92406 kayıt bulundu.
1. isim , isim , isim , isim , Saymama, dikkate almama
2. Vazgeçme
Lisan : Arapça ṣarf + naẓar
Telaffuz : sa'rfınazar
1. hesaba katmamak, saymamak
2. vazgeçmek
1. Aldığı emirde, şayet ilk görüşte teşhiste eminse metroya bile binmekten sarfınazar edecekti.
1. Aldığı emirde, şayet ilk görüşte teşhiste eminse metroya bile binmekten sarfınazar edecekti.
1. isim , isim , isim , isim , Harcanan şeylerin tümü, harcama, masraf
1. Sarfiyat hususunda bir şart koşmuyorlar.
1. Sarfiyat hususunda bir şart koşmuyorlar.
Lisan : Arapça ṣarfiyyāt
Telaffuz : sarfiya:tı
sargı bezi, sargı yeri, alçılı sargı
1. isim , isim , isim , isim , Esnek bir maddeden yapılmış uzun, dar ve ince şerit
2. Bir elektrik makinesinde veya aracında aynı devreyi oluşturan iletkenlerin tümü
3. tıp , tıp , tıp , tıp , Vücudun bir bölümünü yerinde veya baskı altında tutmak amacıyla uygun biçimde sarılmış şerit
1. Kendisi ağır bir asker gölgesi, yalnız bir kolu beyaz bir sargı içinde.
1. Kendisi ağır bir asker gölgesi, yalnız bir kolu beyaz bir sargı içinde.
1. isim , isim , isim , isim , Keten veya pamuk ipliğinden üretilen ve mikroplardan arındırılmış şerit biçiminde kesilmiş, vücudun belli bir bölgesini sarmak için yapılmış bağ
1. Başımın sargılı, sargı bezinin kanlı olduğunu unutmuştum.
1. Başımın sargılı, sargı bezinin kanlı olduğunu unutmuştum.
1. isim , isim , isim , isim , Savaş, deprem vb. durumlarda yaralılara ilk yardımın yapılabilmesi için geçici olarak kurulan nokta
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Sargı sarılmış, sargısı olan
1. Kadının burnu sargılı, yüzü sarıydı.
1. Kadının burnu sargılı, yüzü sarıydı.
sargın eğitim
1. zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , zarf , zarf , halk ağzında , halk ağzında , İçten, yürekten
1. isim , isim , isim , isim , Örgün ve yaygın eğitim dışında, bireyin hayat boyu süren bilgi, beceri ve yetkinlik kazanımı, informel eğitim
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Alkollü içki veya keyif verici bir madde sebebiyle kendini bilmeyecek durumda olan (kimse), esrik, mest(I), sermest, başı dumanlı, kafası bulutlu, kafası iyi, kafası dumanlı, kafası kıyak
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Bir şeyden çok fazla mutluluk duyan
1. Zafer sarhoşu.
1. Zafer sarhoşu.
3. zarf , zarf , mecaz , mecaz , zarf , zarf , mecaz , mecaz , Hoşa giden bir etki ile kendinden geçmiş olarak, esrik
1. Arılar bahar çiçekleriyle sarhoş dolaşıyorlar.
1. Arılar bahar çiçekleriyle sarhoş dolaşıyorlar.
Lisan : Farsça ser + ḫoş
1. zarf , zarf , zarf , zarf , Sarhoş bir biçimde, sarhoş olarak, sermestane
Telaffuz : sarho'şça
1. -le , -le , -le , -le , Sarhoş gibi olmak, sarhoş olmaya başlamak
1. Ağzına üflediği esrarlı dumanla sarhoşlayan ve uyuklayan kediye küçük bir çakıl fırlattı.
1. Ağzına üflediği esrarlı dumanla sarhoşlayan ve uyuklayan kediye küçük bir çakıl fırlattı.
1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sarhoş duruma gelmek, sarhoş olmak
1. Kına gecesinde hizmet eden ev sahipleri, onlara yardım eden hamarat, becerikli komşular saz takımından, sarhoşlaşmış davetlilerden daha çok gürültü ediyorlardı.
1. Kına gecesinde hizmet eden ev sahipleri, onlara yardım eden hamarat, becerikli komşular saz takımından, sarhoşlaşmış davetlilerden daha çok gürültü ediyorlardı.
1. kendini sarhoş gibi göstermek, sarhoş olmuşçasına davranmak
1. Hatta sarhoşluğa vurup orada kaldığım geceler de oldu.
1. Hatta sarhoşluğa vurup orada kaldığım geceler de oldu.
1. isim , isim , isim , isim , Sarhoş olma durumu, esriklik, mestlik, sermestlik, sermesti
1. Sarhoşluğu hicvetmek, hiciv silahıyla sarhoşluğa saldırmak gerekmektedir.
1. Sarhoşluğu hicvetmek, hiciv silahıyla sarhoşluğa saldırmak gerekmektedir.
2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Dalgınlık, şaşkınlık
1. Deniz rüzgârı yüzümdeki sarhoşluğu yıkadı.
1. Deniz rüzgârı yüzümdeki sarhoşluğu yıkadı.
1. `artık gerçekleri gördüm` anlamında kullanılan bir söz
1. Sarhoştum aydım, böyle yaşamaktan caydım, diyerek birdenbire yeniden gazeteciliğe dönmek olacak iş değildi.
1. Sarhoştum aydım, böyle yaşamaktan caydım, diyerek birdenbire yeniden gazeteciliğe dönmek olacak iş değildi.
1. isim , isim , isim , isim , Hint kadınlarına özgü giysi
2. Bu giysinin yapıldığı kumaş
1. Sari denir kumaşa bürünen, ayağı bilezikli ve burunları incili veya mücevherli kadınlar...
1. Sari denir kumaşa bürünen, ayağı bilezikli ve burunları incili veya mücevherli kadınlar...
Lisan : Hintçe