.


şifahane
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Hastane


Lisan : Arapça şifāʾ + Farsça ḫāne

Telaffuz : şifa:ha:ne

şifahen
Anlamı:

1. zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , zarf , zarf , eskimiş , eskimiş , Ağızdan, sözle söyleyerek


Lisan : Arapça şifāhen

Telaffuz : şifa:hen

şifahi
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , sıfat , sıfat , eskimiş , eskimiş , Sözlü, tahrirî karşıtı

Örnek:

1. Hilmi Bey'in bir âdeti de kira arabasına bindiği zaman arabacı ile şifahi bir mukavele akdetmesiydi.

1. Hilmi Bey'in bir âdeti de kira arabasına bindiği zaman arabacı ile şifahi bir mukavele akdetmesiydi.


Lisan : Arapça şifāhī

Telaffuz : şifa:hi:

şifalar olsun
Anlamı:

1. aksıranlara, banyodan çıkanlara veya ilaç içenlere söylenen bir iyi dilek sözü


şifalı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sağlığa yararlı olan

Örnek:

1. Bir hastaya tatbik edilen serum derhâl şifalı tesirini göstermiştir.

1. Bir hastaya tatbik edilen serum derhâl şifalı tesirini göstermiştir.


şifasız
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Şifası olmayan

Örnek:

1. Şifasız bir dert.

1. Şifasız bir dert.


sıfat

İlgili Kelimeler:

sıfat-fiil, sıfat takımı, sıfat tamlaması, belgisiz sıfat, pekiştirmeli sıfat, türemiş sıfat, yalın sıfat, belirsizlik sıfatı, belirtme sıfatı, gösterme sıfatı, işaret sıfatı, niteleme sıfatı, sayı sıfatı, sıra sayı sıfatı, soru sıfatı, üleştirme sıfatı

Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Bir kimsenin görev, ödev, toplumsal veya hukuki bakımdan yeri ve özelliği

Örnek:

1. Başvezir sıfatıyla hükûmet işlerini idare eder.

1. Başvezir sıfatıyla hükûmet işlerini idare eder.

2. dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , dil bilgisi , Bir adı, nitelik, nicelik, yer, sıra vb. bakımından niteleyen, belirten kelime, ön ad

Örnek:

1. Beyaz (ev), güzel (çocuk), beş (gün), bu (kitap) gibi.

1. Beyaz (ev), güzel (çocuk), beş (gün), bu (kitap) gibi.

3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Yüz, kılık ve dış görünüş

Örnek:

1. Takındığı bu sıfatı boynundaki kravattan fazla mühimsediği yoktu.

1. Takındığı bu sıfatı boynundaki kravattan fazla mühimsediği yoktu.


Lisan : Arapça ṣifat

sıfat-fiil

İlgili Kelimeler:

sıfat-fiil grubu, geçmiş zaman sıfat-fiili, gelecek zaman sıfat-fiili, geniş zaman sıfat-fiili

Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Fiilden -en, -r, -ecek vb. eklerle türetilmiş ad ve sıfat görevinde kullanılan kelimeler, ortaç, durum ortacı, partisip

Örnek:

1. gelecek hafta, gelen gideni aratır, çıkar yol.

1. gelecek hafta, gelen gideni aratır, çıkar yol.


sıfat-fiil grubu
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Sıfat-fiillerin cümlede birlikte kullanıldıkları kelimelerle oluşturduğu grup


sıfat takımı
Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Bir cümlede sıfatların oluşturduğu ayrı ayrı ögeler


sıfat tamlaması

İlgili Kelimeler:

zincirleme sıfat tamlaması

Anlamı:

1. isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , isim , isim , dil bilgisi , dil bilgisi , Sıfatların kendilerinden sonra gelen bir adı niteleyerek veya belirterek kurduğu tamlama

Örnek:

1. Beyaz ev. Hangi kız?

1. Beyaz ev. Hangi kız?


sıfatlandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sıfatlandırmak işi


sıfatlandırmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Herhangi bir kimseye bir sıfat veya unvan vermek