92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , isim , isim , halk ağzında , halk ağzında , İnek
2. argo , argo , argo , argo , Esrar
Telaffuz : sarı'kız
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Başına sarık sarmış olan, sarığı olan
1. Ak sakallı, hırçın bakışlı sarıklı ihtiyarın karşısında kasketleri ters dönmüş, minder üzerinde oturan on tane delikanlı gördüm.
1. Ak sakallı, hırçın bakışlı sarıklı ihtiyarın karşısında kasketleri ters dönmüş, minder üzerinde oturan on tane delikanlı gördüm.
2. isim , isim , mecaz , mecaz , isim , isim , mecaz , mecaz , Müslüman din adamı, hoca
1. isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , isim , isim , hayvan bilimi , hayvan bilimi , Sıcak ve ılık denizlerin kıyı bölgelerinde yaşayan kemikli bir tür balık
Telaffuz : sarı'kuyruk
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Su veya yağmur, bol ve sesli bir biçimde (akmak, yağmak), şar şar
1. Irmak aşağıda bir yandan kayalığın üzerine şarıl şarıl boşanıyor.
1. Irmak aşağıda bir yandan kayalığın üzerine şarıl şarıl boşanıyor.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sarılma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sarı bir renk almak, sararmak
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Su bol bol akarken `şarıltı` sesi çıkarmak
1. Senden ayrılırsam şu şarıldayan suyun sesini bir daha işitmez olayım.
1. Senden ayrılırsam şu şarıldayan suyun sesini bir daha işitmez olayım.
sarılgan gövde
1. sıfat , sıfat , bitki bilimi , bitki bilimi , sıfat , sıfat , bitki bilimi , bitki bilimi , Sapı yakınındaki başka bitkilere, başka şeylere sarılıp yükselen, otsu veya odunsu (sap, bitki), sarmaşan
1. isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , isim , isim , bitki bilimi , bitki bilimi , Tutunup sarılmaya yarayan uzun sürgün
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sarılmış olan
1. Parlak kâğıtlara sarılı kokulu sabunlar getireceğine, kapağı dönerli aynalı kremler alacağına söz verdi.
1. Parlak kâğıtlara sarılı kokulu sabunlar getireceğine, kapağı dönerli aynalı kremler alacağına söz verdi.
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Üstünde sarı renk bulunan
1. Yonca'nın elindeki kâğıt parçasında, yeşilli, sarılı, kırmızılı bir kelebek çıkartması var.
1. Yonca'nın elindeki kâğıt parçasında, yeşilli, sarılı, kırmızılı bir kelebek çıkartması var.
1. isim , isim , isim , isim , Sarı olma durumu
1. Yalnız, yüzümün sarılığını, hâlsizliğimi babamdan nasıl saklayacağım?
1. Yalnız, yüzümün sarılığını, hâlsizliğimi babamdan nasıl saklayacağım?
2. Sarı renk
3. tıp , tıp , tıp , tıp , Derinin, dokuların ve organizmadaki sıvıların sarı bir renk almasıyla beliren hastalık, karaciğer yangısı, hepatit
4. tıp , tıp , tıp , tıp , Derinin sarı renk aldığı bir hastalık belirtisi
1. yoğun etki altında kalmak
1. Çünkü bir bakmışım ki hep başkalarının fikirleriyle sarılıp kundaklanmışım.
1. Çünkü bir bakmışım ki hep başkalarının fikirleriyle sarılıp kundaklanmışım.
1. nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , nesnesiz , nesnesiz , -le , -le , Birbirlerine sarılmak
1. isim , isim , isim , isim , Sarılmak işi
1. İlk büyük kanlı paylaşım sona ermiş, yaralar sarılmaya çalışılıyordu.
1. İlk büyük kanlı paylaşım sona ermiş, yaralar sarılmaya çalışılıyordu.