92406 kayıt bulundu.
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Bir sebebi olmaksızın
1. Sebepsizce ağlamamak hayatta nafile yere katlandığımız mahrumiyetlerden biridir.
1. Sebepsizce ağlamamak hayatta nafile yere katlandığımız mahrumiyetlerden biridir.
Telaffuz : sebepsi'zce
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Düğün gecesi
Lisan : Farsça şeb + Arapça ʿarūs
Telaffuz : şe'biaru:su
1. isim , isim , isim , isim , Mevlâna'nın ölüm yıl dönümü olan 17 Aralık'ta düzenlenen tören
Özel: Evet
Lisan : Farsça şeb + Arapça ʿarūs
Telaffuz : şe'biaru:su
sebilhane
1. isim , isim , isim , isim , Kutsal günlerde karşılık beklemeden hayır için dağıtılan içme suyu
2. Genellikle camilere bitişik özel bir biçimde yapılmış, karşılık beklemeden hayır için içme suyu dağıtılan taş yapı, sebilhane
3. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , Meyan kökü şerbetini bir hayır için dağıtma
Lisan : Arapça sebīl
Telaffuz : sebi:li
1. bol bol vermek, dağıtmak
1. Dünya üzerindeki tüm canlılara sebil edilmiş bir nitelik değildir iğrenmek.
1. Dünya üzerindeki tüm canlılara sebil edilmiş bir nitelik değildir iğrenmek.
1. isim , isim , isim , isim , Sokaklarda dolaşarak sebil dağıtan kimse
2. Sebilde su dağıtmakla görevli kimse
1. isim , isim , isim , isim , Sebil
Lisan : Arapça sebīl + Farsça ḫāne
Telaffuz : sebilha:ne
1. isim , isim , isim , isim , Giresun iline bağlı ilçelerden biri
Özel: Evet
Telaffuz : şebi'nkarahisar
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , En uzun gece
Lisan : Farsça şeb + yeldā
Telaffuz : şe'biyelda:
1. isim , isim , edebiyat , edebiyat , isim , isim , edebiyat , edebiyat , XVII. yüzyılda divan şiirinde başlayan, karmaşık mazmunlara, hayal oyunlarına, güç anlaşılır, alışılmadık benzetmelere dayanan süslü bir anlatım biçimi
Lisan : Arapça sebk + hindī
Telaffuz : se'bkihindi:
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Çiy
1. Islak çimenlerle, sararmış topraklar üstünde şebnemler parlıyor.
1. Islak çimenlerle, sararmış topraklar üstünde şebnemler parlıyor.
Lisan : Farsça şebnem
sebze çorbası, sebze meyve toptancısı, donmuş sebze, kuru sebze, yaş sebze
1. isim , isim , isim , isim , Genellikle pişirilerek yenen bitkiler veya bunların taneleri, göveri, göverti, sebzevat, zerzevat
Lisan : Farsça sebze
1. isim , isim , isim , isim , İnce doğranmış soğanın yağda kavrulmasından sonra havuç, patates, maydanoz, pazı yaprağı, kereviz yaprağı ve pirinç karışımıyla pişirilmesi ve süzgeçten geçirilmesiyle hazırlanan karışımın süt ve yumurtayla çırpılması ve kısık ateşte kaynatılmasıyla yapılan bir çorba türü
1. isim , isim , ticaret , ticaret , isim , isim , ticaret , ticaret , Kabzımal
1. isim , isim , isim , isim , Sebze satan kimse, zerzevatçı
1. Bakkallar, sebzeciler eline bir iki şey tutuştururlardı.
1. Bakkallar, sebzeciler eline bir iki şey tutuştururlardı.
turfanda sebzecilik
1. isim , isim , isim , isim , Sebzecinin yaptığı iş, zerzevatçılık
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Sebze
Lisan : Farsça sebze + Arapça -vāt
Telaffuz : sebzeva:tı
1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Yiğitlik
1. Şecaat arz ederken merdikıpti sirkatin söyler.
1. Şecaat arz ederken merdikıpti sirkatin söyler.
Lisan : Arapça şecāʿat
Telaffuz : şeca:at
1. isim , isim , isim , isim , Kafeterya, lokanta, büyük mağaza vb. yerlerde yemeği alma, parayı kasaya ödeme gibi bazı hizmetlerin alıcı tarafından yerine getirilmesi