Sözlük

Her geçen gün büyüyen ve güncellenen TDE sözlüğü...

92406 kayıt bulundu.

Sırala
sandıklanmak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Sandığa konulmak, sandığa yerleştirilmek


sandıklı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Duvar kaplamalarında kullanılan bir tür ince tahta

2. eskimiş , eskimiş , eskimiş , eskimiş , Süs olarak kullanılan bir tür altın para


Sandıklı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Afyonkarahisar iline bağlı ilçelerden biri


Özel: Evet

Telaffuz : Sa'ndıklı

sandıktaki sırtında, ambardaki karnında
Anlamı:

1. `nesi varsa giyer, nesi varsa yer` anlamında kullanılan bir söz


sandıktan çıkmak
Anlamı:

1. halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , halk ağzında , seçimle işbaşına gelmek


sandırma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sandırmak işi


sandırmak fiil
Anlamı:

1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Sanmasına sebep olmak, zannettirmek

Örnek:

1. Kendisini ona yaklaşmış, onunla baş başa kalmış sandıran tenhalığa sevindi.

1. Kendisini ona yaklaşmış, onunla baş başa kalmış sandıran tenhalığa sevindi.


sanduka
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Mezarın üzerine yerleştirilmiş, tabut büyüklüğünde tahta veya mermer sandık

Örnek:

1. Sandukanın yeşil çuhasına başını dayadığında, sanki bir el saçlarını okşayıp teskin edecekti onu.

1. Sandukanın yeşil çuhasına başını dayadığında, sanki bir el saçlarını okşayıp teskin edecekti onu.


Lisan : Arapça ṣandūḳa

Telaffuz : sandu'ka

sandviç
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , İki ince ekmek dilimi arasına tereyağı, peynir, sucuk vb. konularak hazırlanan yiyecek

Örnek:

1. Ben köşedeki büfeden size sandviç getirebilirim.

1. Ben köşedeki büfeden size sandviç getirebilirim.


Lisan : İngilizce sandwich

sandviççi
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sandviç yapan ve satan kimse

Örnek:

1. Barbaros Bulvarı üzerinde ufak bir sandviççide oturmuş konuşuyorlardı.

1. Barbaros Bulvarı üzerinde ufak bir sandviççide oturmuş konuşuyorlardı.


sandviççilik
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sandviççinin yaptığı iş


sanem
Anlamı:

1. isim , isim , eskimiş , eskimiş , isim , isim , eskimiş , eskimiş , Put (I)

2. mecaz , mecaz , mecaz , mecaz , Çok güzel kadın


Lisan : Arapça ṣanem

sangı
Anlamı:

1. sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , sıfat , sıfat , halk ağzında , halk ağzında , Sersemleşmiş, şaşkınlaşmış olan, sözü kolayca anlamayan


sangılama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sangılamak durumu


sangılamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , nesnesiz , nesnesiz , halk ağzında , halk ağzında , Sangı olmak, sersemleşmek, şaşkınlaşmak


sangılık
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sersemlik, şaşkınlık

Örnek:

1. Nen var, niçin böyle küskün duruyorsun, dediler.-Hiç, dedi, başımda bir sangılık var.

1. Nen var, niçin böyle küskün duruyorsun, dediler.-Hiç, dedi, başımda bir sangılık var.


şangır şungur
Anlamı:

1. zarf , zarf , zarf , zarf , Büyük bir şangırtı çıkararak

Örnek:

1. Koca ayna şangır şungur kırıldı.

1. Koca ayna şangır şungur kırıldı.


şangırdama
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şangırdamak işi


şangırdamak fiil
Anlamı:

1. nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , nesnesiz , Tabak, bardak vb. bir yere veya birbirine çarparken, kırılırken gürültülü ve çınlayıcı ses çıkarmak


şangırdatma
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Şangırdatmak işi


şangırdatmak fiil
Anlamı:

1. -i , -i , -i , -i , Şangırdamasına sebep olmak


şangırtı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Tabak, bardak, şişe vb.nin bir yere veya birbirine çarparken, kırılırken çıkardığı sesin adı


sanı
Anlamı:

1. isim , isim , isim , isim , Sanma durumu veya sonucu, zan, zehap

Örnek:

1. Söylediklerimiz, yazdıklarımız, hayatın birtakım konulara bölünmüş olduğu sanısını sürdürüp yalanı berkitmekten başka neye yarar?

1. Söylediklerimiz, yazdıklarımız, hayatın birtakım konulara bölünmüş olduğu sanısını sürdürüp yalanı berkitmekten başka neye yarar?


sanidin
Anlamı:

1. isim , isim , jeoloji , jeoloji , isim , isim , jeoloji , jeoloji , Volkanik kayaçlarda bulunan ortoz feldspat türü


Lisan : Fransızca sanidine

sanık
Anlamı:

1. isim , isim , hukuk , hukuk , isim , isim , hukuk , hukuk , Suçlu olduğu sanılarak mahkemeye sevk edilmiş kimse, maznun

Örnek:

1. Reis, salonu boşalttı ve idam kararını da sanıkların gıyabında okudu.

1. Reis, salonu boşalttı ve idam kararını da sanıkların gıyabında okudu.